Açık Toplum ve Direnenler
Türkiye tarihinde hiç olmadığı kadar problemlerini toplum önünde tartışıyor. Düne kadar devlet sırrı gibi görülen konular, bu gün herhangi bir komplekse kapılmadan açıklıkla konuşulabiliyor.Dolayısıyla toplum her geçen gün biraz daha şeffaflaşıyor ve yaşadığı dünya ile ilgili bilgi sahibi oluyor.
Demokrasi’nin topluma en önemli katkılarından biri açık toplumdur.Her türlü sosyal sorunun rahatlıkla konuşulabilmesi,yönetimin ve yönetenlerin halka açık hale gelmesidir.Böylece kapalı kapılar ardında yürütülen, ve sadece toplumun belli kesimlerine hizmet eden siyaset anlayışı da ona ermiştir.
Türk siyasetindeki kavga ve çekişmelerin sebeplerinden biri de budur.
Devletin, siyaset kurumunun şeffaflaşarak toplum tarafından denetlenebilir hale gelmesi şimdiye kadar başına buyruk hareket etmeye alışanları rahatsız ediyor. Halka güdülecek bir sürü gözüyle bakanlar,Halk tarafından denetlenmeyi, teftiş edilmeyi içine sindiremiyorlar.Bazı gazete köşelerinde dile getirilen, karnını kaşıyan, kıllı, çubuk pijamalı vatandaş tiplemeleri işte bu hazımsızlık psikolojisinden kaynaklanıyor.Bugüne kadar sistemin kaymağını yiyenler bunlar mı bizi denetleyecek diye neredeyse çıldırıyor.
Sosyal dönüşümler hiçbir toplumda sancısız olmamıştır.Türkiye’de de sancısız olmayacaktır. Direnenler, ayak sürenler, bağırıp, çağırarak süreci durdurmaya çalışanlar olacaktır.Ancak toplum değişen bir organizmadır.Hangi dirençle karşılaşırsa karşılaşsın er geç direnenleri de akıp gittiği istikamette alıp götürecektir.
Bizdeki problem toplumdaki değişimin yönü ve biçimi ile ilgili değildir.Bazı çevreleri rahatsız eden bu değişimin siyaset ve devlet kurumuna yansımasıdır.Bazıları, toplumun istediği kadar değişebileceği ama bunun siyaset ve devlet mekanizmasına yansıtılmaması gerektiğini düşünüyor.. Yani direnç sosyal değişime değil, bu değişimin devlet mekanizmasına yansıtılmasıyla ilgilidir.
Halbuki toplumla ilgili mekanizmaların değişimi sosyal değişimin bir sonucudur. Toplum değiştikçe onun hayat verdiği mekanizmalar da değişir.Şayet,toplum değişir, ilgili mekanizmalar değişmez ise,bu toplumla o mekanizmalar arasında gerilime sebep olur, taraflar bir birini zorlamaya,hırpalamaya başlarlar.
Türkiye böyle bir süreçten geçiyor.Toplum devleti kendi aktığı mecraya doğru zorluyor.Kapalı,dünyadan kopuk,oligarşik bir yönetim isteyenler ise direniyor.Miadı dolmuş, korkular, vehimler harekete geçirilerek bu değişim yavaşlatılmaya çalışılıyor.Ancak toplum hayatında geriye dönüş yoktur.Toplum nereye gidiyorsa er veya geç devlet de oraya gidecektir.Bu değişime ayak uyduran,açık toplum olmanın icaplarını yerine getiren kurumlar, partiler, örgütler ayakta kalacak, diğerleri zaman içinde işlevlerini kaybedip tasfiye olup gideceklerdir.
Onun için geleceğin Türkiye’sinde var olmak isteyenler, bulundukları konumu gözden geçirmelidirler.Ya toplumsal eğilimleri iyi okuyup ona göre pozisyon alacak, yahut kurduğumuz kapalı,akıl ışı, hayali dünyada kaybolup gideceğiz.