Hırka ve söz!

Hırka ve söz!

Bu Ramazan'ı nasıl geçireceğiz bilemiyorum; haber vahim; uyku kaçıracak cinsten. "Efendimiz"in hırkası, bu sene yanlış bakım yüzünden önümüzdeki cuma günü Fatih Hırka-i Şerif Camii'nde halkın ziyaretine açılamayacak. Zaman muhabiri Ayşe Tosun'un haberini, dün bir hayli gazete paylaştı. Milliyet gazetesi bile, "Cahilliğin bu kadarı... 1400 senelik Hırka-i Şerif'i yaktı" diye verdi.

Soğukkanlı olalım; durumu sâkin nazarla şöyle bir gözden geçirelim; nedir, ne değildir kararımızı öyle verelim.

Efendim, "rivâyete göre" Efendimiz, Mirâc'a yükselirken üzerinde bulunan bu hırka, bizzat kendisi tarafından Veysel Karani'ye verilmiş. Bugün de hırkanın koruyuculuğunu Karani'nin soyundan gelen kişiler yapmakta imiş. İşte bu sorumlu kişi bakım konusunda uzman olmadığı halde hırkayı her gün ütüleyerek emaneti yıpratmış. Dolmabahçe Sarayı'nda tarihî eserlerle ilgilendiğini söyleyen bu şahsın, uyarıları dikkate almadan nişanlısı olarak tanıttığı bir bayanla günlerce hırkaya "bakım yaptığı" öne sürülüyor. Haberlere göre bu hadise yedi sene evvel olmuş fakat durum halktan gizlenmiş. Yıpranan hırka bir ay önce yeniden bakıma alındıysa da, bu işin üç yıl süreceği anlaşılınca bu Ramazan'da yapılacak ziyaretler iptâl edilerek bakım için Brezilya'dan tarihî eser uzmanı getirilmiş.

Bizim gazetenin verdiği haber böyle; öteki gazeteler, Zaman'dan aldıkları habere yeni bir boyut kazandırmak için araştırmayı derinleştirmişler fakat İl Müftülüğü açıklama yapmayınca onlar da Fatih Müftüsü'ne başvurmuşlar. Fatih Müftüsü İsmail İpek, "Ben Hırka-i Şerif'i gördüm, öyle ütüden falan yıpranmış değil. Sapasağlam duruyor. Bulunduğu cam bölmeden çıkarıldı. Özel bakım için kurulan bilim kurulu tarafından masanın üzerine yatırıldı... sapasağlam. Tam bir hırka, giyilebilir. Siz bile üzerinize giyersiniz" demiş.

Cami cemaati ise bu olaya 'Hırka-i Şerif'e suikast yapıldı' şeklinde tepki göstermiş.

Tarafları dinledik; sunulan belge ve bilgileri inceledik; şimdi sonuç faslına geçebiliriz:

1- Hırka'nın iyi durumda olmadığı anlaşılıyor; gayrı ütüden midir, fazlaca (!) bakım gördüğünden midir, bunu bilemeyiz.

2- Kötü haber: Bu sene Fatih'te Hırka-i Şerif ziyareti yapılmayacak. İyi haber: Topkapı'da mukaddes emanetler bölümünde Efendimiz'in bir hırkası daha var.

3- Eşyâdır; yanabilir, çürüyebilir, dökülebilir fakat Efendimiz'in huyu, ahlâkı, davranışları, sözleri, eseri ve emâneti sapasağlam ayaktadır; onları tamir veya muhafaza etmek için –çok şükür- Brezilyalardan uzman getirtmeye filân hâcet yoktur.

4- Hırka ve sair emânetler, Efendimiz'den hâtıradır; dinin kendisi değildir; "dinî" değil, "tarihî" bir hâtıra. Lütfen Efendimiz'in eşyasına, Katoliklerin Hazreti İsa'nın eşyasına reva gördüğü muameleyi yapmaktan içtinâb edelim; onlar gibi esasen mücerred planda kavrayıp algılamak lâzım gelen şeyi, görünür hale getirmeye, somutlaştırmaya, işin tadını kaçırmaya kalkışmayalım.

5- Haddim değil ama dayanamadım: İslâm'ın en büyük rüknü Kur'an-ı Kerîm, iki kapak arasında bir kitaptan ibaret değildir; aslı sözdür. İnsanların akıl ve idrâkinde ma'kes bulan en yüksek derecede söz. İnsanın sadece söze muhatab olması, sadece mücerred sözle imânı kavrayabilecek olması onun "son ümmet" derecesine yükseltilmesinin iftihar vesikasıdır. Efendimiz'in manevî mirası da öyledir: Söz, davranış, hüsn-i ahlâk.

6- Yarın Ramazan başlıyor; kutlu olsun; Cenab-ı Hak cem'i cümlemize Ramazan'ı hayırlı ve bereketli kılsın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi