Başvurmadığı bir “Kur’an”, bir de “Sünnet”
Allah Teâlâ buyurur ki:
“Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Kâfirlere karşı şiddetli kendi aralarında merhametlidirler.”
•
Peygamber Efendimiz der ki;
“Müslüman kardeşinle didişme ve alay etme!..”
•
Aman Allah’ım;
Hangi ölçüye vursak nefsimizi, sınıfta kalıyoruz!..
Çareler elimizin altında;
Çözüm, açılım…
Her ne diyorsanız…
İlahi kaynaktaki çözümleri…
Avrupa’da, Amerika’da arıyoruz!..
•
Bu memlekette, Müslüman Türklerle Müslüman Kürtleri,
İlahi hükümler, tavsiyeler bir araya getiremiyor…
Müslüman Türklerle Müslüman Kürtlere, Kur’an yetmiyor…
Öyle mi?..
Devlete muhtaçlar, birilerinin açılım paketlerine…
İç ve dış konjonktürün müsait olmasına muhtaçlar, kendi meselelerini çözmek için!..
•
Sezen Aksu’nun katkılarıyla çözeceğiz meseleyi,
Zülfü Livaneli de oldu mu sana barış elçisi!..
Neo-liberallerimiz devrede;
Müslüman Türklerle Müslüman Kürtlere,
bu meselenin nasıl çözüleceğini öğretiyorlar!..
“Ortak akıl!..”
Bununla çözülecekmiş sorun…
Öyle diyorlar!..
•
Çözüm için CHP’nin desteği şartmış;
Baykal, dayatmaya devam ettikçe katiyen çözülmezmiş bu mesele!..
Medya desteği de önemliymiş…
Bir büyüğümüz de; “Elhamdülillah, medyanın yüzde 60’ı açılıma destek veriyor!” dermiş.
•
Neler görüyor ve duyuyorum bu açılım sürecinde…
Üç imam; şehit taşıyan top arabasıyla birlikte yürüyor…
Adımları, kilise müziğine ahenkli!..
Bu da katkıymış açılıma,
Valimiz öyle dedi!..
•
Ne hesap;
Her çareye başvurdu da, “açılım” aklı…
Başvurmadığı bir “Kur’an”, bir de “Sünnet” kaldı!..
•
Kömürlükte kaybettiği anahtarı, sokağın aydınlığında arayan,
ne şüphe, bulamaz!..
Hayır, devlet bu konuda bir şey yapamaz!..
Hükümet, yapamaz!..
Devletler, hükümetler, gönülleri birleştiremez!..
•
Biz yaparız bunu;
Biz, Müslümanlar!..
Biz, Müslümanca!..
•
“Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar birbirlerinin dostlarıdırlar…”
O kadar!..
İlle de Türkler değildir, Türklerin dostları!..
“Türk Sorunu” yoktur; “Kürt Sorunu” da yoktur!..
“Kalp sorunu” vardır!..
•
Okullarda seçmeli ya da zorunlu Kürtçe eğitimi vermekle sorun çözülmez!..
Türkçe de olsa, Kürtçe de olsa, “neyi öğrettiğindir” önemli olan!..
“Balığın tırmandığı kavağı” Türkçeyle anlatsan ne, Kürtçeyle anlatsan ne?..
“Magazin for ever”;
Türkçe olsa neeee, Kürtçe olsa ne!..
•
Bana devlet gerekmez;
Ben Kürtçe öğrenirim!..
Çocuğum da Kürtçe öğrensin; “gönül köprüleri” inşa etmek için…
Bilmeyen, zorlanan Kürtler de gayret etsin,
Türkçe öğrenmek iyidir!..
•
Çocuklarımızın, Arapça öğrenmesi için gayretimiz var mı?..
Yoksa…
Arapça, Kur’an’ın dili;
Türkçe’den ve Kürtçe’den daha mı az önemli?!.
•
Yok, devlet yapamaz bunları!..
Biz yapacağız!..
Müslümanların “Özel Sektörü” olmalı!..
Üçüncü sektör; “Çözüm”ü devletten beklemeyen…
Şu şunu dedi, bu bunu demedi…
İlgilenmeyen…
“Çözüm”ü beklemeyen, “Çözüm”ü bulan!..
Ve doğrudan “Kur’an”dan alıp ilhamı…
Çağa dayatan!..