Faruk Çakır

Faruk Çakır

İsrafı kısmak akla gelmiyor mu?

İsrafı kısmak akla gelmiyor mu?

Yine kolay olan yol seçildi ve açık veren bütçeye ‘zam yaması’ yapıldı. Aynı gün yapılan sürpriz zamlar, “Ne oluyoruz?” sorusunu da akla getirdi.

Hele hele akaryakıt ürünlerine yapılan zam, Türkiye’nin bu konudaki birinciliğini kimseye devretmeye niyeti olmadığını ortaya koydu. Bilindiği gibi akaryakıt ürünleri fiyatındaki dünya rekoru Türkiye’de. Önceleri “Ham petrol fiyatları arttı” diyerek sürekli akaryakıt ürünlerine zam yapıldı. Sonra, dünyanın şartları değişti ve ham petrol fiyatları bir ara 50 doların altına düştü. Ham petrol fiyatları artarken zam yapanlar, ham petrol fiyatları düşerken gerektiği kadar indirime gitmedi. Aradaki kâr ‘haksız kazanç’ olarak bazılarının cebinde birikti.

Şu anda da ham petrol fiyatlarında ciddî bir artış yok, ama akaryakıta sürpriz şekilde zam yapıldı. Zammın bahanesi, ifade edilmese de devlet bütçesinin açık vermesi. Elbette devlet bütçesi açık verince bu açığın bir yerlerden kapatılması lâzım. Fakat bu iş için ilk akla gelen şeyin, akaryakıt ürünlerine zam olmaması gerekir.

Son yapılan zamlarla bir sürpriz daha yaşandı. Genellikle yıl başlarında ‘değerli kâğıt zammı’ cümlesinden olarak pasaportlara da zam yapılırdı. Bu defa yıl ortasında pasaportlara hem de yüzde 50 nisbetinde bir ‘fiyat ayarlaması’ daha yapıldı. Bunun yanı sıra ehliyet ve bazı başka kalemlere de zam uygun görüldü.

Bütün bunlar elbette bir şekilde açıklanıp izah edilebilir. Ama bu izahlar makul, kabul gören, itiraz edilmeyen gerekçelere dayanıyor mu? “Bütçe açık verdi, zam yapmayalım da ne yapalım?” demek teknik anlamda belki doğrudur, ama makul değildir. Çünkü bütçe açığını kapatmanın başka yolları vardır ve olmalıdır.

Zammı ilk çare değil de son çare olarak görmek lâzım. Bunun yerine israf kanallarını tıkamak hiç akla gelmez mi? Ciddî bir ekenomik kriz yaşandığı malûm. Peki, ‘Hazine’den geçinenler bu krizden etkileniyor mu? Özel sektör krizden etkilenirken ‘devlet’e kriz hiç uğruyor mu? Meselâ, planlanan kaç toplantı, kaç karşılama, kaç resepsiyon, kaç açılış sırf bu sebeple ertelendi? Normal zamanda alınması planlanan kaç araba, kaç kat, kaç yat; kriz sebebiyle iptal edildi, ertelendi?

Millet zamlar sebebiyle sıkıntı yaşarken, ‘devlet’in hiçbir şey olmamış gibi devam etmesi nasıl izah edilebilir? Bu arada, belediyelerin yaptığı israfa da dikkat çekmek lâzım. Binlerce belediye, sadece afiş ve duyuru panoları (bilboard) için harcadığı paradan vazgeçse, israfa son verse ortaya çok büyük bir yekûn çıkmaz mı?

Sıkıntıların olduğunu inkâr ediyor değiliz. İtirazımız, bunlara çare ararken müracaat edilen yolların öncelik sırasıdır. Önce israf kanalları kurutulsun, başta belediyeler olmak üzere bütün devlet kurumları ciddî mânâda tasarrufa gitsin. Bütün bunlar çare olmuyorsa, ondan sonra zam yapılsın. Bu yapılmadan, ‘yangında ilk kurtarılacak eşya’ anlayışıyla bir günde zam yağdırmak kabul edilebilir bir uygulama değildir.

Hem fert olarak, hem de devlet olarak israf batağından kurtulmadıktan sonra düzlüğe çıkmamız mümkün değildir.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Faruk Çakır Arşivi