Cemal Nar

Cemal Nar

Ucuz Kahramanlar

Ucuz Kahramanlar

Ülkem ucuz ve sahte kahramanlarla dolu. Sadece bugün değil, tarihte de böyle olagelmiştir maalesef. Merhum Necib Fazıl’ın bir kitabının adı da böyleydi değil mi?: “Sahte Kahramanlar”. İnşallah birisi de kalkar da bunların “Ucuz” cinsini yazar.

Onlardan olduğunu düşündüğüm birisi bakınız neler söylemiş:

“Birinci Ergenekon davasının tutuksuz sanığı Kemal Alemdaroğlu, "Danıştay hakimini katledenlerle birlikte yargılanmak bana vereceğiniz idam kararından daha ağırdır" dedi.”

Birisiyle beraber yargılanmak, hakkında idam kararı verilmekten daha ağırmış. Acaba gerçekten de öyle mi? Birisi “Ölüm, şununla yan yana durmaktan bana daha ağırdır” derse, ben onun “ucuz kahramanlık” tasladığını düşünürüm doğrusu. Neyse, habere devam edelim:

“Devam eden duruşmada söz alan Kemal Alemdaroğlu, "Türban kararı nedeniyle Danıştay hakimini katledenlerle yargılanmaktayım. Ben üniversitede türban darbesi yapmış birisiyim. 2 defa bu konuyla TBMM'de yargılandım ve aklandım. Danıştay hakimini katledenlerle birlikte yargılanmak bana vereceğiniz idam kararından daha ağırdır benim için" şeklinde konuştu.

Mahkeme salonundaki izleyiciler ise ise Alemdaroğlu'nu alkışladı. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, sert bir ses tonu ile salondakileri uyararak, "Burası bağırma ve alkışlama yeri değildir. Çıkın dışarıda istediğiniz kadar bağırın, çağırın, alkışlayın. Az önce alkış tutanlar dışarı çıksın, dışarıda bağırsın, çağırsın, alkışlasın" dedi.” (http://www.ihlassondakika.com/detail.asp?id=191297)

Şu kahramana bakınız siz, kendini nasıl tanıtıyor: “Ben üniversitede türban darbesi yapmış birisiyim. 2 defa bu konuyla TBMM'de yargılandım ve aklandım.”

“Türban darbesi” ne güzel itiraf değil mi? Türban yasağı, evet bir darbedir. Kanun manun yok arkasında. Bir zorbalık var, o kadar. Binlerce kızımız, kadınımız yok yere işkenceden geçti, ikna odalarında faşizan baskılara uğradı, sınavlardan, okullardan atıldı, işlerinden oldu. Babalar, kardeşler bir şeyler yapamamanın ezikliği ile başları yerde utançla yaşadılar. İnsaflı eğitimciler kan ağladı…

Dahası, ülke türbanla kilitlendi. Anayasa Mahkemesi verdiği kararla Meclisin üstüne ipotek koydu. 411 milletvekili ve yetmiş milyon yok sayıldı. Demokrasiye alenen kıyıldı. Gerçek laiklik katledildi. Din ve vicdan özgürlüğü derin devletin çağdışı ideolojisine kurban verildi. Kendi kurumları olan ve zor zamanlarında hep yanında yer alan sözde “dini” değil “idari” bir kurum olan Diyanet “başörtüsü Allah Teâlâ’nın emridir” diye fetva verdiği halde, yok sayıldı. Hatta sırf bu yüzden darbe beklentisi oluşturuldu ve millet sindirildi…

Sanki bu bir faziletmiş gibi şimdi ucuz kahraman kalkmış “Ben üniversitede türban darbesi yapmış birisiyim” diyor. Hatta daha da ileri gidiyor ve “2 defa bu konuyla TBMM'de yargılandım ve aklandım.” Diyor.

Bu ne demek?

Meclis mahkeme mi ki adam yargılasın?

Meclis araştırma, soruşturma yapar ama yargılamaz kimseyi. Yargılama yargının işidir. Kemal Alemdaroğlu bunu bilmez mi? Bilir elbet, ama “ucuz kahramanlık” nasıl olsun?

Atalar “şıracının şahidi bozacı” demişler. Kemal Alemdaroğlu bunu söyleyince mahkeme salonundan bir alkış kopmuş. Mahkeme salonu değil de sanki tiyatro salonu. “Bu pervasızlık da nerden?” demeyin, dedik ya “ucuz kahramanlıktan”. Hala bir atlı prens mi beklerler, yoksa ölüp gitseler de dik mi tutarlar? Allah nasip eder de suçları yüzlerine okunursa, gerçek kahramanlığı o zaman göreceğiz inşallah.

Tarihin her devrinde hak ve halk düşmanları olmuştur. Hakikat savaşçıları da daima var olagelmiş ve bunlarla savaşmışlardır. Zafer ise Allah katındadır ve onu hak edenlere verir.

Kimler zaferi hak eder? Zaferi hak etmek nasıl olur?

Kitaplık bir konu. Nitekim biz uzunca bir zaman önce bunun kitabını yazmıştık. Bu günlerde “Hak Batıl Savaşında Zafer Şartları” diye matbaaya verdik. İnşallah yakın bir zamanda çıkar da okuyucusuyla buluşur.

Şimdi burada “alkışlama” sözü geçince birden dilime çok sevdiğim Mehmet Akif’in o güzel mısraları düştü. Bir şiirinde ne güzel diyordu merhum:

“Tükürün millete alçakça vuran darbelere,
Tükürün onlara alkış dağıtan kahpelere…”

Bu şiiri yeniden baştan sona bir kere daha okumanızı tavsiye ederim. Orada daha başkaları için de “yüzlerine tükürün” diyordu. Onların kim olduklarını hatırlamayanlar varsa, Müslümanların başucu kitaplarından biri olan “Safahat”tan bu şiiri mutlaka okumalıdır.


www.cemalnar.com



Önceki ve Sonraki Yazılar
Cemal Nar Arşivi