Murat Yalçıntaş’la “Ekonomi nasıl düze çıkar?” sohbeti
İlk çeyrekteki yüzde 13. 8’lik daralmayı “Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik felâketi” olarak nitelendirenleri fazla ciddiye alıyor değilim.
Rakamlarla oynayarak tabloyu karartmaya çalışıyorlar.
Sözgelimi; bazı yılların bütünündeki “daralma” ile bu yılın ilk çeyreğindeki daralmayı karşılaştırarak “moralleri” bozmak istiyorlar...
Evet, ortada bir “şişirme” ameliyesi var.
Lâkin... Durumun parlak olmadığı da ortada.
Piyasada para yok; hane halkı, yüzde 9.2 oranında masraf kısıntısına gitmiş durumda.
Dış dünya da, “alımlarını” krizin globalliğinden dolayı “kıstığından”, kısa ve orta vadede ihracatı tırmandırmak zor. Esnaftan da “feryat” mesajları yağıyor.
¥
Peki ne olacak?..
Dün, mezuniyet törenini izlemek için gittiğimiz TOBB Üniversitesi’nde, İTO Başkanı Murat Yalçıntaş’ı görünce...
Soruları sıralamaya başladık:
“Bu işleri en iyi siz bilirsiniz; neler oluyor? Önümüzdeki sonbahar ve kış aylarında sosyal patlama noktasına geleceğimize dair yorumlar hakkında ne diyorsunuz?.. İkinci, üçüncü çeyrek rakamları nasıl gelir?.. Döviz patlar mı?..”
¥
Öncelikle...
İlk çeyrekteki daralma, öyle “büyük tehlikelerin” habercisi değil, Yalçıntaş’a göre...
Diyor ki;
- Bu yılın Ocak-Nisan döneminde sıkıntıyı bizler hissettik, sizler de yazdınız. Durumu göz önünde bulunduran hükümet de bir takım tedbirler aldı. Bu rakamların geldiği tarihlerde söz konusu tedbirler yoktu. Tedbirlerin olumlu tesirini 2’nci çeyrekte, daha çok da 3’ncü ve 4’ncü çeyreklerde göreceğimizi tahmin ediyorum. Hatta son çeyrekte yüzde 2 civarında bir büyüme de gerçekleştirebiliriz.
KRİZ VAR MI YOK MU?..
Murat Yalçıntaş’la sohbete devam;
- Bazılarına saçma bir soruymuş gibi gelebilir ama... Ben yine de, ‘Türkiye’de ekonomik kriz var mı yok mu?’ diye sormak istiyorum.
- Yoo hayır, bu soru son derece yerindedir. Türkiye’de reel sektör zarar gördü ama finans sektörü zarar görmedi. Birçok ülkede hem reel sektör hem de finans sektörü büyük kayıplar yaşadı. Bundan dolayı, biz krizi değil küçülmeyi yaşıyoruz. Çoğu ülke ise krizi yaşıyor.
- Bu ne demek; Türkiye daha mı çabuk toparlanabilir, sıkıntıyı daha mı kolay atlatabilir?..
- Aynen öyle. Biz daha kolay kurtulabiliriz sıkıntıdan.
¥
Sayın Yalçıntaş’a biraz “muhalefet” edelim...
- Güzel konuşuyorsunuz da... Avrupalı para harcamıyor. Büyük ölçüde Avrupa’ya yaptığı ihracatla dönen ekonomimiz, hangi dış satımlara yaslanacak?..
- Türkiye bu bakımdan şanslı konumda. Bir zamanlar para bol ve ucuzdu. Bundan dolayı da Avrupa ülkeleri uzak doğudan bol bol mal getirip stoklardı. Stok maliyeti fazla değildi. Şimdi durum değişti. Stok maliyeti çok arttı. Dolayısıyla, malı az az almak durumundalar. Uzak doğu ekonomisinin yapısı hantaldır. Büyük tekne bir kere dönene kadar, küçük tekne üçüncü turunu tamamlar. Bizdeki küçük ve orta çaptaki esnaf, siparişi aldı mı, gece gündüz çalışıp yetiştirir. Uzak doğu firmaları ise uzun süre öncesinden büyük siparişler almak zorundadır. Dolayısıyla biz, bu global kriz döneminde daha iyi çalışıp avantaj sağlayabiliriz.
NE YAPMAK LAZIM?..
- Hükümet bu süreçte üzerine düşeni yaptı mı?..
- Bir ölçüde yaptı. Alınan tedbirlerin olumlu yansımalarını göreceğiz.
- Yapılması gerekenler yok mu?..
- Var. İç piyasayı canlandırmak için hem hükümet hem de bizler ve sizler canla başla çalışmak durumundayız. ÖTV, KDV indirimleri, KOBİ’lere sağlanan avantajlar güzel. Girdi maliyetlerini aşağıya çekmek zorundayız. Enerjiyi çok pahalıya kullanıyoruz. Hurda indirimi önemli bir adım olur.
- Başka?..
- KOBİ’ler ucuz kredi istiyor. Bankalar riski üstlenmek istemiyor. Kredi Garanti Fonu hayata geçerse, finans akışı rahatlar.
GERİLİM DÜŞÜRÜLSÜN, KATSAYI ADALETSİZLİĞİNE SON VERİLSİN
- Bütün bunlardan çok daha önemli bir şey var. Türkiye zaman zaman çok büyük gerilimler yaşıyor. Siyasi kaos ortamına giriyoruz. Ve bu ortamdan da bir türlü çıkamıyoruz. Bir ülkede bu kadar çok çekişme, bu kadar çok gerilim olursa vatandaş harcama yapmaktan vazgeçer, yurt dışındaki de bağlantıları keser. Üreticinin üretme azmi kırılır. Ne yapıp edip gerilimi azaltmamız gerekiyor.
- Doğru da... Darbe girişimleri var, planlar var, vesaire...
- Hukuk işliyor. Bizler, önümüzdeki dönemde daha az gerilim, daha çok üretim noktasına gelmeliyiz.
- Hükümet gerekli tedbirleri almaya devam ederse, gerilim de biraz düşerse, düze çıkarız öyle mi?..
- Yok hayır, bir de mutlaka ama mutlaka şu nitelikli eleman eksikliği meselesini çözmek durumundayız. Yurt dışından Türkiye’ye yatırım çekmek istediğimizde karşımıza hep “nitelikli eleman” eksikliğimizi, birçok üniversitemizin iyi eğitim vermemesini ve yeterince bilimsel makale üretmemesini öne sürüyorlar. Üniversite, öğrenci, iş adamı birlikteliğini oluşturmamız gerekiyor. Bir de şu katsayı haksızlığına son verilmesi gerekiyor.
Türkiye, biraz huzurlu olsun, gençlerimizin, esnaflarımızın önleri biraz açılsın, global ekonomik krize aldırmadan büyümeye devam eder.
¥
Evet, Sayın Yalçıntaş’la bir saat boyunca sohbet ettik...
Özeti bu... “Özetin özeti” ise;
“Paniğe gerek yok... Çok dikkatli olmakta, ona buna kafa yorarken ekonomiyi unutmamakta, gevşememekte yarar var!..”