Birinci meselemiz

Birinci meselemiz

Bazen küçük meselelere takılıp kalıyoruz.Basit kısır çekişmelerin arasında esası unutuyor, teferruat da boğuluyoruz.Bunun en önemli sebebi ufkumuzu bir parti, bir cemaat veya guruba hapsetmektir.

Böyle olunca da yaşadığınız, fikri anlamda beslendiğiniz dünya ne kadarsa, sizin dünyanız da o kadar oluyor.çapınızı gurubunuzun, aşiretinizin çapı belirliyor.İçinde bulunduğunuz toplumun öncelikleri sizin de öncelikleriniz oluyor.Tarafsız düşünme, objektif değerlendirme imkanı ortadan kalkıyor. Tek bir kriteriniz oluyor, cemaatin, aşiretin menfaatleri…

Halbuki yetmiş milyonluk bir ülkede, birkaç milyarlık bir dünyada yaşıyoruz.Dünyayı anlamak, anlamlandırmak için daha geniş perspektiflere ihtiyacımız var.Gurubun menfaatleri bazen ülkenin menfaatleri ile çatışabilir, bu gibi durumlarda ülke menfaatlerini üstün tutacak bir şuur düzeyimizin olması gerekir. Aksi takdirde birkaç bin kişinin hatırı için milyonları feda etmek gibi bir duruma düşebiliriz.

Uzun zamandır baş örtüsünü tartışıyoruz.Başörtüsünü kim giyer? İslami bir şuura erişmiş,örtünmenin Allah’ın emri olduğunu idrak etmiş inanmış hanımlar giyer. Yani esasında örtünme bir şuur ve ahlak meselesidir. Bununla asla örtünmeyen insanları ahlaksız olarak nitelemiyorum ama bir kişi örtünüyorsa sadece başını bir bez parçasıyla örtmüyor, aynı zaman da dünya aleme ahlakı örtündüğünü de ilan etmiş oluyor. Zaten gerçek örtünme ahlakı örtünmedir.Hareketlerimizin, davranışlarımızın hatta konuşmalarımızın ahlakın örtüsüne bürünmesidir.Ahlak gaye,örtü onun bir şekil ve biçim olarak göstergesidir.

O halde gayeyi, yani ahlakı konuşmalıyız. Ahlaktan, manadan mahrum bir biçim gösterişten, riyadan başka bir şey değildir.Tepeden tırnağa kadar örtülü olabilirsiniz ama eğer davranışlarınız, hareketleriniz,sözleriniz hatta bakışlarınız tepeden tırnağa kadar çıplaksa buna örtünme diyemezsiniz.örtünün ahlakına büründüğünüz zaman örtünmenin bir değeri olur.

Onun için şekilden çok manaya, muhtevaya yoğunlaşmak,ahlaklı bir toplum için seferber olmak zorundayız.. Bugün yapılan araştırmalarda madde ve içki kullanım yaşı 13-14’e düşmüştür.,çocuklarımızın iffeti, namusu işporta tezgahlarına bir işporta malı gibi satılmaktadır. Her türlü ahlaksızlık agoraya inmiş, cılız tepkiler bile en adi cürüm muamelesi görmeye başlamıştır. Milletçe,eriyor, çürüyor,kokuşuyoruz.Bu korkunç çözülmede biricik meselemiz ahlaklı bir toplumun inşası olmalıdır.

Yazık ki büyük meseleleri konuşmaktan bu küçük (1?) meseleye bir türlü sıra gelmiyor.Eğer bu vahim gidişi durduramazsak, birkaç yıl sonra zaten başörtüsü diye bir meselemiz kalmayacak. çünkü,başörtüsü giyen kimseyi bulamayacağız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi