Yalnız demokrat

Yalnız demokrat

Onu 27 Nisan 2007 gecesi tanıdım. Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunu tartışmak üzere İskele-Sancak programına katılacaktım. Kanal 7'nin Ankara bürosuna girmek üzereyken Genelkurmay Başkanlığı'nın internet sitesinde bir "bildiri"nin yayınlandığını haber aldım.
Bildirinin tam metnini alıp yayına girmeden alelacele okudum. Midem bulandı.

21. yüzyılda hâlâ demokrasiyi içine sindirememiş, milli iradeyi hiçe sayan, üstüne vazife olmayan işlere karışan bir ordu vardı karşımızda. 27 Mayıs 1960'ın ardından neredeyse elli yıl geçmiş, ama ordunun siyaset hevesi dinmemişti.

Ergenekon sanıklarının düzenleyicileri arasında olduğu "Cumhuriyet mitingleri" başlamış, alenen darbe çığırtkanlığı memleketi sarmıştı. Bu kez de cumhurbaşkanlığı seçimini kullanarak darbe için psikolojik ortam hazırlanıyordu. 27 Nisan gecesi, darbe değil ama bir "muhtıra gelmişti".

Programa girmeden işittiğim birkaç "durum analizi" manzarayı ortaya koyuyordu. Liberal, muhafazakâr ama "sağduyu" sahibi bir gazeteci, hükümeti, "daha fazla gerginliğe neden olmadan" istifaya çağırıyordu bile. Galiba, bir darbe bekliyordu ve pozisyonunu almaya başlamıştı bile.

Birkaç dakika içinde biz de yayındaydık. Cumhurbaşkanlığı seçimi, 367 saçmalığı ve de "bildiri"yi konuştuk. Karşımda oturan 80 yaşındaki eski siyasetçi adeta bir demokrasi ve hukuk dersi veriyordu. Bu kişi, Ferruh Bozbeyli idi.

1960 darbesinden sonra, "zulmün müşahhas örnekleriyle dolu" olduğunu söylediği Yassıada duruşmalarında Profesör Osman Turan'ın avukatlığını yapmış, ardından tanık olduklarına duyduğu öfke onu siyasete yöneltmişti. Avukatlık yaparken 34 yaşında Adalet Partisi İstanbul milletvekili olmuştu. Öfkeliydi, hışımlıydı... İlk grup toplantısında, dinlendikleri kaygısıyla milletvekillerinin konuşmaktan kaçınmaları üzerine kürsüye çıkıp, "Sağır İsmet de duysun, Cemal Gürsel de duysun, komiteciler de... Ne demek bu yahu? Korkuyla bu iş olur mu?" diye çıkışan "genç adam", grup başkan vekili seçildi hemen. Dört yıl sonra da gelmiş geçmiş en genç Meclis başkanı olacaktır.

Sadece Yassıada'da yapılanları görmekle kalmamış, bir türlü "demokrasiye geçememenin" tanıklığını da yapmıştı. Cuntacıların, 1961 seçimi için; "Yanlış oldu, biz Halk Partisi kazanacak zannediyorduk." itiraflarına, "Gürsel cumhurbaşkanı olmazsa Meclis açılmaz." tehditlerine, cumhurbaşkanlığı seçiminde dinleyici localarını dolduran üniformalıların küfürlerine muhatap olan "eski bir demokrat", Ferruh Bozbeyli.

27 Nisan'da milli iradeyi ve Meclis'in üstünlüğünü esas alan tutumu aslında derin bir tecrübenin ve de muhasebenin eseriydi. Milli iradenin üstünlüğünden, hukukun 27 Mayıs'ta olduğu gibi ayaklar altına alınmak istendiğinden, askerin haddini yine aştığından söz ederken kendi neslinden birçok siyasetçiden farklılaşıyordu. "Eski arkadaşlarından" bazıları askerî müdahaleyi kışkırtıyor, Meclis'in cumhurbaşkanı seçmesini engelleyecek 367 rezaletine destek çıkıyorlardı. Hatta aralarında daha geriye gidince 28 Şubat'a "ebe"lik yapan da vardı, 28 Şubat'ın tetikçiliğine soyunan da... Böyle bir siyasetçi kuşağı arasında "yalnız demokrat"tı Ferruh Bozbeyli...

Darbecilerin zulmettikleri Demokrat Parti'nin mirasından bir "ikbal" edinen, Menderes'in avukatlığı dedikodusundan bir siyasi kariyer çıkaranların yanında olmadı Bozbeyli. Çünkü onu farklı kılan, kendi ifadesiyle "doğru kelam etmeyi uygun kelam etmeye" tercih etmesiydi.

Bozbeyli, çoktandır aktif siyasetin dışında. Bundan da hiç şikâyetçi değil. "Uygun kelam etmeyi" çok iyi bilenler hâlâ siyasetteler. İyi ki de siyasetteler, çünkü halk bunların maskesiz yüzlerini görme imkânı buldu. Oy vermedikleri partinin genel başkanlık makamına talip olacak kadar düştüklerini gördü.

Bozbeyli'nin demokrat duruşu karşısında "ötekiler" ne kadar da sırıtıyor... Acınası bir yalnızlık yaşıyor "demokrat" geçmişlerini satıp yeni bir "askerî vesayet" rejiminden medet umanlar... Ama "demokratlar" artık yalnız değil... Bozbeyli'nin "yalnız demokratlığı", onu yalnız bırakanların suratında patlayan bir tokat.

Hikâyesi bir kitapta: Yalnız Demokrat, Hatırat Kitaplığı, Timaş Yayınları, Haziran 2009.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi