“Açılım”da hava değişiyor mu?..
Dün Meclis’te ve Ak Parti Genel Merkezi’nde şöyle bir “gidişat yoklaması” yapayım dedim.
Meclis’te, ikisi Karadeniz’den diğeri Güneydoğu’dan iki vekile,
Genel Merkez’de de bir yöneticiye misafir oldum.
Kusura bakmazsanız, “açılım” meselesine ilişkin “konuşma yasağı”ndan dolayı isimleri mahfuz tutacağım.
•
Hemen belirteyim ki; hem Ak Parti yöneticisinin hem de vekillerin söyledikleri, bize ulaşan mesajların içeriği, bir ara günlük güneşlik olan açılım havasının “bulutlanmaya başladığını” düşündürüyor.
•
Kimle konuşsam
“Beklenti yönetiminden” bahsediyor.
Yöneticisi, düz vekili, il ve ilçe başkanı; temas kurduğum bütün Ak Partililer, “beklenti yönetimi”nin sağlıklı bir şekilde yapılamamasından şikâyetçi.
İçişleri Bakanı Beşir Atalay, önceki günkü basın toplantısında, “Anayasa değişikliği yok, Kürtçe eğitim yok, şu yok, bu yok” diyerek “beklentileri aşağıya çekmeye” çalıştıysa da…
AK Parti yöneticisinin ifade ettiğine göre, “Onu yapmayacaksanız, bunu yapmayacaksanız, bunun neresi açılım oluyor” sorusunu büyütmekten başka bir faydası olmadı bu operasyonun.
•
Notlarımdan bir paragrafı çerçeve içine almışım…
Deniyor ki orada:
“Kürtlerin tatmin olmayacağı, Türklerin de verilen tavizleri fazla bulacağı bir noktaya doğru gidiyoruz. Askeri devlet, vatandaşı da o devletin askeri olarak gören bu darbe anayasasına dokunmayacağınızı ilan ettiğiniz andan itibaren, Kürtlerin heyecanını söndürürsünüz. Türkler de, her ‘şehit’ cenazesinde bileneceğinden ve bilenmeye devam edeceğinden… O tarafı da RİSKE atarsınız. Attığın taş, ürküttüğün kurbağa hesabında SIKINTIYA düşersiniz.”
Parti yöneticisinin bu çarpıcı değerlendirmelerine, sözlerine farklı ortamda bir araya geldiğimiz vekiller de destek veriyorlar.
“Ne İsa’ya ne Musa’ya” bağlantısı revaçta.
Bu işin, “çözümsüzlükten beslenen” DTP ile MHP’ye yarayabileceği yönündeki endişeler dile getiriliyor.
CHP, yüzde 27’sini, 28’ini her durumda alırmış.
MHP’nin, “Öcalan” tezgâhı sayesinde elde edebildiği yüzde 18’i aşması halinde çok sıkıntılı bir dönem başlayabilirmiş…
•
Moralleri bozan ne?..
Anlayabildiğim kadarıyla belirsizlik.
Deniyor ki;
“Ne Kürtlerin tam olarak ne istediği biliniyor ne de Türklerin tam olarak ne istemediği!
TEDİRGİNLİK VAR
Türklerle Kürtler…
Kopuyorlar mı yaklaşıyorlar mı?..
İlginçtir;
Kürt kökenli Ak Parti vekili, “Kürtlerin Türklere karşı topyekûn olumsuzlayan bir yaklaşımı hiçbir zaman olmamıştır” derken…
Türk kökenli AK Parti vekili ise şunları söylemekte:
“Bunu pek dillendirmiyoruz ama… Doğu illerinden koparak İç Bölgelere (Mesela Kayseri’ye) yerleşmek mecburiyetinde kalan Kürtlerle yerel unsurların ilişkilerinde karşılıklı tedirginlik öne çıkıyor. Kaynaşma maalesef mümkün olmuyor. Bazı noktalarda ciddi ciddi çatışma tehlikesi var!..”
(Bu söylenenlere gözlemlerimizi de eklediğimizde görüyoruz ki;
Sırf devlet eliyle yürütülecek bir açılımdan sağlıklı sonuçlar çıkmaz.
Bu işe, mutlaka sivil toplum örgütlerinin de etkin bir şekilde el atması gerekiyor.
Trabzon ve Diyarbakır hemşehri dernekleri mesela ya da başkaları…
Bu tarafları da harekete geçirmek gerekiyor!..)
DİN BAHSİ?
Bu açılımda, “Din” bahsine pek rastlamıyoruz…
Hükümet önde gelenleri “aynı kıble” söylemiyle buraya hafiften vurgu yapsa da, “kapatılmaktan kıl payı kurtulmuş” bir partinin mensupları olarak, bu “başlığı” açılımın hayli dışında tutmaya özen göstermekteler.
“Çözümün veda hutbesinde olduğu” gibi bir söylem, “Tillo, Menzil, Norşin” gibi maneviyat yoğun merkezlerden istifadenin önemine dikkat çekiş, “Aynı Kitap, Aynı Peygamber” yaklaşımını fazla öne çıkarış, CHP tarafından istismar edilebilirmiş.
Dün görüştüğümüz bütün Ak Partililer, “Din ortak paydasını” dışlayan bir anlayışla başarılı olmanın imkânsızlığına vurgu yapmakla birlikte…
“Meseleyi kökünden çözecek olan böylesine önemli bir imkânı (İnanç birliğini) değerlendirebilecek durumda değiliz” demeyi de ihmal etmiyorlar.
Bir vekilin söylediği de ilginç…
Diyor ki;
“Bu konuda Diyanet İşleri Başkanlığından tam destek istendi. Sayın Başkan, bu konuda Diyanet’in fazlaca öne çıkartılmasının sıkıntılı olabileceğine dair görüş belirtti. Diyanet, sürece katkıda bulunacak ama Din kardeşliği meselesine çok girmeyecek gibi…”
•
Söylenenlerin hülâsası:
“Din yok, Diyanet yok, anayasa değişikliği yok, Güneydoğu’ya devlet fabrikası yok, Kürtçe eğitim yok, af yok…
Ne var?..
Açılım var!”
•
Görüştüğüm Ak Partililer, sürecin “Ergenekon”a direkt destek veren CHP ile yandan destek veren MHP’ye yaramasından…
Türkiye’nin dış dünyada büyük itibar getiren istikrarı kaybetmesinden endişe duyduklarını ifade ettiler…
•
Dağın fare doğurmaması ortak temenniydi.