İslam tarihinde en çok konuşulan annelerimizden biri de Hz. Aişe Validemiz’dir. Bir eş, bir hanım, bir anne olarak; siyasal, sosyal, kültürel meselelerin tebliği anlamında devrinin en ünlü ve en başarılı isimlerindendir.
Bu haftaki kitabımızın konusu Hz. Aişe Validemiz. Yazarı ise Peygamber sevdalısı isimlerden biri olan Dr. Reşit Haylamaz. Eser Işık Yayınları’ndan piyasaya çıkmış. Bir solukta okunabilecek kitabın, güvenilir bir isimden okuyucuya sunulmuş olması önemlidir.
Hane-i Saadet’in sakinleri, şüphesiz annelerimizdir, ancak Hazreti Hatice ve Aişe Validelerimizin, Ezvac-ı Tahirat arasında müstesna bir yeri vardır; birincisi, vahyin 15 yıl öncesinden başlamak suretiyle Mekke’de, ikincisi ise Medine yılları ve sonrasında Allah Rasulü’nün iki has veziri gibidir.
Eda ettikleri misyon açısından bakıldığında onlar, kendi dönemlerinin bint-i vakitleridir. Zira iman, fedakarlık ve kahramanlık gibi unsurların öne çıktığı Mekke’de, Allah Hatice Validemiz gibi bir dirayetle Resul-ü Kibriya’yı te’yid ederken, daha ziyade akıl, mantık ve ilme olan ihtiyacın kendini hissettirdiği Medine’de ise Aişe Validemiz gibi bir insanla Habib-i Ekremi’ni serfiraz kılmıştır.
Mekke’nin en metin kadını, şüphesiz Hatice Validemiz’dir, sıkıntının had safhaya çıktığı en çetin günlerinde Rasulullah’ın metin bir istinatgahı, bela ve musibetlerin akın edip geldiği çileli günlerinde en önemli dayanağı, irşad ve tebliğ vazifesini yerine getirirken Habibullah’ın maddi ve manevi en büyük destekçisi şüphesiz odur. O bir ilktir ve ihtiyaç duyulan yerde ilk olma, Allah ve Rasulullah nezdinde bambaşka bir yer ifade eder ki, Hatice Validemiz, her daim ilk muamelesi görmüştür.
Aişe Validemiz’in konumu daha farklıdır; zira o, din adına hizmet etmeye ihtiyaç duyulan Medine yıllarında, Rasulullah’ın yanında yer alan hususi bir vezirdir ve bu yönüyle o, Medine döneminde akla gelen ilk isimdir. Risalet mektebinin en has talebesi ve Peygamber hanesinde temeyyüz eden mü’minlerin en mümtaz annesi, şüphesiz odur.
Hususi bir donanıma sahiptir ve Allah ona, misyonunu eda adına müthiş bir zeka lütfetmiştir. Duyduğunu olduğu gibi kabullenmeyen, onu Kur’an ve Sünnet’in kıstaslarına göre sorgulayan bir fıtratı vardır. Kulağı vahiyde, gözü ise istikbaldedir. Ayaklarını sapasağlam bastığı yerde o, Saadet Asrı ile istikbali birbirine bağlayan muhteşem bir köprü gibi durmaktadır.
Allah Rasulü’nün irtihalinden sonra yarım asrı risalet günlerindeki canlılıkla temsil eden o olduğu gibi, yetiştirdiği talebelerle sonraki dönemleri de o ışıktan mahrum bırakmayan yine Aişe Validemiz’dir. Başta Hulefa-i Raşidin olmak üzere memleketin dört bir yanından gelenler için adeta o, yolların birleştiği bir uğrak yeridir. Bundan böyle o, zuhur edecek muhtemel ihtilaflarda müşfik bir hakem, din adına ortaya çıkacak yanlışlıklarda vakur bir musahhih ve İslam’ı hakim kılmada orta yolu temsil edecek kararlı ve azimli bir mübelliğdir.
Kısaca ifade etmek gerekirse o, dindir; dine ait en ince detaylar onun üzerinden gelmiştir ki bu müstesna konumundan dolayı onu, hemen her dönemde din düşmanları açık hedef haline getirmiştir. Bu yönüyle o, din adına samimi olanla sinsi duranı birbirinden ayıran en önemli kıstastır; Abdullah İbn-i Übeyy İbn-i Seluller ve Abdullah İbn-i Sebelerin bulunduğu çizgi ile Ebu Bekirlerin, Ömerlerin, Osmanların ve Alilerin durduğu yeri belirlemede o, yanıltmaz bir alemdir.
Şu da bir hakikat ki, Kur’an’ın tebric ettiği hususlarda ona dil uzatan, karşısında Allah’ı bulur; kem gözle bakan, mü’min olamaz; “Mü’minim” diyorsa mü’min kalamaz.
Dün olduğu gibi bugün de yerini belirleyemeyenlerin Annemiz üzerinden dine dil uzatmaya çalıştığı bir dönemi, maalesef yine yaşıyoruz. Zihinlerin kirli, bakışların bulanık ve kitlelerin de muhakemesizliğin kurbanı olduğu böyle bir dönemde “Aişe Validemiz” ehl-i insaf ve vicdanı, yeniden sırat-ı mustakime davet ediyor.
Eser hakkında bilgi için Işık Yayınları: 0216 318 42 88