Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Vakit’in haberi Cumhuriyet’i niye gerdi?

Vakit’in haberi Cumhuriyet’i niye gerdi?

Bir insan “hata”dan dönemez mi?.. Bir insan “tevbe” edemez mi?.. Bir insan, “pişmanlık” duyup, gittiği yolu değiştiremez mi?.. İnsan, “beşer”dir, elbette “şaşar” ve yanlışlar yapar... Önemli olan “hatada ısrar etmemek”tir!.. Herkes hata yapar, herkes yanlış yapar... “Ben odunum, asla yeşermem” demek, bir “erdem” değildir... “Hata”sını farkedip; en kısa zamanda ve en kısa yoldan dönenler, “kârlı”dırlar... Aksi halde “hata üstüne hata” yapmaya devam ederler... Tarih, “hatadan dönen insanlar”la doludur... Meselâ Hasan Cemal... Gençlik yıllarında hem “solcu” idi, hem de “Cumhuriyet gazetesinde yöneticilik” yapıyordu... Ama, ne oldu?.. O dönemde yapılanların bir “hata” olduğunu gördü ve olan-bitenin “perde arkası”nı yazıp, “aktör”lerin ipliklerini pazara çıkardı!.. Peki, ne yapmalıydı Hasan Cemal?.. Olup-biteni örtbas edip, “gerçek”leri yazmamalı mıydı?.. Yazdı ki; hem “Ankara”daki, hem “Cumhuriyet”teki, kısacası “Ankara Cumhuriyeti”ndeki gerçekleri öğrendik...
MADIMAK OTELİ’NDE BİR CHP’Lİ!
Yazıya böyle bir “girizgâh”la başlamamın sebebi, Vakit’in 6 Temmuz Pazartesi günkü manşetini hatırlatmak...
Malûm, o günkü manşetimizde;
“Madımak’ı yaşadım
CHP’den tiksindim”
Şeklinde bir ifade vardı... Bu sözün sahibi, şu anda BBP Nurhak İlçe Başkanı olan Bülent Kaya idi... Bu sözü Bülent Kaya’nın sarfetmesi önemliydi çünkü o; “Sivas olayları”nın meydana geldiği Temmuz 1993’te “CHP yöneticisi” idi!..
“Madımak’ta yaşananlara” da bir CHP yöneticisi olarak “tanık” olmuştu...
O tanıklığını da Ankara Temsilcimiz Serdar Arseven’e anlatıp, şöyle demişti:
“CHP ekibi olarak, kültür merkezindeki toplantıya katıldık. Konuşmacılar dine ve dindarlara hakaret ediyor, biz o bilinçsiz halimizle alkışlıyorduk. Ertesi gün, bizimkiler, ezan okunurken ezanı bastırmak için davul zurna çalıyorlardı.
Madımak Oteli’nde oturuyordum. Camlara taşlar atılıyordu. Bir ara dumanlar gelmeye başlayınca, sağa sola kaçıştık. Tahta konulan pencereden karşı binaya geçtik. Orası BBP İl Başkanlığı’ydı. Bize çok iyi davrandılar. Daha sonra yanlışı gördüm. CHP’den tövbe ettim.”
Evet, Serdar Arseven’e söyledikleri bu!..
Görüyorsunuz ya;
Anormal bir durum yok.
Her insanın yapabileceği gibi, “gerçeği” görmüş ve “CHP’den illallah” deyip, BBP’ye geçmiş!..
Bu kadar basit!..
Mi acaba?!?..
CUMHURİYET CHP SÖZCÜSÜ MÜ?
Dünkü Cumhuriyet’i elimize alınca, bir de ne görelim?.. Birinci sayfada “çift sütun”dan, iç sayfada ise “manşet”ten verilen haberde şu başlığı atmışlar:
“Vakit yalana doymuyor!”
“Allah, Allah” dedik;
“Biz CHP’nin kuyruğuna bastık ama ses Cumhuriyet’in ağzından çıktı!.. CHP ile Cumhuriyet arasında organik bir bağ mı var acaba?!?”
Öyle ya;
CHP’ye yönelik bir eleştiri, Cumhuriyet’e niye dokunuyor ki?..
Onları niye acıtıyor ki?..
Yoksa Cumhuriyet, “CHP’nin resmi yayın organı” veya “avukatı” mıdır?..
Gerçi, CHP’nin “Ergenekon avukatı” olduğunu, Cumhuriyet’in de “Ergenekon üssü”ne döndüğünü biliyoruz da; “Madımak gerçeği”nin ortaya çıkmasından dolayı, bu “gocunma”ları niye?..
Bir “yara”ları mı var ki, gocunuyorlar?..
Yoksa “Cumhuriyet”çiler de;
“Madımak yangını”nın bir “Ergenekon tezgâhı” olduğunu gördüler de, bu gerçeğin “deşifre” olmasını istemedikleri için hemen “savunma”ya mı geçtiler!.. “CHP’yi savunma”ya çalışırlarken, aslında “Ergenekon Terör Örgütü”nü ve onların “Sivas tezgâhı”nı mı savunmaya çalışıyorlar?..
Öyle olmalı!..
Yoksa, şu satırları yazmazlardı:
“Bülent Kaya, Vakit gazetesinin Ankara temsilcisinin yaptığı söyleşide Sivas katliamı sırasında Madımak Oteli’nden BBP il merkezine geçerek kurtulduğunu söylüyor. BBP’lilerin iyi davranması üzerine yönetici olduğu partisi CHP’yi bıraktığını belirtiyor. Ancak CHP’liler onun değil yönetici, üye bile olmadığını söylüyor. Kaya’nın ismine ne resmi tutanaklarda ne de otelden kurtulanlar listesinde rastlanıyor.”
BÜLENT KAYA GERÇEK VE YAŞIYOR!
İç sayfalarında ise, “haberlerini pekiştirmek” için “Arif Sağ’ın tanıklığı”na başvurmuşlar!..
Arif Sağ da demiş ki;
“Bülent Kaya diye biri ile hiç konuşmadım!.. BBP binasına geçerken yanımda tümüyle tanıdık isimler vardı!”
Biraz önce de dedim ya;
Cumhuriyet, “Vakit’in yalanı”(!)nı ortaya çıkarmak için, niye bu kadar çaba sarfetti acaba?..
Şu hâle bakın;
Yememişler, içmemişler ve belki de hiç uyumayıp “Vakit’in yalanı”(!)nı ortaya çıkarmak için çalışmışlar!
Hani, ellerinden gelse diyecekler ki;
“Değil Türkiye’de, yeryüzünün hiçbir bölgesinde Bülent Kaya diye birinin izine rastlamadık!.. Vakit, hayalî bir adam bulmuş, adına Bülent Kaya demiş, onunla konuşmuş!”
Ama, bu kadarını diyememişler!..
Çünkü, Bülent Kaya gerçek... Üstelik, “Serdar Arseven’le birlikte fotoğrafı” var!..
Yani, “yaşayan” biri!.. Hem “Madımak” olaylarını yaşayan, hem de “Türkiye’de” yaşayan biri!..
Dahası, bir zamanlar “CHP bünyesinde yaşadığı” da bir gerçek!.. Çünkü efendim; Bülent Kaya o dönemi şöyle anlatıyor:
“91’de Nurhak ilçe oldu. Ben ilçe olduğu anki ilk yönetimde SHP Nurhak ilçe teşkilatında Halkla İlişkilerden sorumluydum. 93’te CHP ilçe yönetiminde ilçe sekreteriydim.”
CHP’Lİ BAŞKAN DİYOR Kİ!..
Cumhuriyet yöneticileri şunu diyebilir:
“Ağzı olan herkesin konuştuğu bir dünyada, pekalâ Bülent Kaya da böyle konuşabilir!.. Peki, kanıtı nerede?”
Kanıtını hemen verelim...
“Vakit’in verdiği acı”dan kurtulmak için başvurmadık kapı bırakmayan Cumhuriyetçiler, bir de “CHP’li Nurhak Belediye Başkanı Ahmet Akkuş”un görüşünü alsalardı, acaba o başlığı atabilirler miydi?..
Cumhuriyet, “yuvarlak” bir ifade kullanıp; “Nurhak CHP İlçe Örgütü, Bülent Kaya’nın; değil yönetici olmak, partilerinde hiçbir dönemde üye dahi olmadığını belirttiler” demiş!..
Lütfen dikkat;
“Örgüt” deyip yuvarlamışlar!..
Ne “isim” var, ne de “tırnak içinde” verilen bir söz!..
Uydurup, yazmışlar!..
