Serdar Arseven

Serdar Arseven

Doğan Piyango

Doğan Piyango

Hükümetle Doğan arasındaki kapışmaya ilişkin bir “vatandaş” dörtlüğü:
Globalleşen çağdaş dünyada
Yepyeni bir denge kurulur,
Zirve pek ala uzlaşırken,
Züğürdün çenesi yorulur!..
Bilemem… Şimdi… Bu meseleye girsem…
“Züğürt yorgunluğu” mu olur?..
İlk bakışta öyle görünüyor.. Zira; Aydın Doğan’ın en çok AK Parti döneminde büyüdüğü, güçlendiği hem biliniyor… Hem de hükümet önde gelenlerince söyleniyor… Tabii… Atatürk’ün bilhassa “Yüksel Türk, senin için yükselmenin hududu yoktur” özdeyişini önemseyen Doğan’ın;
“Şükür…
Bu kadarı yeter…
Allah’ım…
Olmayanlara da ver!” diyecek hali yok…
Başbakan Erdoğan da, zaman zaman pek kuvvetlenen bir vurguyla;
“Laikliği değil de, çıkarlarını tehlikede görüyorlar” demekte…
O çıkarların hangi çıkarlar olduğu…
Doğan’ın neyi istediği, Erdoğan’ın neyi vermediği konusu da tam olarak aydınlanabilmiş değil…
çok ilginç: Doğan’ın has adamı Ertuğrul özkök dünkü köşesinde, “Hortumlarını keseceğim, hortumcuları açıklayacağım, demiştiniz.. Aradan dört yıl geçti.. Hâlâ o hortumcuların kimler olduğunu kamuoyuna açıklamadınız” diyor…
Hafiften dayılanarak;
“Bir Başbakan’a yakışan, bildiği ne varsa gereğini yapmasıdır” diyor…
Sonra…
Biraz fazla dayılandığını… Başbakan’ın “Kasımpaşalılık” damarına bastığını düşünmüş olacak… Kayıt düşüyor:
“Ama hukuki yoldan!..”
Ertuğrul özkök, çok daha kararlı bir yazı kaleme almalıydı…
Mesela; “Sayın Başbakan; Doğan grubunun bugüne kadar, kimler aracılığıyla ne gibi taleplerde bulunduğunu… Bunlardan hangilerinin karşılandığını, hangilerinin karşılanmadığını açıklamazsanız… Sizi üzülerek, müfteri ilan edeceğim” diyebilirdi…
Hayır… O kadarını diyemedi…
Nerede durması gerektiğini, her zaman olduğu gibi bildi!..
Ben… Uçakta; sormuştum Sayın Başbakan’a…
Doğan’ın adamları da vardı…
Başımı bir Sayın Başbakan’a, bir Doğan’ın adamlarına çevirerek demiştim ki:
“Efendim… Bir medya grubunun sizden bazı hukuksuz taleplerde bulunduğunu… Bu talepleri karşılamadığınız için de sizi yalan haberlerle hedef aldığını söylediniz. Nedir bu talepler?.. Ne istediler de vermediniz?..”
Bunu sordum…
O an… Doğan’ın adamlarının soruma destek vermelerini… “Evet Sayın Başbakan; ne istedik de vermediniz?..” diye üstelemelerini bekledim de…
Heyhaaat… Sustular…
O tarafın endişelendiğini gören Başbakan da…
“Zamanı geldiğinde hepsini açıklayacağız. Meyve henüz olgunlaşmadı. Meyve olgunlaşmadan koparırsan bir işe yaramaz” dedi…
Bu ne meyveymiş… Bir türlü “yenecek” kıvama gelmiyor…
İklim mi müsait değil, güneş mi yetersiz?..
Meyve önümüze düşmeyince…
Biz de dallara doğru uzanıp almaya çalışıyoruz, haliyle…
Dün onu yaptık… Bazı AK Parti yöneticilerinden; “Doğan grubunun esas derdi ne?” sorusuna cevap aradık…
Bildik meseleler; “Rafineri için izin çıkmıyor, Lig maçlarının yayın hakkını almak için bastırıyor, Tekel’de gözü var… Vesaire…”
Doğan’la Hükümet arasındaki “vergi uzlaşmasının” büyüklüğünü göz önünde bulundurduğunuzda, bunların o kadar da “çatışmayı göze almaya değer” meseleler olduğunu düşünemiyorsunuz…
Peki ama ne?..
Şüphesiz ki… Doğan’la uzun yıllar bir arada çalışmış, en yakınında yer almış isimler bizden çok daha iyi bilirler…
Onlardan biri Emin çölaşan…
Mal’um, kitabında Doğan grubunun hükümetlerin icraatlarına “laiklik” değil de “çıkar” penceresinden baktığına dair bir dolu anekdot naklettiydi…
Bugünkü duruma ilişkin “tespitlerini” almak üzere rahatsız ettik…
Malûm Aydın Doğan’ın, hakkında açtığı bir dava var.
Belki de bunun tesiriyle, “şimdilik konuşmak istemediğini” belirtti.
Saygımız var!..
Ve… Fatih Altaylı…
Yıllarca Aydın Doğan’la birlikte çalışmasından dolayı, inceliklere vâkıf olan Altaylı ile uzun sohbet boyunca, “Hükümeti niçin hedef alıyorlar?” sorusunun cevabını aradık…
Yumurtalık bölgesine rafineri kurmak isteyen Doğan’ın Enerji Piyasası Denetleme Kurulu’ndan “onay” alamaması bir rahatsızlık sebebi.
Doğan grubu, “çalık grubuna izin verdiniz, bize niye vermiyorsunuz” diyor da…
Türkiye’nin şu anda yeni bir rafineriye ihtiyacı yok…
çalık grubu, Rafineri’yi biraz da şişkin fiyattan almış… Yeni yatırımcılara izin vermek, çalık’ın “kazıklanması” anlamına gelir… Bu da, bundan sonraki özelleştirmelerin yolunu tıkar… Rafineri işi böyle…
Doğan bir süre daha bekleyecek…
öbür meselelere gelince… Doğan Lig maçlarını yayınlamak istiyormuş… Hatırlarsınız; zamanın Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Bahattin Şeker, bu işlerden çok çekmişti. Maç yayınları konusundaki olmayan yetkisini kullanamamanın bedelini, “bedelsiz vatan görevi”yle ödemek mecburiyetinde kalmıştı!..
Lâkin… Altaylı da o görüşte: “Maçları yayınlayamadıkları” için hükümetle aralarının bozulmuş olması akla yakın değil… Bu iş 2010’a kadar bitmiş zaten… 2010’a kadar LİG TV de yayın hakkı..
Koskoca iki sene, kim kala kim öle…
Evet; Hükümetten ne istediler de olmadı?..
Altaylı; “Hükümetten pek çok avantaj sağlıyorlar ama. Mesut Yılmaz dönemindeki kadar rahat değiller. Tabii avantaj elde ediyorlar. O muazzam vergi borcu affedilmemiş olsaydı çok sıkıntıya girerlerdi” diyor…
Doğan grubunun 4000’e yakın bayisiyle çok kârlı bir duruma geldiğini, bayi kârının hiç olmadığı kadar yükseldiğini ve bu yüzden benzin için yüzde 5-6 daha fazla ödediğimizi söylüyor.
Yani, POAŞ da bu dönemde iyi…
Peki rahatsızlıkları ne ki?..
Altaylı, “Rahatsızlıktan” bahsetmiyor da… Dikkat çektiği bir başka ilginç nokta var: “Doğan grubunun en stratejik yatırım hedefi Milli Piyango’dur. Onlar Milli Piyango’ya fokuslanmış vaziyetteler. Milli Piyango özelleştiriliyor. Milyarlarca dolarlık bir kolay gelir imkânı… Doğan’ın buna çok büyük iştahı var. Elindeki yaklaşık 4000 petrol ofisi bayisini kullanarak, milli piyango üzerinden kumar oynatma imkânına sahip olacak. Keza gazete bayilerini de bu işte kullanılabilecektir. Piyango, hem bayi ağının Doğan üzerindeki yükünü kaldırır. Hem de milyarlarca dolarlık kazanç kapısı olur. önümüzdeki dönemlerde bunu çok tartışacağız!..”
Milli Piyango!..
Tamam da… Erdoğan-Doğan kapışmasıyla alâkası ne?..
Doğan grubu, ortalığı gerginleştirdikten sonra… “Orta yolu” aramak suretiyle… Avantaj elde etmek istiyor olabilir mi?..
Hadi canım sende… Ne alâkası var… Fatih Altaylı’nın söylediği gibi; “Aslında laikliğe bağlı oldukları için böyle yapıyorlar!..”


Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi