Kürt sorunu ve esas meselemiz
Nasıl bakarsanız öyle görürsünüz. Düşüncenizin merkezinde ne varsa, muhatabınızda da onu ararsınız. Din eksenli düşünen dine, etnik veya mezhep merkezli düşünen karşısındakinin etnik kökenine veya mezhebine bakar.
Bir dine inandıktan sonra insanları etnik menşelerine göre ayırmak mümkün değildir. O din İslam’sa buna müsaade etmez.
Müslüman’sanız, İnsanlarda ırk, renk aramazsınız. Adamlık ararsınız, karakter, inanç, iman, ahlak ararsınız. Ne zamandır bu meziyetlerimizi unutur olduk. Şu veya bu etnik kökenle oturup kalkıyoruz. Dünyamızda ahretimizde kavmi hassasiyetlerimiz olmuş. Allah diyenin peşinden değil, ete kemiğe saplanan, toplumun ruhunu oyan sapkınların peşinden gidiyoruz.
Müslümanlıktan uzaklaştığımız için Müslümanlık artık aramızdaki küçük farkları eritmiyor. Allaha baş kaldırdığımız için, Allah’ın kelamı aramızı bulmaya yetmiyor. Bizi aslında renklerimizin, etnik kökenlerimizin farklı olması birbirimizden uzaklaştırmadı..
Bizi inançlarımızın farklılaşması birbirimizden kopardı. Artık aynı Allah’a inanmıyoruz. Aksini iddia etsek de inanmıyoruz.
Herkes sevdiği ile haşrolunacaktır.
Sevmek itaat etmektir.
Sevmek sevgilinin sözü üzerine söz, davası üzerine dava koymamaktır.
Sevmek kuşanmaktır.
Sevmek sevgiliye mecnun olmaktır. Bir gögüste bir kalp, bir kalpte bir padişah olur. Sevmek bir gönülde tek bir sultan tutmaktır.
Herkes sevdiği ile haşrolunacaktır. Dünyada kimin bayrağını sallamışsanız, ahirette de onun bayrağını sallayacaksınız.
Hayır bizim meselemiz etnik bir mesele değil, bir iman meselesidir.
Eğer yeterince inansaydık, bugün yaşadığımız acıların bir çoğunu yaşamayacaktık. Sorun diye karşımıza çıkarılan meselelerin hiç biri İslamın meselesi değil. İslam bunları ayrılığın gayrılığın gerekçesi olarak görmediği için mesele olarak da görmez.
Bunlar inançsızlığın, ruhsuzluğun, maneviyatsızlığın bize çıkardığı sorunlar.
Apo Müslüman olsaydı Apo olamazdı.
Müslüman olamadığı için Apo oldu.
PKK’ya gidenler Müslüman olsalardı PKK ya gidemezlerdi.
Müslümanlığı bıraktıkları için savrulup gittiler.
Sadece onlar değil, ekin biçer gibi ölüm biçen, bu millete huzurlu bir hayatı çok görenler de önce İslam’ın diriltmeyi emreden atmosferinden uzaklaştılar, sonra da hepsi birer ölüm makinesine döndüler.
Ve hepimiz kaybettik.
Bizi yeniden kardeş yapacak olan kaybettiklerimizi tekrar bulmaktır.
Kardeş olursak, kardeşin kardeşe layık gördüğü her şeyi birbirimize layık görürüz. Kardeş olmazsak, bir lokma ekmeği bile birbirimize çok görürüz. Onun için Güneydoğu sorunu öncelikle bir iman sorunudur. Hepimizin, hiçbir komplekse kapılmadan yeni bir nefis muhasebesine ihtiyacı var.