Kot Pantolon
Kot pantolonun özel bir ayıbı ya da günahı var mı?
Bence yok.
Aslında sözü kota, kadifeye, pamuk veya ipeğe getirmeden, soruyu “Pantolonun günahı var mı?” diye sormak gerekirdi her halde.
İsterseniz haydi soralım: “Pantolonun günahı var mı?”
Uzmanlara göre elbisede aranan şartlar şöyle:
Elbiseler vücudun mahrem yerlerini göstermeyecek kadar kalın olacaktır. Göğüs, bel, kalçalar gibi şehvet çekici uzuvları teşhir edecek kadar sıkı ve dar olmayacaktır. Bir de kadın erkeğe, erkek de kadına benzemeye özenmeyecektir.”
Buna göre pantolon çok dar ve ince ise, şehveti tahrik ediyorsa haramdır. Değilse, değildir.
Yeri gelmişken şu uyarıları da bir görelim isterseniz.
Her iki cinsin kendilerine muhsus özellikleri ve buna uygun kıyâfetleri vardır. Karşı cinse özenti bir ruh bozukluğu ve ahlâkî sapıklıktır. Bu sebeple Peygamberimiz (s.a.v.) erkeğin kadın, kadının da erkek elbisesi giymesini menetmiş, karşı cinse benzeme özentisini lânetlemiştir.
Rasûl-i Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Cehennemliklerden iki sınıf vardır ki ben onları (dünyada) görmedim: Birincisi yanlarında bulunan öküz kuyruğu gibi kırbaçlarla halkı kırbaçlayan kimseler. İkincisi giyinmiş çıplak, (kalçasını) oynatan, salınarak yürüyen, başları, salınan deve hörgücü gibi kadınlardır; bunlar cennete giremezler, onun kokusunu da alamazlar; halbuki onun kokusu mesâfelerin ötesinden alınır."
Bu hadiste geçen "giyinmiş çıplak" ifadesi "bazı yerlerini örtüp, bazı yerlerini açan veya ince ve dar elbise giyen kadınlardır" şeklinde açıklanmıştır. Bu ifadeyi, "örtülü olmalarına rağmen davranışları ile karşı cinsin cinsî duygularını tahrik eden kadınlar" şeklinde anlamak da mümkündür (http://www.hayrettinkaraman.net/kitap/helalharam/0050.htm)
Pantolon çok dar olursa, vücut hatlarını belli edecek ve şehvet çekecek kadar dar ve ince olursa, haramdır. Bu ister kottan olsun, ister kadifeden veya ketenden ne fark eder.
Öğretmenliğim döneminde bu saçmalığı hep yaşadım. Kapılarda durur kot ve kadife pantolonlu öğrencileri içeri almazlardı. Ben karışmazdım, uzaktan acı acı seyrederdim sadece.
Arada bir sorardım idarecilere: “Ben sizi tatillerde kot ve kadife giyerken görüyorum. Bunda bir ayıp olsa siz giymezsiniz. Neden yasaklıyorsunuz?”
“Devlet öyle istiyor”
Akıl, mantık, sağlık, örf ve adet, gelenek falan filan sayılmıyor. Sadece bir cümle: “Devlet öyle istiyor”
Ne devletmiş be!
Başka ülkelere de gittik gördük. Orada böyle saçma yasaklar yok. Ben kot pantolonla, hatta dizden aşağısı çıplak olan kilot kot pantolonla çalışan memurları da gördüm.
Peki oralarda devlet yok mu?
Var. Hem de halkının dinine, örfüne, geleneklerine değer veren devletler var ve vatandaşlarıyla sorun yaşamıyorlar. Bizde de devlet var ve sorun yaratma en büyük görevi.
Halkını aşağılamak, kılık kıyafetini bile ayarlamaktır vazifesi. Saçını, bıyığını nasıl tıraş edecek, onu bile emretmek. Çünkü vatandaş aptal, nerde ne giyeceğini, nasıl tıraş olacağını bilmez. Burası sanki geri zekalı salaklar ülkesi.
Bir gün okula üç günlük tıraşla gitmiştim. Lavaboda merhum müdürümüz Said Kırmacı ile yan yana geldik. Aynada sinek kaydı tıraş ile kaymak gibi olmuş yakışıklı yüzünü elleriyle bir taradı ve “tıraşım uzamış galiba hocam” dedi. “Evet, uzamış hocam” dedim ben de gülerek. Mesaj alınmıştı…
Bana “tıraşın uzamış” deseydi, gülmez, gücenirdim. Belki de üç gün üzütüm geçmezdi. Ama o günden sonra sevgili merhum müdürümü üzmemek için iki günde bir tıraş olmaya başladım. Devlete kalsa, her gün istiyordu.
İşte burada Çorum Valisi devreye giriyor ama yazımız uzadı. Öbür yazıda devam edelim mi?
www.cemalnar.com