Bayramları bayram yapamadık
Nasıl yapsak?..
Şehirlerin döküldüğü, gönüllerin burkulduğu bir devri yaşıyor İslâm alemi. Hangi taşı kaldırsanız altından fitne fücur, işgal çıkıyor.
Batı’nın günlüğünde yağmalama, işgal; demokrasi.
Her türlü kirli ilişki çağdaş uygarlık!
Çağdaş laik demokrasi dedikleri aldatmacanın gölgesinde bayram, ama hangi bayram? Tekbirleriyle, barışıyla, kardeşliği ile mi?..
Yoksa ecdadımızı utandıracak acı bir tablo mu?
Semalarımızda ithal malı uçakların görüntülerinde duymak zorunda olduğumuz yapmacık gururun yanı sıra, camilerimizde bir başkası adına okutulan hutbelerin tutarsızlığında uyuşturularak bayramlara koşuyoruz.
Gözümüze, gönlümüze nasıl bir perde inmişse inmiş. Dokunma ve de manevi lezzetleri tat alma duygularımız dumura uğratılmış.
Rehavet ve de derin uyku bir kâbus gibi çöktü üzerimize.
Seher vaktinin mutluluğunda bayramları ah bir görebilsek.
27 Mayıs cinayet küpüne de bayram diyorlar...
Noel’in bir adı da bayram...
Eskiden bizim mahallede bakkal Bayram efendi vardı, tezgahın altından şarabı satarken rafların en üstüne de ayetleri asardı.
Bayram şekerini de ondan alırdık.
Adı bayram olanlarla gönlü bayram olanları karıştırdılar birbirine.
Şehitleri de karıştırdık...
Allah yolunda canlarını ve de mallarını vererek ölenleri çaldılar bizden, şimdi de devlete silah çekip öldürülenlere de şehit diyorlar.
Bira kazanına düşüp boğulana da şehit demişlerdi. Geçmişte NATO şehitlerimiz de var...
Millet olarak şehitlerimizi, bayramlarımızı arıyoruz.
Verin bayramlarımızı, şehitlerimizi...
Bayram bu; yüreği geniş, ufku açık ve de merhamet dolu sevgisi ile hepimizi yarınları müjdeler havasında kolları ile saracak. O bizi saracak, biz de onu saracağız...
Mübarek Ramazan Bayramı.
Sadece 30 gün oruç tutmak değil, insanlığımızın hangi kuşakta seyretmekte olduğunu idrak edebilmemiz açısından oldukça önemli.
Hangi daldayız, hangi şartlardayız?
İslâm alemi...
Viraneler, acılar, hıçkırıklar...
İsterseniz galaksilerdeki en küçük gezegenleri yakına getirebilecek kadar hassas teleskoplarla acı çekenleri merkezinize taşıyın. Göreceksiniz ki her birisine musallat olan Siyonist belası var.
Yağma, işgal, katliamlar...
Hazır elinizdeyken bu teleskopla Gazze’ye bakın...
Bağdat’a bakın...
Afganistan’ın her karış toprağına bakın.
Eritye’ye bakın....
Somali’ye bakın..
Minsk’e bakın...
Haiti’ye bakın...
Onlar ağlıyorlar, biz bayram yapacağız...
Değerleri kirletilmiş mazlum Müslüman alemi Siyonist akrebin kıskacında debelenip duruyor. Haçlı ruhu Müslüman coğrafyasındaki zenginliklerin kokusundan sarhoş olmuş olacak ki aman vermiyor.
Acı çekiyor İslâm alemi...
Barışın kardeşleri eski bayramlar artık yok aramızda. Şimdikiler ithal malı kültür kuşağında laikleştirildi. Allah’ın hükümleri insan hayatından kaldırıldı, silindi.
Musa’nın, İsa’nın, Muhammed’in bayramları hani nerede?
Hani üç kıtaya havası ile bereketi ile çalım satan Osmanlı?..
Hani milli şahsiyetimiz, milli gururumuz?..
Bu bayram kendimizi arayalım hiç olmazsa...
Boğazımız düğüm düğüm, gözlerimiz yaşlı, omuzlarımızdaki manevi yük bizi yer atmosferine sıkıştırsa da bayramınız mübarek olsun, ey dostlar...(*) Emekli Hakim
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.