Asker, Irak'ın içinde... Casus, Asker'in içinde mi?
Bu kadar "tesadüf"(!) olabilir mi?.. Gerek ben, gerek Star'dan Mehmet Altan, daha 3 gün önce "Amerikan gizli belgelerindeki muhtıra"yı yazmıştık... Akşam gazetesindeki "yazı dizisi"nden hareketle; ben, "1971 Muhtırası"nın "elitistler" yani, "seçkinci zümre" tarafından büyük bir coşkuyla desteklendiği boyutunu ele alırken, Mehmet Altan, aynı olayın "istihbarat" boyutunu gündeme getiriyor, "CIA belgeleri"nde yeralan gelişmelerden kesitler sunuyordu...
Belgelerde, ‘Ordu’nun, Mays 1969’da eski Cumhurbaşkan Celal Bayar’n siyasi haklarnn iadesini öngören bir anayasa değişikliğinin Senato’da kabulü durumunda yönetime el koymay planladğ’ ileri sürülüyor.
Arşivlerde yer alan 19 Mays 1969 tarihli ‘istihbarat telgraf’nda, ‘Genelkurmay Başkanlğ’nn 16 Mays’ta yaptğ toplantda, Bayar ve diğer yasakl politikaclarn siyasi haklarnn geri verilmesini öngören anayasa değişikliğinin 20 Mays için planlanan oturumda Senato tarafndan kabulü durumunda, ülke yönetimine el koymay kararlaştrdğ ve bu durumun, Cumhurbaşkan Cevdet Sunay ve Başbakan Süleyman Demirel’e iletildiği’ kaydediliyor.
CIA BELGELERİNDEKİ "SIR"LAR!
"CIA belgeleri"nde, 10 Mart 1971 tarihinde Genelkurmay Karargâhı'nda yapılan ve "8 saat" süren bir toplantı da anlatılıyor.
Komuta kademesi, bu toplantda Ortadoğu Teknik üniversitesi’ndeki olaylar ve ABD’li askerlerin kaçrlmasn tartştktan sonra hükümete muhtra verme karar alyor.
Korgeneral Hayati Savaşç’nn toplantda iki öneri gündeme getirdiği ifade ediliyor!..
‘Savaşç’ya göre ya genç subaylarn yönetime el koymasna izin verilecek ya da Genelkurmay Başkan Org. Memduh Tağmaç’n devreye girmesiyle Cumhurbaşkan Cevdet Sunay ve Başbakan Süleyman Demirel’e muhtra verilecekti.
Bu noktadan sonra askerin yönetime müdahale etmemesi mümkün değildi...
Dediğim gibi, bu "bilgi"ler, gizliliği kalkan "CIA belgeleri"nde yer alıyor.
Mehmet Altan da, haklı olarak soruyor:
"İyi, hoş da; Genelkurmay'daki toplantıyı, CIA nasıl bu kadar detaylı biliyor?"
Ve ardından ekliyor:
Bütün detaylaryla yazlan bu toplantnn ‘ABD’ye haber mi verildiği’ yoksa ‘içeriden mi dinlendiği’ konusu anlaşlamyormuş.
çünkü...
Belgelerde bu noktay aydnlğa kavuşturacak olan bilgiler üzeri çizilerek sansürlenmiş.
‘ABD’ye haber mi verildi’ yoksa ‘içeriden mi dinlendi?’
Bir ordu düşünün ki kendi hükümetini devirmek için toplantlar yapyor ama bu toplantlarn srlarn başka ülkelere karş saklayacak tedbirleri alamyor.
Genellikle böyle tuhaflklar da ‘siyasete merakl’ ordularn başna geliyor."
BİZDEN öNCE DüNYA DUYDU
Yazının başında "bu kadar tesadüf(!) olabilir mi?" diye sormamın sebebi şu: Daha önceki gün; "Genelkurmay'daki toplantıyı, CIA, nasıl bu kadar detaylı bilebiliyor?" diye sorarken, şu işe bakın ki, "aynı soru"yu 38 yıl sonra bugün de soruyoruz:
"Kuzey Irak'a kara harekâtı yapılacağını da içine alan Genelkurmay'daki bir konuşma, YouTube adlı internet sitesinde nasıl yayınlanır?
Hem de 48 saat önceden?..
Hem de komutanın ağzından ve onun banda kaydedilen kendi sesiyle?!?"
Efendim, olay şu:
Malûmlarınız olduğu üzre, önceki akşam saat 19.00'da Kuzey Irak'a yönelik bir "kara harekâtı" başlatıldı... Bunun "sınırlı bir operasyon" olacağı ve "önceden belirlenen hedefler" imha edildikten sonra geri dönüleceği belirtiliyor.