Ama biz, aynı “Nurhak”tan ve de “CHP’den bir isim” verdik!..
Evet, Nurhak’ın CHP’li Belediye Başkanı Ahmet Akkuş diyor ki;
“Hiçbir zaman CHP’li olmadığı söylenen Bülent Kaya, 1993 ilçe kongremizde görev almıştır!”
Herhalde bu kadar yeter!..
Yetmezse, devamını da yazarız!..
ARİF SAĞ’IN HAFIZASINA BRAVO!
Gelelim, Cumhuriyet’in “tanık” olarak gösterdiği Arif Sağ’ın söylediklerine...
Ne diyordu Arif Sağ;
“Bülent Kaya diye biriyle hiç konuşmadım!.. Yanımda tümüyle tanıdık isimler vardı!”
Bu ne dikkat, bu ne hafıza!..
Aradan geçmiş, 16 yıl!..
Ama Arif Sağ’ın maşallahı var ki; “yanındaki” insanların kimliğini hâlâ hatırlıyor!..
Hem de; “3-5 kişi” değil, BBP binasına geçen “41-42 kişi”yi!..
Bravo Arif Sağ’a!..
Ben olsam değil “16 yıl öncesi”ni ve değil “41-42 kişi”yi, dün akşam hangi yemeği yediğimi hatırlamam!..
Arif Sağ’ın “hafıza”sına bravo da, ya “dikkat”ine ne demeli?..
Düşünebiliyor musunuz;
O an “yangın”dan kaçıyorlar!..
Ha öldüler, ha ölecekler!..
Ama Arif Sağ beyimiz;
“İleride Cumhuriyet gazetesi sorabilir” diye, “yanında kimler olduğuna” bakmış ve hepsini de tek tek kazımış hafızasına!..
Merak ediyorum;
O an “canını kurtarma”nın derdinde miydi, “gönlünü hoş etme”nin derdinde mi?..
“Duman”lar içinde “panik” mi yaşıyordu, Kordon Boyu’nda “piknik” mi?..
Şu hale bakın;
16 yıl sonra bugün, kalkmış “Yanımda Bülent Kaya diye biri yoktu” diyor!..
Bir insan, 16 yıl sonra “piknik” yaptığı adamları bile hatırlamaz be!..
Ama Arif Sağ hatırlıyor...
“Dikkat”e ve “hafıza”ya bravo!!!..
BU FOTOĞRAFI NE YAPACAĞIZ?
Farzedelim ki;
“Cumhuriyet’in haberi” doğrudur!.. “Arif Sağ’ın söyledikleri” de doğrudur!..
İyi ama, “o fotoğrafı” ne yapacağız?..
Evet, “Bülent Kaya’yı Baykal’la birlikte gösteren” fotoğrafı!..
O da mı yalan?!?..
“Yalana doymayan Cumhuriyetçiler” hadi, şimdi konuşun ve “yalan” deyin!..
Ama siz, ona da “yalan” dersiniz!..
Çünkü siz;
Herkesi “kendiniz gibi” sanıyorsunuz!..
“Yalancı”yı görmek istiyorsanız;
Aynaya bakın, aynaya!..
Darbeciler düşünsün!
Eee, ne olacak şimdi?.. Günlerdir ve hatta haftalardır tartışılan “yasa”yı, işte sonunda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de onayladı!.. Böylece; “darbe planı” hazırlayanların, “hükümeti devirme” hesapları yapanların “sivil yargı”da yargılanmalarının önü de açılmış oldu!..
Yasada, CHP’lilerin iddia ettiği türden; “Bir ihbarla Genelkurmay Başkanı ve generallerin de yargılanacağı” gibi bir “paranoya”nın olmadığı da görüldü!..
Çünkü “yasa”nın amacı “askerlik yapan bütün generalleri” yargılatmak değil, “darbe planları yapan” yani “ağır cezalık suç” işleyen generalleri yargılatmaktı!..
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de buna kanaat getirmiş olmalı ki, yasayı dün onayladı!.. Ama, “kuşkuları gidermek” için düzenleme yapılmasını da istedi!.. Bu düzenleme elbette yapılacaktır!.. Yani, hedefin “bütün generaller” değil, “cuntacı subaylar” olduğu net olarak gösterilecektir!..
Bunu hiç kimse dert etmesin!..
Bundan sonra, “darbe planları” yapanlar düşünsün!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi