Peygambere 'Postacı, ölmüş ve işi bitmiş' diyen sapıklar
Aldanmayınız
Ehl-İ Sünnet hocalarından biri, aykırı bir ilâhiyatçının basına sızdırılmayan gizli bir konferansının (gizlice alınan) ses kayıtlarını dinlemiş ve şöyle söylemiş:
"Bu adamın bozuk olduğunu söylüyorduk. Bu konferansından sonra onun kâfir olduğunda şüphe kalmadı..."
(Doğru, dürüst, temiz ilâhiyatçıları tenzih ederiz...)
Maalesef zamanımızda birtakım reformcular, değişimciler, yenilikçiler taqiyye yaparak asıl inançlarını gizliyorlar.
Aykırı fikirleri olan reformculara karşı Müslümanların çok dikkatli olması gerekir.
Böylelerine kesinlikle itimad edilmez, güvenilmez.
1. Kur'ân tek kaynaktır, Sünnet kaynak değildir diyenler Sünnet'i inkâr ettikleri için dinden çıkmışlardır.
2. Kur'ân'daki ve Sünnet'teki kesin hükümlerin bir kısmı tarihseldir, onlar bugün geçerli değildir diyenler Doğru Yol'dan çıkmışlardır.
3. İslâm ve iman ile küfrü bağdaştırmak, uzlaştırmak isteyenler açık bir sapıklık içindedir.
4. Peygamberi hafife alan, "O bir postacı idi, ölmüştür, işi bitmiştir" diyenler sapıktır.
5. Ben de Müslümanım ama Şeriata karşıyım diyenler korkunç bir çelişki içindedir.
6. Ashabın büyüklerinden Ebu Hureyre hazretlerine sövüp sayanlar Kur'ân ve Sünnet Müslümanı olamaz.
7. Yüzden fazla hadîsle geleceği bildirilmiş ve bu bilgi mânevî tevâtür derecesine ulaşmış olan Mehdi'nin zuhurunu ve Hz.İsa'nın nüzulünü inkâr edenler Cadde-i Kübra ve Sevad-ıAzam İslâmlığından çıkmış olurlar.
8. Azılı Farmason, taqiyye yaparak Müslümanları aldatan, şaibeli ve bulaşık Efganî'yi, onun tilmizi Abduh'u, onun tilmizi Reşid rıza'yı; münci (kurtarıcı), imam (din önderi), hidayet kılavuzu olarak gösterenler dall ve mudildir.
9. Ehl-i Sünneti yıkmak için çalışanlar hizmetkâr değil, hezimetkârdır.
10. Din hocaları, ulemâ aradan çıksın, herkes kendi kafasına göre Kitabullahı yorumlasın, ondan hüküm çıkartsın diyenler tamir değil tahrip ederler.
Muhterem Müslüman kardeşlerimiz!.. Reformculara, değişimcilere, yenilikçilere, diyalogçulara, İslâm aktivistlerine, şazz ve aykırı inanç ve görüşlere sahip olanlara, Ehl-i Sünnet yıkıcılarına kapılmayınız, aldanmayınız, tuzaklarına düşmeyiniz. Ebedî saadetinizi yitirebilirsiniz.
İmam ve allâme Kevserî
İmam (din önderi) Muhammed Zahid el-Kevserî hazretleri (Cenâb-ı Hak ona rahmetiyle muamele buyursun) Türkiyemizin, İslâm âleminin, özel olarak da Çerkeslerin medar-ı iftiharı bir âllamedir. Onun için "Asrının müceddididir" denilmiştir.Her şeyin en doğrusunu Allah bilir.
Bu zat Kur'ân'a, Sünnet'e, Selef-i Sâlihîn ve Ehl-i Sünnet ve Cemaat yoluna çok büyük hizmet etmiştir.
Bazı sebepler dolayısıyla, Şeyhülislâm Mustafa Sabri Efendi gibi Türkiye'yi terk etmiş, Mısır'a yerleşmiş, ölünceye kadar orada çok değerli Arapça kitaplar yazarak Din-i Mübin-i İslâm'a, Kur'ân-ı Azimüşşana, Sünnet-i Resulullah'a, Şeriata, fıkha, ulûm-i islâmiyeye, Ümmet-i merhumeye hizmet etmiştir.
Bid'at ve dalalet fırkalarıyla mücadele etmiş, çürütülmesi mümkün olmayan ilmî ve dinî delillerle bozuk ve yanlış görüşleri red ve cerh etmiş, Müslümanlara doğru yolu göstermiştir.
Her Ehl-i Sünnet Müslümanı bu büyük âlimi, hizmetlerinden ve himmetinden dolayı rahmet, minnet ve şükranla anmalıdır.
Bendeniz, bir Müslümanın doğru yolda olup olmadığını, Zahid el-Kevserî gibi âlimlere bakışından anlarım. Kevserî'yi Mustafa Sabri'yi, İsmail Yusuf en-Nebhanî'yi, Zeynî Dahlan'ı ve benzerlerini seviyor ve tutuyor mu? O halde doğru yoldadır.
Şu hususu da tebarüz ettirmekte faide var: Merhum Şeyhülislâm Mustafa Sabri ile Zahid Kevserî arasında teferruata ve dekayıka (inceliklere) ait bir meselede ilmî tartışma olmuştur. Böyle şeyler büyük âlimler arasında olabilir. Kendim için söylüyorum, küçükler bunlara karışmaz, tartışan âlimlerin birine veya bazısına saygısızlık göstermez. İslâm'da, teferruata ait konularda çeşitlilik vardır. Bu çeşitlilik geniş bir rahmettir. Ehl-i Sünnet ulemâsının hepsi bizim başımızın tacıdır.
Kevserî hazretleri, Cenâb-ı Hak hazretlerini noksan sıfatlardan tenzih hususunda, ehl-i bid'at fırkalarıyla gerçekten iyi ve başarılı bir mücadele yapmıştır. Allah onu hayırla mükafatlandırsın.
Bid'atçiler, yukarıda saydığım büyük Sünnî ulemâyı ve diğerlerini halka ve gençliğe tanıtmazlar. Bu onların vazifesi değildir. Sünnîlerin ve Sünnî geçinenlerin vazifesidir. Vâ esefâ...
İmkânım olsa son yüzyılın otuz kadar büyük Sünnî ulemâsı hakkında müstakil kitaplar hazırlatır, hizmetlerini, himmetlerini yazdırır, eserlerinden parçalar ilave ettirir yayınlardım. Böyle kitaplar bir iki bin baskı ile tesirini göstermez. Bunları yüzer bin yüzer bin basmalı ki, halkKur'ân'a, Sünnet'e, Hak Yola hizmet edenleri tanısın, bid'atçileri öğrensin.
Kevserî hazretleri gurbette yaşadı. Malı mülkü, akrabaları burada kaldı. Diyar-ı gurbette kanaat ile geçindi. Din-i Mübin'e para ile hizmet etmedi. Ehl-i bid'at ile para karşılığında tartışmadı.
Bir ara af çıktıktan sonra Türkiye'ye gelmek istedi. Frenk serpuşu giydirirler korkusuyla gelemedi.
Yaşadı, hizmet etti, öldü...Faydalı, kıymetli eserleri sadaka-i câriye olarak kaldı. O kitaplar okundukça, o kitaplar bâtılı iptal ettikçe, o kitaplar tereddüt ve şüpheleri izale ettikçe inşaallah melekler, açık duran defter-i a'maline sevap yazacaklardır.Ne mutlu böylelerine. Allah'ın selâm, rahmet ve bereketi salihlerin, ahyarın ve onları sevenlerin üzerine olsun.
İslâmî dergi enflasyonu
Cemaatçiliğin Ümmete zararlı tarafları var.Dikkat buyurunuz, cemaatlerin, bir cemaate mensup olmanın demedim cemaatçiliğin...
Meselâ dergicilik konusunda.İslâmî kesimde her cemaatin, her tarikatın, her tarikat şubesinin, her vakfın, her grubun, her kliğin KENDİ dergisi, KENDİ yayın organı var. Bu yüzden bir İslâmî dergi enflasyonu ile karşı kaşıyayız.
Deneklerin, cemaatlerin, vakıfların bültenleri olabilir ama hepsinin ayrı ayrı Türkiye çapında, İslâm çapında dergi çıkartması güç parçalanmasına yol açar.
Ümmetin dergi planında neye ihtiyacı var:
1. Haftalık Time, Newsweek, Economics, Le Point, Famiglia Cristiana gibi bir aktüalite ve yorum dergisine. Türkiye gibi 72 milyon nüfusa sahip bir ülkede böyle bir derginin en az 500 bin satması gerekir. Çok ciddî (sadece ciddî olması yetmez), çok vasıflı, çok güçlü, çok tesirli, çok güvenilir bir dergi.
2. Reader's Digest gibi ayda yine 500 bin satacak ve zevkle okunacak bir dergi.
3. En az 250 bin satacak bir tarih-coğrafya dergisi.
4. 500 bin satacak bir gençlik dergisi. Fransa'da bir Katolik yayınevi harika bir gençlik dergisi çıkartıyor. Elime eski sayıları düşünce merakla okuyorum.
5. Ayda bir milyon satması gereken bir kadın dergisi.
6. Çok lüks bir sanat, antika, dekorasyon, mimarlık vs dergisi.
Böyle dergiler sadece Müslümanlar, sadece dindarlar için çıkartılmaz. Bütün halk için çıkartılır.
Biz ne yapıyoruz şimdi? Bütün Müslümanlara hitap eden dergi de çıkartamıyoruz. Kendi cemaatimizin, kendi tarikatımızın, kendi grubumuzun özel dergisini, özel yayın organını çıkartıyoruz. Bu bir acz ve kaçış değil midir?
Şu anda Nakşîlerin bile tek dergisi yoktur. Mâlumunuz Nakşilik çok geniş bir camiadır, çeşitli şubeleri bulunmaktadır, her şube KENDİ dergisini yayınlamaktadır.
Bizim de dergimiz olsun zihniyeti Müslümanları dergicilik konusunda büyük bir çıkmaza sokmuştur.
Sekter zihniyetle dergi problemimizi çözmek mümkün olamaz.
Benim kanaatimce bugün Türkiye'nin en güzel ve lüks iki dergisi şunlardır:
1. "P" dergisi. Üç ayda bir çıkar. Sahibi Raffi Portakal.
2. İngiltere'de hazırlanıp basılan "Cornucopia" dergisi. Bu da üç aylıktır.
İslâmî kesimin (dindar milliyetçiler bu kesim içindedir) artık varoş ve bedevilik zihniyetini, kültürünü, davranışlarını bırakıp ufuklarını genişletmesi gerekir.
Cemaatler olsun, hizmet etsinler ama cemaatçilik fanatizmi ve darlığı olmasın.
İslâm ve Ümmet bütününü bir parçanın içine sığdırmak akılsızlığını bırakalım.
Geniş düşünelim, kucaklayıcı olalım.
Meselâ: Öyle bir tarikat ve tasavvuf dergisi çıkartalım ki, onu bütün tarikatların mensupları seve seve okusun.
Öyle bir tarih, coğrafya, seyahat dergisi çıkartalım ki, 70 milyon Türkiyeli hayran kalsın, meftun olsun. Kapış kapış satılsın, zevkle okunsun.
"Hazret-i Muhterem bizim ayrı dergimiz olmasını istiyor, aman kardeşler abone olalım, destekleyelim, para verelim..." zihniyetini bırakalım.
Dergicilik çocuk oyuncağı değildir. Yüksek kültür ister, uzmanlık ister, sanat ve estetik boyutu ister, hikmet ister.
Üç çeşit dergi vardır:
1. Seyah-beyaz dergi.
2. Dört renkli dergi.
3. Boyalı dergi.
Biz Müslümanlar artık boyalı dergi devrini geride bırakmalıyız. Dergi tasarımcılarımız dünyanın en güzel dergilerini hazırlamalıdır. En güzel olduğu nereden anlaşılacak? Uluslararası yarışmalarda (Tasarım, kağıt, baskı vs. bakımından) birinci oldukları, ödül kazandıkları zaman...
Yazımın baş tarafında Famiglia Christiana adlı bir İtalyan dergisinden bahsetmiştim. Türkçesi "Hıristiyan Ailesi" demek. 1931'de kurulmuş, şu anda Edizioni San Paola Katolik yayın kuruluşu tarafından neşr ediliyor. Haftada ne kadar basıyor biliyor musunuz? Bir milyon adet. İtalya'nın nüfusu 60 milyon...