Kürt açılımı ve farklılaştırma politikaları
AKP iktidarı yıllardır Türkiye’nin gündemini işgal eden terör sorununu çözmek için önemli bir açılım yapmaya hazırlanıyor.
Hükümetin bu yöndeki teşebbüsü bazı çevrelerde belirgin bir telaşa sebep oldu.
En çok telaşlanan da DTP ve onun İmralı’daki gizli başkanı.
Sorunun çözümünde rol kapmak için hamle üstüne hamle yapıyorlar.
DTP eş başkanı Emine Ayna, Apo’nun Ağustos sonuna kadar bir yol haritası sunacağını, gereği yapılmadığı takdirde çıkacak olaylardan sorumlu olmayacaklarını söylüyor.
Örgüt ve DTP den sonra Apo’ya birde Türkiye’yi yönetme şerefi(!?)bahşediyor. O yol haritası çizecek biz hepimiz uygulayacağız.
Tabi insan bunları duyunca,konuşturanlar utansın demekten kendini alamıyor. Uzun süredir Türkiye bu kışkırtıcı, aşağılayıcı üslubu dinliyor. Ülkenin hakimleri, savcıları bir de sadece irtica davalarına bakan Anayasa mahkemesi var ama kimse bu küstahlığın cezasını verecek adımı atmıyor.
İktidarın ülke sorunları hakkında insiyatif kullanması, bölge insanını terör örgütü ve yardakçılarının elinden kurtarması önemli bir teşebbüs. Yeni bir millet ve onun tabii bir sonucu yeni bir devlet yaratmaya yol açmayan her türlü açılım yapılabilir, yapılmalıdır da. Bu ülkenin her insanı kökeni, dini, mezhebi ne olursa olsun birinci sınıf vatandaş olduğunu hissetmelidir.Ama bütün bunlar yapılırken şu veya bu zorlama ile değil, tamamen temel hak ve hürriyetlerin, çağdaş demokrasinin bir gereği olarak yapıldığı ihsas edilmelidir.
Güneydoğu’da bazı çevrelerde PKK olmasaydı bu açılımlar yapılmazdı yönünde belirgin bir kanaat var. Bu da her açılımdan sonra örgütün kar hanesine yeni ilavelerin yapılması demek. Halbuki düzenlemelerin gecikmesinin en önemli sebebi, PKK terör örgütü ve onun siyasi uzantısı DTP nin bu açılımları durdurmak için izlediği yoldur. DTP devlet onurunu harekete geçirerek bu açılımları engellemeye çalışıyor. Çözüm için Apo yu yol gösterici olarak göstermesinin esas nedeni budur. Devlet refleksini harekete geçirerek, açılımları engellemek, böylece Güneydoğu insanını istismara, kışkırtmaya devam etmek.
Hiçbir devlet, uluslar arası güçlerin finosu olmuş, bir terörist artığına, prim vermek istemez, ona prim kazandıracak işlemlere cevaz vermez. DTP’nin Apo’yu Kürt açılımının mimarı haline getirmek istemesinin arkasında bu düşünce yatıyor. Apo’yu parlatmamak için bu düzenlemelerin askıya alınmasını ümit ediyor.
Türkiye her renkten insanı ile bir bütündür. Millet dediğimiz kavram, ortak değerleri olan topluluklara verilen isimdir. Yani Milletin mesnet noktası değerlerdir. Aynı değerleri paylaşanlar aynı millettendir. Kürtle Türk aynı değerlere bağlanarak, aynı tarihi ve sosyolojik sürecin sonunda aynı millet olmuş topluluklardır. Dolayısıyla bu değerlere bağlılık şuuru yaşadıkça tek millet olma olgusu da devam edecek, bölücü odakların hevesleri kursağında kalacaktır. PKK ve DTP nin Marksist kimliği ayrı bir millet inşa etmek için bu değerlerden kopuşu ifade etmektedir. Kürt kökenli insanlarımız topluca irtidat edip, marksizme kaymadıkça PKK-DTP çizgisinin değerleri farklılaştırarak, ayrı bir millet ihdas etme projesi başarıya ulaşmayacaktır. Arada bir gel git’ler her toplumda yaşanan çoğu tepkisel olan rahatsızlıklardır. Onun için AKP iktidarı kimi insanlarımızı ötekileştiren sınırlamaları kaldırmalı, bunu yaparken Kürt kökenli vatandaşlarımızı farklılaştırarak koparmak isteyenlere de prim vermemelidir.