Tarihte saklı olan “Büyük Aklın Şehri” ve gölgede kalan tale
ŞANLIURFA
Ekonomik Koordinasyon Kurulu toplantısını takip etmek üzere, 8 Bakan, müsteşarlar, genel müdürler, sivil toplum örgütü başkanlarıyla birlikte Şanlıurfa’dayız...
Aslında, “Açılım” toplantısı değil ama başka bir konuyu düşünen de yok.
•
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan da, konuşmalarının neredeyse her paragrafında bir “açılım” işareti veriyor.
Notlarımız arasına girenler:
“Anaların ağladığı yerde refah da kalkınma da olmaz!..”
•
“Terörle mücadelenin kaça mal olduğu konusunda çeşitli rakamlar veriliyor. Ancak, bu meseleye böyle bakmak doğru olmaz. Fırsat maliyeti açısından baktığınızda, terör yüzünden kaçırdığımız fırsatları göz önünde bulundurduğumuzda maalesef hesap edilemeyecek kadar büyük zararlara uğradığımızı görüyoruz...”
•
“Çözümü sağladığımız takdirde, huzuru sağladığımız takdirde Türkiye bu süreçten çok büyük kazanımlarla çıkmış olacak. Güneydoğu çok büyük kazanımlarla çıkmış olacak. Burası tarım, tahıl merkezi olacak. Buralardaki üniversitelerimiz, Avrupa’nın, ABD’nin üniversiteleriyle yarışacak. Buralar, dünyanın her yerinden çok daha fazla ziyaretçi çekecek. Göç duracak, hatta bu bölge istihdam açısından diğer bölgelere katkı sağlayacak...”
•
Ali Babacan’ın ve diğer kabine üyelerinin bu “hoş” mesajları, Güneydoğu’da nasıl karşılanıyor?..
Buralarda, 30 yıla merdiven dayayan bölücü terör belasından kaynaklanan bir yılgınlık ve karamsarlık havası hakim.
Babacan; “Buralara özel yatırımları çekmek durumundayız, bu iş salt devlet yatırımları ile olmaz. Devlet teşvik eder, alt yapıyı hazırlar. Ama kalkınmayı, refahı sağlayacak olan özel sektör yatırımlarıdır. Bu bölgenin işadamları, farklı bölgelerle yatırım yapıyor. Huzuru sağlarsak, burada niye yapmasın” diyor ama...
Bölgede kimle konuşsak; bölgede “refah” ümidinin özel sektör yatırımları bağlanması halinde sonuç almanın çok güç olacağına dair kanaat ağırlık kazanıyor.
“Terör hız kesse de, İç Anadolu’ya bile yatırım yapmayan işadamı, buralara niçin gelsin” anlayışı hakim.
•
Kabine üyeleri Ali Babacan, Zafer Çağlayan, Cevdet Yılmaz, Mehmet Şimşek, Nihat Ergün, Ömer Dinçer, Mehdi Eker ve Veysel Eroğlu’nun toplu olarak katıldıkları öğlen sohbetimizde, GAP eylem planının tıkır tıkır yürüdüğü belirtildi.
Bu iş için, bir yılda 3 milyar dolar ayrılmış olması güzel; Tarım Bakanı Mehdi Eker, hatalı sulamalar sonucu heba olma noktasına gelen 40 bin hektarın kurtarıldığını ilan etti.
Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu; “Bizim hamlelerimiz olmasaydı, GAP ancak 41 yılda biterdi. Verilen hız sayesinde, bu iş 2013 sonunda inşallah bitecek; 2050 yılına kadar ihtiyacımız olan suyu karşılamış durumdayız, güzel günlere yürüyoruz” dedi.
Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, GAP yatırımlarının “tavsadığını” öne süren Deniz Baykal’a “Bölgeyi biraz gezmeniz, görmeniz lazım” mesajını gönderdi.
Gerçekten de, bölgede hummalı bir çalışma var.
Şanlıurfa’ya baktık;
Mesela; besi organize sanayinin temeli atılmış, ikinci organize sanayi alt yapısı tamamlanmış, Mardin ovasının sulanma işi verilmiş; 2011 yılında tamam, otoban tamamlanmış, duble yollar hızla devam ediyor, çevre yollarından bir tanesi açılmış, ikisinin kamulaştırması yapılmış,
Vesaire vesaire...
Bölgede iyi işler yapılıyor, inkâr eden çarpılır.
Açılım çalışmalarının “boşlukta” kalmadığını, bir anda ortaya atılmış bir düşünceden ibaret olmadığını, “ağ”ın yavaş yavaş örüldüğünü alana indiğinizde daha iyi görüyorsunuz.
Bütün bunlara rağmen, bölgenin moralinin hâlâ bozuk olduğunu... yılların tahribatını gidermek için, böyle bakanlar, müsteşarlar, genel müdürler çıkartmasının yanı sıra...
“Sivil inisiyatifin” daha fazla çalışması gerektiğini görüyorsunuz...
Buralarda yaşayanların elbette, işe, yatırıma ihtiyaçları var.
Lâkin çok daha fazla ve acil olarak “şefkat” operasyonuna ihtiyaç duyulmakta.
Bundan dolayı, diğer bölgelerde faaliyet gösteren sivil toplum örgütlerimizin buraları ziyaretleri çok önemli olacak.
Sivil toplum örgütlerinin, Şanlıurfa gibi eşsiz manevi lezzetler sunan bölgelere “ziyaret-tatil” seferleri gerçekleştirmeleri çok iyi olur.
Buralarda yaşayanlar bunu çok istiyorlar ve “Bize gelirlerse biz de onlara gideriz” diyorlar.
Bizden mesajı ulaştırması.
KULAK TIKANAN TALEPLER
Buralarda yaşayanların, “şefkat” ve “empati” eksikliğinden dolayı kulak tıkanan çok farklı talepleri var.
Mesela; “Kızlarla erkeklerin” yarı sınıflarda eğitim yaptığı okullar istiyorlar; hakları değil mi?..
Milli Güvenlik derslerine, “askerlerin girmemesini” ve dahası bu tür gereksiz derslerin kaldırılmasını talep ediyorlar.
Bunlar, bölgenin sivil toplum önderleri tarafından “yazmam” ricasıyla dile getirilen taleplerden bazıları...
“DTP’nin sahiplenmediği taleplerden vazgeçin!..” diyecek halimiz yoktu.
“Yazarız” dedik.
Tarihimizde saklı olan “Büyük Aklın Şehri” Şanlurfa’dan “dile getirilmesi adeta garipsenen” farklı talepler...
Fırsat buldukça yazmaya devam ederiz.