İyi, hoş da;
Bu harekâtın başlayacağı, "48 saat önce"den YouTube adlı internet sitesine "nasıl" ulaştı?.. Dünyaya "kim" veya "kimler" duyurdu!.. Genelkurmay'ın içinde bir "casus" veya "köstebek" mi var?..
GES'LE İLGİLİ SORULAR!.. SORULAR!
Olayı biraz açayım... Dünkü internet sitelerinde şöyle haberler/yorumlar yer aldı:
"Birileri Genelkurmay Başkanlğ Elektronik Sistemler Komutan Tuğgeneral Münir Erten’in yaptğ özel konuşmay kaydedip YouTube’da yaynlad.
Ve o yaynda TSK’nn Kuzey Irak'a yapacağ harekâtn 20-22 Şubat tarihleri arasnda başlatlacağn yazdlar.
Evet, yanlş okumadnz.
Bir hain çetesi, “milli sr” kapsamndaki bilgiyi kaydedip, harekattan 48 saat önce dünyaya duyurdu ve teröristlerin bu bilgiye ulaşmasn sağlad.
Bu arada TSK’ya ait çok özel srlar da ortaya döküldü.
çok kritik görevde bulunan bir orgeneralin şeker komasna girdiğini bile yazdlar.
Evet, resmen komutan dinleyip kaydedenler, snr ötesi harekat tarihini harekattan tam 48 saat önce YouTube’dan dünyaya duyurdular.
İsviçre’den YouTube'a üye olan bu kişilerin harekat tarihini nasl öğrendikleri merak ediliyor.
Bu hainlerin kimler olduklar, bu bilgiye nasl ulaştklar konusunda henüz tam bir bilgi yok.
Hainlerin; aynı zamanda görevi “elektronik istihbarat” olan komutanlğa nasl szdklar, komutann sesini nasl kayda aldklar sorusu da gündemde...
İşte merak edilen sorular:
- GES Komutanlğ “elektronik harp ve istihbarat” konusunda çok önemli bir komutanlktr. Bir görevi de istihbarat engellemek olan bu komutanlğa nasl szlabildi?
- Komutann sesi nasl kaydedildi?
- Komutann sesi montaj ya da sahte olabilir mi?
- öyle bile olsa harekat tarihi nasl bu kadar kesin bir şekilde 48 saat önce verilebildi?
- İsviçre’den YouTube’a üye olan birileri ses kaydn yayna verdiler. Bu hainler yayndan bir gün önce YouTube’a üye oldular. İsviçre kaynakl olarak YouTube’dan yayn yapan bu alçaklar kimdir?
- Harekat tarihini 48 saat önce dünyaya duyurarak PKK’ya mesaj m iletmek istediler?
- Bu bilgileri alan teröristler tuzak kurabilir ya da mayın döşeyebilirlerdi.
- Mehmetçiklerimize karşı tuzak kurulmasına sebep olabilecek bu ihanetin ardında hangi örgüt ya da uluslararası istihbarat merkezi var?
"İSTİHBARATIN KALBİ"NE KİM SIZDI?
"İddia"lar ve "soru"lar sizce de ilginç değil mi?..
Gerçekten de; Genelkurmay Elektronik Sistemler Komutanlığı gibi; "istihbarat-karşı istihbarat" fonksiyonu bulunan bir komutanlığa "sızanlar" ve Tuğgeneral Münir Erten'in konuşmasını banda alanlar "kimler"dir?..
Bunlar "köstebek" midir, "casus" mudur, arkalarında "örgüt" var mıdır, varsa hangisidir?..
Düşünebiliyor musunuz;
GES, yani Elektronik Sistemler Komutanlığı; bir anlamda "istihbaratın kalbi" durumunda... Burası, "en hassas dinleme operasyonları"ndan da sorumlu bir komutanlık!..
Uydu takibi ve iletişim izleme sistemleri de GES karargâhından yapılıyor.
Ayrıca donanım ve teknik personel açısından TSK'nın en ileri teknolojiye sahip komutanlıklarından biri.
İşte böyle bir komutanlığa giriliyor, Tuğgeneral Münir Erten'in "şu konuşma"sı kaydediliyor:
"Arkadaşlar(...) konu şu: 16 ve 18'inde bombardıman ve kara harekâtından sonra basına bir açıklama yapacaklar."
(......)
"Sadece programı önce İstihbarat Başkanı'na, arkasından ikinci başkana arz ettim... İkinci başkan, ‘ben de geleceğim’ dedi. Dedik, şöyle şöyle, şunları falan göstereceğiz... ‘Emredersiniz’ dedik. İkinci başkanım o gün hafif bir rahatsızdı zaten... Şeker komasına girmiş, akşam saat 10.30'da hastaneye kaldırılmış. İyileşti çıktı, görev başında şu anda.
Genelkurmay Başkanımız geldiği zaman programı iki boyutlu yaptık. Bir boyutu istihbaratla ilgili, bir boyutu da istihbaratın teçhizatıyla ilgiliydi. Ancak ikinci boyutunu uygulayamadık. Odaya geldiğinde beni yanına oturttu... Dedi ki; ‘Senden gelen bilgilerden çok memnunum, çok güzel bilgiler geliyor.’
Zamanını fazla almadan brifinge geçtim. Brifingte gerek istihbarat, gerekse istihbarat teçhizatı ile ilgili konulara yer verdim."
Lütfen dikkat!..
Bu konuşma, "komutanın sesi"yle, halen YouTube sitesinde yayınlanıyor!..
BBG EVİ'NE DöNEN TSK OLDU!
Biz, dönelim yine "soru"muza:
"İstihbarat Komutanlığı'ndan istihbarat alıp da dünyaya duyuracak kadar pervasız ve cüretkâr davranan kim veya kimlerdir?"
"Casuslar" mıdır, "PKK yandaşları" mı?..
İşte bu soruya cevap ararken, aklıma Genelkurmay Başkanı sayın Org. Yaşar Büyükanıt'ın sözleri geldi... Büyükanıt, Kuzey Irak'a yönelik "ilk hava operasyonu"nun ardından 16 Aralık 2007'de şöyle konuşmuştu:
"Dün gece hiç uyumadım. Harekâtı anı anına Genelkurmay'da görüntülü olarak çıplak gözle izledim. TSK'nın geldiği düzeyi gördük, gururlandık. Kış da olsa, kar da yağsa, mağarada da olsalar, bulup vururuz. Artık bizim için onların kampları BBG Evi gibidir."
Ne demekti BBG Evi?.. "PKK kamplarını sürekli izliyoruz" demekti!..
Peki, nasıl izleniyordu bu kamplar?..
Bu sorunun cevabı, 19 Aralık 2007 tarihli Hürriyet'teydi:
"ABD ile Türkiye arasındaki istihbarat paylaşımının perde arkasını, Washington Post gazetesi yazdı. ABD'nin bu amaçla Ankara'da istihbarat paylaşım merkezi kurduğunu yazan gazeteye göre, Amerikan uyduları ve insansız casus uçaklarından alınan bilgi TSK'ya iletiliyor. Genelkurmay 'Vur' kararı alırsa, ABD bilgilendiriliyor.
Habere göre, ABD ile TSK arasındaki istihbarat paylaşımı şöyle:
İstihbarat paylaşım merkezi: Amerikan askeri personeli, istihbarat paylaşımı için Ankara'da görüntü ve diğer bilgileri sağlayan bir merkez kurdu. üst düzey bir Beyaz Saray yetkilisine göre, bu birimin amacı terör örgütü PKK'nın hareketlerini ve faaliyetlerini belirlemek. TSK, ABD'nin sağladığı 'anlık (gerçek zamanlı) istihbarat' üzerine harekete geçip geçmeyeceğine karar verdikten sonra, ABD'yi bilgilendiriyor."
ABD'Lİ KOMUTANLAR OLABİLİR Mİ?
İşte bu haber, ta o zaman benim midemi bulandırmıştı... "İstihbarat Paylaşım Merkezi"nde bulunan Amerikalı komutanlar, acaba sadece "PKK kampları"nı mı izliyorlardı?.. Tamam, orasını "BBG Evi" haline getiriyorlardı ama, "Genelkurmay'ı hiç mi gözlemiyorlar"dı?!?..
Yani, demek istediğim şu:
TSK için Kuzey Irak'ı "BBG Evi"ne çeviren Amerikalı komutanlar, acaba PKK için de TSK karargâhını "BBG Evi"ne çevirmiş olamazlar mı?..
Değilse, Tuğgeneral Münir Erten'in "harekât"la ilgili sözlerini "kim" kaydetti ve dünyaya nasıl "servis" yaptı?..
Bu işin içinde; "tavşana kaç, tazıya tut" politikası mı var?.. Yani, "istihbarat paylaşımı" yapan Amerikalılar, "Bu istihbarat PKK'ya, bu istihbarat TSK'ya!" şeklinde bir paylaşım mı yapıyorlar?..
Ne diyordu Mehmet Altan;
"Bir ordu düşünün ki kendi hükümetini devirmek için toplantlar yapyor ama bu toplantlarn srlarn başka ülkelere karş saklayacak tedbirleri alamyor.”
38 yıl sonra bugün, bir "operasyon" yapıyoruz ama, operasyonu bizden 48 saat önce bütün dünya duyuyor!..
"Köstebek" kim, "sızıntı" nerede?
Karargâhı "BBG Evi"ne çeviren kim?..