İnsan unutkandır, bunu unutma!
Ayraç dergisinde Fatih Çodur'un yazısını okurken, şu cümlenin altını çizdim: "Bir işi hakkıyla yapmak, hakka dönük yapmaktır."
Cumartesi akşamı da, İsmet Özel'den şunu dinledim: "Hak ve batıl ayrımı yapmadan yaşamak, yaşamak değildir."
Bir hatırlatma daha: "Hakiki olmayan her şey sahtedir."
Aristoteles, Politika isimli eserinde, "Her topluluk, bir iyilik için kurulur" diyor. Antik Yunan medeniyetini kendine referans alan Batı'nın bu sözü ne kadar tuttuğu ve yerine getirdiği tartışılır. Fakat bizler, iyilik üzerine bir araya gelmiş insanlarız.
Varsın; ünlü ozanlardan Serdarî, "Padişah sikkesi selam vermiyor / Kefensiz kalacak ölümüz bizim" desin dursun.
Varsın; Fikret Oytam, kırk altı yıl önce yayınladığı Topraksızlar (Yeditepe, 1963) kitabında "Memlekette bize lezzet yok" şikâyetinde veya serzenişinde bulunsun.
Şahsen ben, sonunda iyilik ve güzellik olan "Vefa Yokuşu"nu her gün çıkmak zorundayım.
Gazetenin bulmacasını hazırlarken, "Adale" ve "Adalet" kelimelerinin birbirine olan yakınlığı dikkatimi çekti. Doğrudur; eğer gücünüzü kaybederseniz, adaletli olmanız da zorlaşır. Osmanlının maddi ve manevi olarak gücünü kaybettiği dönemlerde haksızlıkların ve isyanların artması, bundan dolayıdır. Mağduriyetlerin de...
"Tavşan korktuğu için kaçmaz / Kaçtığı için korkar" imiş. Bunu, Nazım Hikmet'in Kurtuluş Savaşı Destanı'ndan okudum.
Tabii, ister istemez, "adale ve adalet" ile "tavşan ve korkup kaçmak" arasında bir bağ kurmamız gerekiyor. Bu bağı kurma işini, siz değerli okuyucularıma bırakıyorum.
Enis Batur, "Kendi insanına nankör bir Cumhuriyet'in belleksiz yetiştirdiği kuşaklar"dan bahsetse de... (Küçük Kıpırtılar Tarihi, Boyut, 1992)
Prof. Dr. Mehmet Altay Öymen, "Türk tarihinin parlak devirleri üzerine çalışın; merak etmeyin, kötü dönemlerine zaten Batılılar çalışıyor" diye sıklıkla talebelerini uyarırmış.
Merak edip kütüphanemin tarih bölümüne yöneliyorum. Hakikaten öyle! Kötü dönemlerimizle ilgili kayda değer kitapların neredeyse tamamı Batılıların kaleminden çıkma. Osmanlının parçalanışı, çöküşü vs. Osmanlının yenilgisiyle biten Balkan Harbi ve Birinci Dünya Savaşı'yla ilgili Batılılar birçok kitap yazmış; buna karşılık Kurtuluş Savaşı'yla ne hikmetse(!) pek ilgilenmemişler.
Şu ve şu zihniyeti bir kenara bırakıp mütedeyyin camiaya ait yayınevlerinin kitap listelerine bakıyorum. Mesela Beyan Yayınları Stephan Lauzan'ın Osmanlının Bozgun Yılları isimli çalışmasını kitaplaştırmış. Bir tek o var. "Bize ait" diğer yayınevlerinin durumu da aşağı yukarı böyle...
"Durmadan durgun bir suyu yaşamaktan" sıkılan insanımızın güzel haberlere ihtiyacı var. Heyecan ve ümit verici, diriltici haberlere...
Kökü veya aklı dışarıda olan medya, sadece insanımızın (ümmetin) başına gelen kötü şeyleri yazıyor. Musibetse haber değeri var; değilse yok, gibi...
Burası ise "tarihimizin parlak devirleri üzerine çalışmak", insanımıza güzel haberler vermek, ümmetin başarılarını anlatmak ve İslam'ın saflarında yer alanları kötülere ve kötülüklere karşı uyarmak için kuruldu.
En azından bunu biliyor ve böyle kalması için mücadele ediyoruz.
Gönül ister ki, her şey daha güzel, daha düzgün olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.