Fişlenmişiz haberimiz yok!
Yargıtay’daki paniği duydunuz...
Ergenekon denilen ulusalcı kutsal örgüt(!), bu sefer de hakim ve savcıları fişleyerek gündemi doldurmuş. Fişleme tezgahında Yargıtay Başsavcısı da varmış...
Demişler ki; bu hakim ve savcıların kimisi Alevi, kimisi devrimci, kimisi tarikatçı, kimisi Kürtçü, kimisi ot, kimisi de rüşvet, kadın-kız filan...
Yiğidini de, dürüstünü de yazmamışlar.
E şimdi bu manzarayı Yargıtay Başkanı’na değil de Sayın Genelkurmay Başkanı’na sunsanız, belki ona da “kağıt parçası” diyecek.
Görüyorsunuz ya, başımızdan aşağıya kağıt parçaları uçuşuyor!
Fiş-fişler yönetiyor bizi.
Sayelerinde parça parça olduk...
Sayın Yargıtay Başkanı demokratik bir tavır sergileyerek kimin hakkında hangi fiş varsa ona tebliğ etmiş, müdahil olup olmayacaklarını sormuş.
İşte bu kadar...
Fişini beğenmeyen müdahil olur, beğenen olmaz...
Asıl sorun o değil...
Muhalefet lideri Sayın Baykal, Ergenekon çetesine kağıt parçası dememişse de, savunma sorumluluğunu yüklenmesi acayip.
Bu arenada iki vebalin aynı anda taşındığının farkında mısınız?
Birincisi, avukat olmadığı halde avukatlık görevini gasbetmek, diğeri de henüz yargılaması devam eden bir çeteye sahip çıkmak.
Öylesi bir ortamda; şükredelim ki fişleniyoruz, şişlenmiyoruz...
Görüyorsunuz ya çeteler sahipli, korumalı...
Evinde cephane, projeler bulunduran rütbeliler kağıt parçaları! Lav silahları da oyuncak!
O zaman geriye sahipsizler kalıyor ki onları da komando yapıp Güneydoğu’daki mevzilere gönderiyorlar. Öyledir; güçlüler kağıt parçası, güçsüzler komando.
Fiş deyince onun da ebatları var...
Kalas kalas... Beşlik, onluk...
Bir hakim arkadaşımı geçmişte onluk fişlerle fişlemişlerdi.
Denizli Adliyesi’nde ziyaretine Refah Partili hem de sakallılar gelip gidiyormuş.
Bu manzara müfettiş raporlarında irtica havası estirince “yer değiştirme” cezası istemiyle HSYK’ya dosyası gönderildi. “Kınama cezası” ile yine de ucuz kurtuldu.
Bir sakala kınama cezası...
Ya diğerleri...
“Bizim arkadaşa karıların iyisinden gönder” diyen görevinin başında.
Yargıda dernekçilik yapanları da ellemiyorlar.
Hele de ekran ekran dolaşıp politik konuşmalar yaptıktan sonra sabahleyin kürsüye oturup tarafsızlık sergileyenlerin manzara-i umumiyesi hiç değişmiyor...
Onlar da fişleniyor mu acaba?
Bu gibilere Hakimler Yasası geçit vermediği halde, ne hikmetse yetkililer gereğini yapıp yargısal baykuşların seslerini kesmiyorlar.
Demiyorlar ki “Sen hem taraf olacaksın, hem de tarafsızlık sergileyeceksin çelişkisi asla olamaz, ya biri ya öbürü... Siyaset yapmak istiyorsan işte meydan, çıkar cüppeni çık sahneye...”
Şimdi kendi fişimi söyleyebilirim.
12 Eylül günlerinde üzerime verdikleri müfettişler bana irticai ayarında sorular sorarken anladım ki inancımın derecesini yokluyorlar.
O zaman demiştim ki:
“Boşuna zorlanmayın, İslamiyet’le alakalı soru sormak istiyorsanız sormadan ben söyleyeyim... Bu sahada İslamiyet’le ilgili ne kadar sorunuz varsa yazın getirin, altına imzamı atayım. Ben Müslüman’ım, inancımı da kimselere sorgulatmam...”
Ne var ki bu söylediklerim harfi harfine fişlemeye geçince, yıllar sonra birinci sınıfa ayrılacağım esnada karşıma çıktı.
Diğer tüm notlarım ile teftiş raporlarım pek iyi olduğu halde o günkü kurul beni oy çokluğu ile birinci sınıfa ayırmadı. Hem de kurula vekalet eden başkanı cumalarda görürdüm...
Kurulun kapısında dinliyorum, Kurul üyesi Günay Kaynak’ın sesi duyuluyor: “Arkadaşlar, biraz önce rüşvet şaibesi olan savcıyı birinci sınıfa ayırdık, sicili tertemiz olan bu arkadaş sırf namazlı diye ayırmıyoruz, ayıp olmuyor mu?...”
Müsteşar Arif Yüksel ile iki kişi lehime, başkan vekili ile üç kişi de aleyhime oy kullanmışlardı. Bir yıl sonra o başkan emekli olunca, oy birliği ile birinci sınıfa ayrılabildim.
Alın elinize anayasayı okuyun, orada düşünce ve de inanç hürriyetinin yazılı olduğunu göreceksiniz. Ayrıca kişi dokunulmazlığı da yazar...
Ama ne hikmetse hep bu Anadolu’nun çocukları fişlenir...
Uygulamaya gelince, yasalardan önce fişler konuşur...
İttihatçılıktan kalma resmi ideoloji girer devreye.
Aslında fiili anayasa o... İttihatçılık...
İngiliz tohumlarından üreme karanlık düşüncelerin müridi iseniz âla, değilse kralın oğlu olsanız da fişlerler seni... İkinci sınıf vatandaş kalırsın...
(*) Emekli Hakim
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.