Sinirleri Sağlam Olanlar Haberleri İzlesin
Eğer sağlam sinirlere sahip değilseniz, kendinize bir iyilik yapın ve haberlerden uzak durun. Haberler dediysem, muhafazakar basını kastetmedim elbet. Bencillik kuyusunda boğulan ve şeytanın sözcülüğünü yapan bir kısım medyayı kastettim.
Haberleri sunan spikerlerden, haberleri olay mahallinden sunan muhabirlerin beden dillerine ve haberde kullandıkları üsluba bakıp da şaşırmayan veya hayret etmeyen insan olabileceğini düşünmüyorum. Sanki her biri Irak cephesinden haber sunuyor gibi.
Kanal D, Star ve Show tv’de haber izlemek mümkün değil. Bazı spiker ve muhabirler, tedaviye yanaşmayan ruh hastalarının haliyle haber sunarken, nasıl oluyor da birileri bu insanlara acımıyor anlamıyorum. Yazık, bu insanların bir geleceği, anası, babası var. İnsan olan insan biraz acır, iftira ve yalan haberler yüzünden insanları mahvetmez.
Malum ve benzeri televizyonlar eğer haber sunmayı, halkı umutsuzluğa sevk etmek olarak anlıyor, algılıyor ve böylece topluma karşı içlerindeki kini kustuklarına inanıyorlarsa bir diyeceğimiz olamaz, Allah yandıkları yerden söndürsün.
Yok, gerçekten bu işi bilmiyorlarsa, öncelikle TRT’nin haber sunuş biçimine baksınlar veya TRT spikerlerinden, muhabirlerinden kurslar alsınlar. TRT olmazsa Samanyolu tv, Samanyolu haber ve Kanal 7 ile Kanal 7 Haber televizyonlarından biraz örnek alsınlar.
Gazeteler de öyle. Rant merkezli beslenen kartel gazeteleri ile onların himayesinde kendilerine yer yurt edinmiş medya da aynen televizyonlar gibi halkın burnundan getiriyorlar. Onların da örnek alacağı çok gazete ve dergi var.
Haberin özü, toplumu bilgilendirmek ve aydınlatmaktır. Halkın içini karartmak, umutsuzluğa ve güvensizliğe sevk etmek değildir. Umutsuzluk, kaygı ve endişeden ekmek yiyenler, aynı ekmeği daha sonra acı şekilde kendilerine fatura ederler. Verdikleri zararı halkımızla birlikte kendileri de öder. Bunun farkında olmamak gerçekten çok acıdır.
Toplumu fesada uğratan malum medya patronlarının tuzu kurudur. Onların her birinin hem yurtiçinde hem yurtdışında kendi gelecekleri ile ilgili yatırımları mevcuttur. öteki dünyalarını bilmem ama bu dünyada kaybedecekleri pek bir şey yoktur. O sebeple; olan, bunların konu mankeni zavallı çalışanlara olmaktadır.
Dünyanın hiçbir yerinde, içinde yaşadığı toplumun milli ve manevi değerlerine sahip çıkan; gazeteci, haberci, yazar ve yorumcu aklına ihaneti getirmez. Bunun örneğini sadece Türkiye’de görebilirsiniz. Hem bu milletin sırtından ekmek yiyeceksiniz hem de toplumu gerim gerim gereceksiniz. İnsanlık bunun neresinde Allah aşkına.
Gazete, radyo, televizyon, dergi vb vasıtaları kullanarak insanlara faydalı olma yolunda atılan adımların, öncelikle çok sağlam temeller üzerine oturtulması gerekmektedir. Eğer bu mevzuda sağlam esaslar tespit edilemez ve konu sağlam stratejilere bağlanmazsa, bunun insanlara faydadan çok zararlı olduğu apaçık ortadadır.
Batı’da gazeteye verilen isim genelde “jurnal” kelimesi olmuştur. Bunun Türkçe karşılığı, “gammazlamak,” “çekiştirmek,” “dedikodu etmektir.” Bu manadaki gazetecilik, yer yer halkı tenvir etse de, temelde milletin kirli çamaşırlarını ortaya çıkarmak, gizli kapaklı yapılan işlerini fâş etmek ve merak uyarıcı şeylerle okuyucu bulmaya çalışmak gibi şeylerdir.
Evet, bir anlayışa göre gazeteciliğin misyonu budur. İşte bu anlayışta olan gazeteciler bugün tiraj uğruna maalesef bu çarpıklıkların hepsini yapabilmektedirler. Batı’da gazetecilik bu anlayış içinde gelişmiş ve dünyayı fethetmiştir.
Müslüman ahlakına göre; “gammazlık”, “laf hamallığı yapma”, “milleti birbirine düşürme”, “gıybet yapma”, “su-i zanda bulunma”, Allah’ın yasakladığı çirkin amellerdir. Sağduyu sahibi insanlar, muhakemesiz yargıya gidemez, yargısız infazda bulunamaz. kimsenin ırzı, şerefi, namusu ile oynayamaz. Değer yargılarımız bunların hepsini haram kabul eder. Bu mesleğin mihenk noktası, insan ahlakına hizmet eden farklılıkları ön plana çıkarabilmek ve halka sunabilmektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.