Kürtçe eğitim ve Said Nursi; Arapça vacip, Türkçe lazım, Kürtçe caizdir

Kürtçe eğitim ve Said Nursi; Arapça vacip, Türkçe lazım, Kürtçe caizdir

Medya geçmişte bir çok meselede olduğu gibi Kürt meselesinde de bizi fena halde yanıltıyor. Bahçeli’nin tavrını göstererek, Milliyetçilerin demokratik açılımlara mani olduğunu anlatmaya çalışıyor.

Bazı Milliyetçilerin açılımı engellemeye çalıştıkları doğru, ama bunlar Türk Milliyetçileri değil, Kürt milliyetçileri.

Bunu anlamak için fıtr-ı zeka olmaya gerek yok. Her şey milletin önünde cereyan ediyor. Kürt kimliğinin tanınmamasından şekva edenler, biraz üzerlerine gidilince aslında –Türk kimliği- ile problemli oldukları görülüyor. Yani mesele Kürt vatandaşlarımızın bazı insani taleplerini dillendirmek değil, bu başlık altında Türk kimliği ile mücadele etmek.

Daha önce Dr.Selçuk Özdağ yazdığı için bir defa daha tekrara gerek görmüyorum. Bejan Matur, Zaman gazetesindeki köşesinde, demokratik açılımların adının Türk modeli olması halinde bunun kabul edilemeyeceğini yazmıştı. Kürt kimliğinin tanınmasını savunan birinin bir başka kimlikten bu kadar rahatsız olması, asıl problemin nerden kaynaklandığını gösteriyor. İki gün önce benzeri bir tavra Kanal 7 de şahit oldum. Bir konuşmacı o dakikaya kadar makul bir siyasetçi sandığım AK Partili Abdurrahman Kurt’a, ben Kürtler ne kadar Kürt’se ben de o kadar Kürt’üm diyorum, sen de Türk’ler ne kadar Türk’se ben de o kadar Türk’üm diyebilir misin dedi. İslam’ı referans alarak konuşan Kurt’un bunu rahatlıkla söyleyeceğini, hiçbir rahatsızlık duymayacağını sanıyordum. Yanılmışım. Kurt bunu söyleyemedi. Türklere verilen haklar Kürtlere de verilsin o zaman söylerim dedi.Kafasının arkasında ne olduğunu belki de farkında olmadan böylece ifşa etti. Aynı programda Kurt’un Sait Nursi gibi bir şahsiyeti yine kendi ifadesiyle-hakkı batıla alet edecek-tarzda kullanması ise manidardı.Ben şahsen Sait Nursi’nin(Düşüncelerinin, eserlerinin) hakem olacağı bir çözüme varım. Ama Sait Nursi’yi diline pelesenk edenlerin buna yanaşacaklarına kani değilim. Kürt milliyetçilerinin en iddialı oldukları alanda(Kürtçe eğitim) bile Sait Nursi’nin tavrı açıktır. Ne diyor Münazaraatta Sait Nursi,” Yeni Fenleri medrese ilimleri ile mezcedip, derc etmek ve Arap dilini vacip, Kürtçeyi caiz(Olsa da olur olmasa da), Türkçeyi lazım(Gerekli) kılmak gerekir. ”Başka söze gerek var mı?

Bir kimliği savunurken ötekini ret şeklindeki, aynı mantık sekametine medyada da rastlamak mümkün.

Katkı veriyoruz diye beyanda bulunanların çoğu önce Anayasa’da ki Türk kavramının kaldırılmasını talep ediyor. Bir kimliği savunurken başka bir kimliği ret etmek sağlıklı bir hak arama yolu değil. Kürt milliyetçileri ne istediklerini açıklamak yerine ne istemediklerini söyleyerek sürece etki etmeye çalışıyorlar. Kürt kimliği ret ediliyor diyerek bunun üzerine destanlar yazanlar şimdi kendileri kimlik inkarı yoluna gidiyorlar. Bu da toplumda, konuşanların -Türklükle-problemli olduğuna dair bir algının doğmasına vesile oluyor. Toplumu karşısına alan hiçbir proje başarıya ulaşamaz. Özellikle DTP sözcülerinin karşı tepkileri harekete geçirerek, süreci sabote etmek istedikleri anlaşılıyor. Emine Ayna’nın savaş tehditleri, demokratik açılımların önüne Apo’yu koymasının bundan başka izahı olamaz. Tabi Ayna gibi tuzu kuruların çocuğunu, eşini, evladını kaybetmişlerin halinden anlaması beklenemez. Bazıları sorunlardan, problemlerden beslenir. DTP de sorunlardan beslenen bir parti. PKK bittiği gün, DTP nin de bittiği gündür. Bunu bildikleri için PKK'dan sonra DTP'nin besleneceği, emeceği, sorunlu alanlar oluşturmaya çalışıyorlar. Bugün Kuzey Irak’da PKK nın tutunacağı bir tutamak, barınacağı bir alan kalmamıştır. Bütün beslenme, semirme ve lojistik destek yolları kapanmıştır. Son bir hamle ile bazı tavizler koparmaya çalışıyorlar. PKK ve DTP hareketi, tarihinin hiçbir döneminde bu kadar sıkıştığı, bu kadar nefessiz kaldığı bir dönem yaşamamıştır. Açılım olsa da olmasa da PKK yolun sonuna gelmiştir. Süreç iyi yönetildiği takdirde Kürt kökenli insanlarımızı kucaklayarak bu Marksist-Leninist ihanet şebekesinden kurtarmak mümkündür. Hükümet açılım, maçılım adı altında bölücülere oksijen vermeye çalışan, Doğu insanını zerre kadar tanımayan aklını cüzdanında kaybetmiş aydınların oyununa gelmemelidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi