Başörtüsü dünyanın gündeminde
Ramazan ayının mânevî havası sadece İslâm ülkelerini değil, diğer dünya ülkelerini de etkisi altına almış durumda. “İslâm ülkesi” olmasalar da çok sayıda Müslümanın yaşadığı Amerika ve Rusya, Ramazan ayının atmosferinden etkilenen ülkelerin başında geliyor.
Rusya ve Amerika’da yaşanan iki benzer hadise, Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor. Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev, 1 Eylül’de başlayan yeni eğitim sezonunun açılışını, aralarında başörtülü bir öğrencinin de bulunduğu sınıfta yapmış. (Cihan, 2 Eylül 2009)
Üstelik Medvedev, başörtülü ilkokul öğrencisi ile aynı karede poz vermiş. Hemen hatırlatalım, Rusya’da orta öğrenim ve üniversitelere öğrencilerin başörtüleri ile gitmelerine izin verilirken, öğretmenler de başörtülü olarak ders verebiliyor.
Rusya Devlet Başkanı Medvedev böyle yapar da Amerika Başkanı geri kalır mı? ABD Başkanı Barack Hüseyin Obama da ülkedeki Müslüman toplumunun temsilcilerine Beyaz Saray’da iftar yemeği vermiş. Başkan Obama, iftar yemeğindeki konuşmasında, Amerikan Müslüman toplumunun ABD’deki çeşitliliği oluşturan parçalardan biri olduğunu kaydedip, ‘’İslâmın, Amerika’nın bir parçası olduğunu’’ söylemiş. (AA, 2 Eylül 2009)
Daha da önemli olan şu: ABD Başkanı Obama, iftara dâvet edilen Müslüman bir kız öğrenci hakkında bilgi vererek, öğrencinin okul puanıyla eyalet rekoru kırdığını hatırlatmış ve söz konusu öğrencinin sadece Müslümanlar için değil, herkes için ilham kaynağı olduğunu söylemiş.
“Ne var bunda?” diyenler de olabilir. Bu itiraz bir yönüyle doğrudur. Dünyadaki yöneticiler, insanları kılık kıyafetiyle değil yaptıkları ‘iş’lerle değerlendiriyor. Bu sebeple, başarılı olan bir başörtülünün hakkı teslim edilip el üstünde tutuluyor. Bu haberlerin bizi sevindirmesi, benzer uygulamanın Türkiye’de de olmasını temenni etmemiz sebebiyledir.
Şundan eminiz ki, Amerika ve Rusya Devlet Başkanlarının bile el üstünde tuttuğu başörtülülere; Türkiye daha uzun süre “ikinci sınıf” muamelesi yapamaz. Rusya’da olduğu gibi Türkiye’de de bazı üniversitelerde eğitim sezonu açıldı. Ama ne açılış! Yapılan imtihanda başarı olan ve üniversiteye kayıt olma hakkı kazanan başörtülü kız öğrenciler; daha ilk günde insanlık dışı bir uygulamaya muhatap oldu. Yürürlükteki hiçbir kanuna dayanmadığı halde onlara keyfî bir şekilde yasak dayatıldı ve ancak başlarını açmaları sonrasında kayıtları yapılabildi. Dünyadaki bu örnekleri gördükten sonra Türkiye’deki bu uygulamayı kabul etmek mümkün olabilir mi? Bütün dünya önce ‘iş’e bakıp, başörtülü öğrencileri el üstünde tutarken Türkiye’nin tam tersini yapması nasıl mümkün olabilir?
Yasakçıların yaptığı bu uygulamayı kim içine sindiriyorsa, kim bütün bu uygulamalara rağmen yatağında rahatça uyuyorsa, onun ‘insaf’ından şüphe etmek gerekir.
İşte aradaki fark: Bizdeki yasakçılar başörtülülerle aynı salonda bulunmayı bile içlerine sindiremezken (dönemin İÜ rektörünün bu sebeple bir toplantıyı terk etmesini hatırlayın) dünyada söz sahibi olan liderler başörtülüleri dünyaya örnek gösteriyor. Bu günleri gösterdiği için Rabbimize nihayetsiz hamdolsun, şükrolsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.