Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

Kadın gözüyle biz erkekler..

Kadın gözüyle biz erkekler..

Biz erkekler: Hep çok meşgulüz… Her zaman işimiz başımızdan aşkındır… Hiçbir zaman vaktimiz yoktur…
Daima büyük işlerle, büyük meselelerle, büyük problemlerle uğraşırız...
Kimi zaman hükümet kurarız, kimi zaman yıkarız! Amerikan ekonomisi üstüne ahkâm keser, Rusya Federasyonu’nun ateş gücünü tartışırız.
Amerika’nın Irak’tan ne zaman çıkacağı, Filistin’in ne zaman doğru düzgün bir devlet olacağı, terörün ne zaman biteceği konularında “derin analiz”ler yaparız!
Galiba kendimize “dünyayı kurtarmak” gibi büyük bir misyon biçtik. Bu durumda kendimizi, kendi hane halkımızı, özetle kendi ailemizi kurtarmak, gözümüze küçük görünüyor.
Halbuki en önemli misyonumuz budur, bu olmalıdır. Amerikan ekonomisi, Rus politikaları, ya da Türk siyasası üstüne yaptığımız gevezelikleri ne ahirete götürebiliriz, ne de aile saadetimize katkıda bulunacak hale getirebiliriz. Yine her şey bildiğine gider.
Bunu bile bile acaba neden üstümüze elzem olan işlerle uğraşmıyoruz da, üstümüze elzem olmayan işlere vakit harcıyoruz? üstelik de bunu “erkekliğin şiarı” sayıyoruz.

Aile boyutlu öyle durumlarla karşılaşıyorum ki, içimden hâlimize ağlamak geliyor...
Keşke hâlimize ağlama durumuna gelmeden, kendi iç dünyamıza yönelebilsek...
Keşke eşimize, çocuklarımıza biraz daha dikkatle, biraz daha şefkatle, hamiyet ve rikkatle (incelik, yufka yüreklilik, yumuşaklık) yaklaşabilsek.
Evdeki vaktimiz bile ailemize ait değil; maalesef çoğunu televizyon kanalları kemiriyor.
O kanalda spor programı, bu kanalda yarışma, şu kanalda tartışma, haber programı, dizi derken; tek kelime konuşmadan yattığımız geceler oluyor.
Sözün tam burasında adının açıklanmasını istemeyen bir hanımefendinin mektubundan söz edeceğim.
İlk cümlesi şu: “Bu ülkede erkekler, kadınları okumayı bilmiyor. Bilmiyorlar; çünkü böyle bir çabaları yok.”
Kadınca, ama çok çarpıcı bir tespit: Sarsıldığımı itiraf edeyim.
Lincoln’u hatırladım. ABD eski başkanlarından Abraham Lincoln, “Okuduğum en güzel kitap annemdir” demişti.
“Kadın” olunmadan “anne” olunamadığına göre, hanımefendi haklı: “Her kadın okunması gereken bir kitaptır.” (üstelik en karmaşık, en girift kitap)
Okumaya yanaşmamak ise erkeklerin en büyük ihmallerinden biridir!
Hanımefendi devam ediyor: “Yazılarınızdan anladığım kadarıyla ‘kadın milleti’ni okumayı öğrenmişsiniz. (Notum: Evet, ama bunu öğrenene kadar yaş kemale geldiği için, öğrenmiş olmak pek işe yaramıyor) Bu mektubu bunun için yazıyorum…”
“Erkeklerin çoğu hayatlarını iş üzerine kuruyorlar, ya da öyleymiş gibi yaparak ailevi sorumluluklardan kaçıyorlar.”
“Kadın sağlıklı, nitelikli bir iletişim ve paylaşım dışında bir şey beklemiyor erkeğinden. Erkek ise, ‘Aç mısın; açıkta mısın?..’ diye saldırıyor kadına; şükürsüzlükle, kadr-ü kıymet bilmemekle itham ediyor.”
“Hayatın doymak ve giyinmekten ibaret olmadığını farketmek istemiyorlar. İstemiyorlar; çünkü bunun getireceği sorumluluktan korkuyorlar. Erkeklerin bu kadar korkak olmaları anlaşılır şey değil! (Notum: Hemcinslerim adına kızdığımı söylemeliyim)”
“Eşim genelde geç vakitlerde eve geliyor. çocuklar yatmış oluyorlar. Biraz erken gelmesini, çocuklarla birebir ilgilenmesini istediğimde surat asıyor. Keyfinden geç gelmediğini, ailesi için çabaladığını söylüyor. Bu gerçek bile olsa, aile ile işyeri arasındaki mesafeyi kapatmıyor. çocukların ve benim babamıza olan ihtiyacımızı gidermiyor. İki satır konuşamadan bazen haftalar geçiyor. Anne-baba konuşmadığı için çocuklarımız doğru düzgün konuşmayı beceremiyorlar, tuhaf bir şekilde ‘televizyonca’ konuşuyorlar!”
“Şu kesin: Erkekler kendilerini kadınlardan üstün görüyor. öyle olmasaydı ayda-yılda konuşacağı tutunca, spordan dine kadar hemen her konuda pervasızca ahkâm kesmeye kalkışmaz, arada bir bizim de fikrimizi sorma gereği duyardı.”
“Hafiften itiraz edecek olsam, karşılığı hazırdır: ‘Sen bu işlerden anlamazsın!..’
“Erkeğe göre kadının fikir yürütebileceği işler, temizlik, bulaşık, çamaşır, yemek ve çocuk bakımıyla sınırlı… Bu durumda niye üniversite okuduğumu, onca uğraşıp didindiğimi sık sık düşünür oldum.”
“Ve sık sık nişanlandığım erkeğin aynı olup olmadığını da düşünüyorum. Başkasıyla nişanlanıp başkasıyla evlenmişim gibi geliyor! Nişanlımla kocam arasındaki fark o kadar büyük…”
“Nişanlılık döneminde etrafımda fıldır fıldır dönen, mailler atan, mesajlar çeken, mevcutlarla yetinmeyip aşk sözcükleri icat eden, şehir dışına her çıkışında uzaklardan çiçek gönderen, ‘iyi ki varsın’ sözünü dilinden düşürmeyen, bu adam mıydı?”


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi