Serdar Arseven

Serdar Arseven

Azınlıklar... Kutsal yerler... Ve..?

Azınlıklar... Kutsal yerler... Ve..?

MHP Kurmayları Mehmet Ekici ve Süleyman Turan çirkin’le konuştuk...
Yeni Vakıflar Kanunu’nun yeterince gündeme gelmemesinden şikâyetçi oluyorlar... Doğru...
Memlekette bir “tek parti zihniyeti” var ki...
“Ayının dokuz şarkısı var, sekizi armut üstüne” misali...
“Laiklik de laiklik!..”
Ve tabii...
“Sadece Müslümanların” haklarını kısıtlamanın aracı olarak... Laiklik!..
CHP ve uzantısı olan medya grupları, “Yeni Vakıflar Kanunu”na “türban” mevzuundaki alâkasının trilyonda birini tahsis etmiyor!..
Böyle olunca da bu çok önemli ve tehlikeli adım gündemde pek yer bulamıyor...
Varsın olsun... Bari biz ilgisiz kalmayalım...
Gündemi kaplayan “laiklik” tartışmasından geri kalmak pahasına...
Görevimizi yerine getirelim...
öncelikle şunu ifade etmeli ki...
Batı’nın bu “azınlık” vakıfları konusunda bu denli bastırması ve hükümeti son derece “sıkıntılı” bir adım atmaya zorlaması ziyadesiyle dikkat çekici...
Meclis’in dünkü oturumunda, Osmanlı’nın nasıl yıkıldığına dair bir “zincir”e işaret edildi...
Şöyle ki;
Batı önce, “Azınlıklar” meselesini gündeme getirmişti...
Hemen ardından “Kutsal yerler”
Ve...
Son olarak da “Boğazlar” meselesi!..
Acaba şimdi de o mu oluyor?..
Batı’ya giden devlet adamlarımızın karşısına niçin sürekli olarak “azınlıklar” ve “kutsal yerler” meselesi çıkartılmaktadır?..
Ne gibi bir “acil” ihtiyaçtan kaynaklanıyor bu ısrar?..
“Azınlıklar” ve “Kutsal yerler” meselelerini peş peşe gündeme getiren Batı’nın hedefinde, “Boğazlar” da var mıdır?..
Tüm dostlarımızı bu meseleler üzerinde biraz daha fazla düşünmeye davet ettikten sonra...
Gelelim...
“Vakıflar Kanunu’nun ne gibi sakıncaları var?”ın cevabına...
İsterseniz; bilhassa MHP ve BBP’nin dile getirdiği “itirazların” bizce “ciddiye alınmaya değer olanlarını” şöyle bir sıralayarak cevap vermiş olalım.
İTİRAZ 1-
Kanun'un 25. maddesiyle yabancı vakıflar sınırsız gayrimenkul satın alabilme imkânına sahip oluyorlar. Bu Kanun'la özellikle yabancı kuruluşlardan yardım alıp verme imkânının tanınması, yabancılara toprak satışında getirildiği iddia edilen kısıtlamaları fiilen anlamsız hâle getiriyor. Kanunun sağladığı imkânla kurulacak ve çalışacak vakıflar Türk kuruluşu sayılacaklarından, hiçbir sınırlama olmaksızın mülk de edinebileceklerdir. Bugün bile, Rum Patrikhanesinin bulunduğu Balat'ta birçok ev gayrikanunî bir şekilde el değiştirerek İtalyanların kontrolüne geçmişken, bu Yasa'nın kabulüyle, İstanbul'da küçük bir Vatikan oluşması da işten bile değildir.
İTİRAZ 2-
Bu düzenlemeyle, vakıf kurmada sermaye sınırlaması, malları edinme amaçlarının belirtilmesi şartı kaldırılıp, bunların başka amaçlarla kullanılabilmesi ve vakıflar arasında mal değişimine imkân veriliyor. Amaç denetimine ilişkin bir hüküm yer almadığına göre, amacın denetimini nasıl yapacaksınız?.. Yasa’nın 25. maddesinde denilmektedir ki, "Vakıflar, vakıf senetlerinde yer almak kaydıyla, amaç ve faaliyetleri doğrultusunda uluslararası faaliyet ve işbirliğinde bulunabilirler." Yabancı vakıfların Türkiye'de ne tür faaliyette bulunacağının, hangi amaca hizmet edeceğinin, denetimi nasıl yapılacaktır?
İTİRAZ 3-
Bu Kanun'la, vakıfların uluslararası ilişkilerinde her türlü sınırlandırma kaldırılmaktadır, çünkü yeni Yasa, vakıfların yurt dışı ilişkilerini devlet kurumlarının takip etme yetkisini de içermemektedir. Vakıflar, yurt içi ve yurt dışından ayni ve nakdi bağış, yardım alıp yardımda bulunabilecekler, şirket kurabileceklerdir. Bu vakıfların fiilen yapa geldikleri ancak illegal olan faaliyetleri şimdi legalleştirilmiş olmaktadır!..
İTİRAZ 4-
Bu da çok önemli; yabancılar da bu vakıflarda görev yapabilecek, uluslararası kuruluş ve vakıflardan yardım alıp verebilecek, şirket kurabilecekler. Dahası bu vakıfların malları haczedilemeyecek ve kamulaştırılamayacak, yöneticileri ise artık sadece mahkemelerce görevden alınabilecek.
İTİRAZ 5-
Yunanistan’daki Müslüman Türk azınlığı ile karşılıklılık-mütekabiliyet esası başta olmak üzere Lozan’ın bu konudaki tüm hükümleri çiğnenmekte, azınlıklara sınırsız hak ve serbestliğe varan yeni imtiyazlar tanınmaktadır. Lozan’da “hayri, sosyal ve dini” amaçlı vakıflar kurulabilmesi öngörülüyor. Başka bir amaçla vakıf kurulamıyor. Ayrıca, Lozan’a göre vakıfların mal edinme ve satın alma hakları yok. Bu yasayla Lozan delinmiş oluyor.
İTİRAZ 6-
Ayrıca “kültür eserlerinin ihyası” adı altında, artık kilise, sinagog vs. kültür varlığı addediliyor. üstelik tasarı ile bunların bakım ve onarımını ihale kanunu şartlarına uymaksızın Vakıflar Genel Müdürlüğü üstleniyor.
İTİRAZ 7-
AB güya bunları, “Türkiye’nin AB hukukuna uyum sağlaması” için istiyor, biz de güya “AB’ye uyum” gerekçesiyle yapıyoruz. Peki, doğru mu? Değil, zira AB ülkelerinde değil bu gibi hak ve düzenlemeler, ortak bir "vakıf" tarifi bile yok. Her AB ülkesi, "gelenek ve kültürüne göre" farklı düzenlemeler yapmış. Ama hepsinde de, özel vakıflar dâhil amaçları, mal-mülk edinme, bunları kullanmada tümüyle devlet denetimine tabi.
İTİRAZ 8-
Ermeni cemaati vakıfları uzun zamandır Anadolu'da araştırmalar yaparken, Ermeni Patriği Mutafyan, "Anadolu'da binden fazla kilise, dört yüzden fazla manastır vardı, kırk bir tane kalmış, bir kültür yok oluyor." deyip dururken neyin amacından bahsediyorsunuz? Zeugma, Ani Harabeleri, Akdamar, Hasankeyf neden uzun zamandır AB’den gelen heyetlerin özel ilgi alanının içinde yer alıyor?
İTİRAZ 9-
Vakıfların yurt dışından sınırsız bağış alabilmesi sonucunda -civar ülkelerde yaptığı bilinen- Soros tipi fonların rahatça ve sınırsızca hareket edebileceği yasal bir zemin oluşmaktadır.


Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi