Yargı reformu
Türkiye’nin en acil ihtiyaçlarından biri Yargı reformudur.Yıllardır Yargı bağımsızlığı adı altında kimsenin dokunmadığı, dokunamadığı bir alan oluşturuldu.İktidarlar değişiyor, hükümetler, partiler değişiyor ama Yargı’daki iktidar hiç değişmiyor.
Yargı bağımsızlığı bizde biraz da kimsenin bu alana dokunmaması için ihdas edilmiş bir korunma zırhıdır.
Yargı’nın tarafsız olması, her türlü baskıdan azade karar vermesi herkesin arzusudur.
Ama bugünkü yapısıyla kimse Türk Yargı’sının tarafsız olduğunu söyleyemez.
Cumhurbaşkanı Danıştay’ın kuruluş yıldönümüne gidiyor, ön sıra hariç bir kişi bile ayağa kalkmaya gerek görmüyor.
Bu kadar politize olmuş, bu kadar siyasallaşmış bir kurum tarafsız olabilir mi?
Hakim savcı atamalarını yapan Hakimler savcılar yüksek kurulunun 3 üyesini Yargıtay, 2 üyesini Danıştay seçiyor.
Yıllardır seçilen üyeler hep aynı ideolojik görüşten hakimler savcılar arasından seçiliyor.
Bunun adı yargı bağımsızlığı…
Sağ hükümetlere kafa tutup, sol hükümetlerle iş birliği yapmak Yargı bağımsızlığı olarak mütalaa ediliyor.
Bazı dönemler anlamsız, mesnetsiz kararlarla hükümetlerin önünü kesmek,icraatlarına mani olmak, elini kolunu bağlamak hukukun üstünlüğü olarak takdim ediliyor.
Bizde de çok iyi yetişmiş hukukçular var. Ama hiçbir zaman Yargı’da Hukukun üstünlüğünü esas alan bir zihniyet hakim olmadı. Bazı Yargıçlar CHP’nin, Cuntacıların bıraktığı boşluğu doldurmayı görev edindiler.Hala da bu zihniyet değişmiş değil.
Tarafsız bir Yargı kurumu olmadan ihtilafları çözmek,insanları tatmin edecek, vicdanlarını rahatlatacak bir Yargılama yapmak mümkün değildir.
Bugün toplumun kahir ekseriyeti Yargı’ya güvenmiyorsa, Yargının dönem, dönem aşırı siyasallaşması ve ideolojik kadrolaşmaların ön plana çıkması yüzündendir.
Her Hukuk reformu çabası, her Yeni Anayasa gayreti önce Yargı erkinden tepki görüyor. Yargı, iktidar alanını genişletmek,meclisin yetkilerine ortak olmak için her fırsatı değerlendiriyor.
Yıllardır Yargı bürokrasisinin tepkisi yüzünden hep ertelenen, ihmal edilen,yapılamayan, Yargı reformu,bugün yüksek mahkemelerin iş yoğunluğundan çalışamaz hale gelmesine sebep olmuştur. Yargıtay dosyaların altında boğuluyor.Bir kaç ayda bitmesi gereken davalar birkaç yılda bitirilemez hale geliyor. Önemli siyasi davalarda alınan yanlış kararlarla doğal hakim ilkesi çiğneniyor.Davaya göre hakim atamak yargıya olan güveni sarsıyor. Son Dursun Çiçek’in tahliyesinde Faik Saban’ın kısa bir süreliğine davaya bakmasının sonuçları ortadadır.
Toplum tarafsız bir Yargı istiyor. Bunun için de acil bir Yargı reformuna ihtiyaç var.AYM’nin başörtüsü,367 kararlarında,Yargıtay’ın Şemdinli davasını askeri mahkemeye gönderen kararında bu ihtiyacın ne kadar acil olduğu ortaya çıkmıştır.Bu yapılmadan ne cuntalardan hesap sorabilmek, ne de çetelerin uzantılarını ortaya çıkarabilmek mümkündür.