11 ayın sultanının müjdecisi...

11 ayın sultanının müjdecisi...

Sevgili Peygamberimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem’in ifadelerine göre, mübârek Ramazan ayının gölgesi üzerimize düşmüş vaziyette. Hepimiz onun hazırlığı içindeyiz, hepimiz onu bekliyoruz.
Kalbler ve gönüller, Receb ayının girmesinden itibaren nâfile namaz, oruç ve hayır-hasenât yaparak mânen temizlenebildiği kadar temizlendi. Son ve büyük temizlik dün gece idrak ettiğimiz mübârek Berat Gecesi’nde yapıldı. Bu gece, Rabbine bağlı kalbler cehennemden kurtuluş beratı aldılar. O temiz halleriyle, senede bir gelip gönülleri sulayan, kalblerde açılan yaraları saran, kalblere nur, gönüllere sürur veren 11 ayın sultanını bekliyorlar...
Bugün, Berat Gecesi geçip ferdâsı olduğu için, bu mübârek geceden bahsetmeyeceğim. Maamâfih Abdullah Yıldız kardeşimiz Salı günü Berat gecesi arefesinde ve tam zamanında bu geceyle ilgili güzel bir yazı kaleme aldı. O yazıyı okuduğunuzu ve gereğine göre hareket ettiğinizi ümit ediyorum.
Bugün üçayların ikincisi ve Şa’ban ayının 15. günü. Ramazan ayına 15 günden az kaldı. Dün geçtiğine, yarına ulaşacağımız belli olmadığına ve gün bugün, zaman bu zaman olduğuna göre, içinde bulunduğumuz zamanı, Şa’banın kalan günlerini değerlendirmeye bakalım.
(Şa’bân, Arapça bir kelime olup Şın, Ayın, Be, Elif ve Nun ile yazılır. İkinci harfi Ayın olduğu için Şa’bân şeklinde yazılması lâzım. Ama artık Şâban şeklinde yazılması yaygın hale geldiği için zaman zaman biz de “Uydum kalabalığa” deyip mecbûren maalesef öyle yazıyoruz. Yoksa, bu şekilde yazılması yanlış...
Ayınla değil de elifle yazılan ikinci bir şâban kelimesi var. “Şaşırmış, şaşkın, hayran” mânâsına geliyor. İkisi de Şâban şeklinde yazılırsa, aralarında iltibas/karışıklık meydana gelir. Bunu bilmekte fayda var. Bu iki kelime arasındaki farka parantez içinde kısaca işaret etmek istedik.)
¥
Hepimizin tanıdığı, evliyanın büyüklerinden Abdülkadir Geylânî Hazretleri buyuruyor ki:
“Şaban kelimesinde beş harf vardır. Şın, Ayın, Be, Elif, Nun. Şın harfi bu ayın şerefine, Ayın ulviyet/yükseklik, Be birr/ihsan, Elif ülfet/yakınlık, Nun ise bu aydaki nura işaret eder. Bütün ihsanlar (mânevî kazançlar) bu ayda Allah tarafından kullarına bahşedilir. Şâ’bân ayında hayırlar açılır, bereketler iner, hatalara son verilir, günahlar örtülür. Şâ’bân ayı salevât ayıdır. Bu ayda Peygamber Efendimiz’e çok salevât getirmelidir.
Peygamberimiz (s.a.v.) “Bir kimse bana bir salevât okusa, Allah (c.c.) ona on kere rahmet eder” buyuruyor.
Her mü’min, Ramazan ayını Şâ’bânda günahlarına tevbe etmiş olarak karşılamalıdır. Peygamberimiz (s.a.v.) Hazreti Ömer’in (r.a.) oğlu Abdullah’a (r.a..) hitaben şöyle buyurmuştur:
“Ey Abdullah! Beş şeyden önce beş şeyin kıymetini bil:
İhtiyarlıktan önce gençliğin, hasta olmadan önce sıhhatin, fakir olmadan önce zenginliğin, meşgûliyetten önce boş vaktin, ölümden önce hayatın.”
¥
Her hususta değişmez rehber ve örneğimiz tabii ki Sevgili Peygamberimiz’dir. (s.a.v.) Nesâî’deki bir hadis-i şerifte Hazreti Zeyd’in oğlu Üsâme (r.a.) bakın ne anlatıyor:
“Yâ Resûlallah! Sizin Şâ’bânda oruç tuttuğunuz kadar hiçbir ayda oruç tuttuğunuzu görmüyorum” dedim. Resûlüllah şöyle buyurdu:
“Bu ay, Receb ile Ramazan arasında öyle değerli bir aydır ki, insanlar bunun farkında değil. Bu ayda ameller âlemlerin rabbine yükselir. Bu sebeple ben de amelimin oruçlu olduğum halde yükselmesini istiyorum.”
Tirmizî Enes radiyallâhü anhin şöyle dediğini rivâyet ediyor:
“Resûlüllah’a, Ramazandan sonra en değerli oruç hangisidir diye sordum. Ramazana hürmeten Şâ’bân ayında tutulan oruçtur buyurdu.”
Âişe Radıyallâhü anhâ Vâlidemiz buyuruyor:
“Resûlüllah (s.a.v.) Şâ’bânın tamamında oruç tutardı. Ben kendisine, “Yâ Resûlallah! Oruç tuttuğun ayların en sevimlisi sana Şâ’bân ayı mıdır?” dediğimde şöyle buyurdu:
“Allah bir sene içinde öleceklerin kimler olduğunu Şâ’bân ayı içinde yazar. Ben de ecelimin oruçlu olduğum halde gelmesini istiyorum.”
Ümmi Seleme Radıyallâhü anhâ Vâlidemiz şu rivâyette bulunuyor:
“Şâ’bân ve Ramazan ayları hariç, Resûlüllah (s.a.v.)’in iki ay peşpeşe oruç tuttuğunu görmedim.”
Değerli okuyucular!
Peygamberimiz’in hem kendisi yapıp hem tavsiye ettiği işte budur. Bize yakışan onun yaptığı gibi yapmaya çalışmaktır.
Hepinizin mübârek Berât kandilini tebrik eder, cümlemizin mânevî beratlara kavuşmamızı dilerim.





Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi