Serdar Arseven

Serdar Arseven

Numan Kurtulmuş’un tarzı

Numan Kurtulmuş’un tarzı

Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, yeni dönemi ‘Farklı Çözüm: Dış Politika’ konulu bir basın toplantısıyla başlattı.
Biz de konferansın gerçekleştiği mekândaydık, Sayın Genel Başkan’ın geniş perspektifli dış politika yaklaşımından faydalandık.
Akademisyen kimliğinin etkisiyle, “maddeleştirmekten” hoşlanıyor, Kurtulmuş.
Bu kez de haliyle öyle oldu.
Dedi ki;
“5 başlık altında ele alacağım meseleyi...”
1) 21. yüzyılın başında Türkiye ve dünyanın durumu
2) Türkiye’nin dış politika vizyonu
3) Saadet Partisi’nin temel prensipleri
4) AK Parti’nin dış politikasına ilişkin değerlendirme
5) Türkiye’nin güncel dış politika sorunları.
Bu 5 maddeyi açmak, yazı boyutlarını aşar.
İkisini vereyim:
SAADET’İN TEMEL PRENSİPLERİ
- Yeni ve adil bir dünyanın kurulabilmesini temin etmek,
- Dış politikamızı pragmatizm, yani çıkarcılık üzerine değil, küresel erdemi sağlayacak prensipler üzerine inşaa etmek,
- Bu çerçevede kuvvetli olandan değil, her zaman haklı olandan yana tavır koymak,
- Reel politiği, güce boyun eğmek olarak algılamak yerine, Türkiye ve dünyayı günün şartlarının getirmiş olduğu imkânları da kullanarak bir barış yurdu haline gelmesi için kullanmak,
- Aktif, çok yönlü ve şahsiyetli bir dış politikayı esas almak,
- Meseleleri evrensel ölçekte ele almak ve bu çerçevede komşular, kardeşler, dindaşlar, mazlumlar açılımını ana ilke olarak belirlemek,
- Dış politikayı sadece devletler arasında teknik bir ilişki olarak görmemek. Dış politikayı devletler arasında organik, sürekli ve devingen bir süreç olarak ele almak,
- Renk, dil, din ayrımları ile düşmanlık yapmamak, sadece zalimlere ve ortaya koydukları zulümlere düşmanlık etmek.
AK PARTİ’NİN DIŞ POLİTİKASI
Kendilerini böyle anlattıktan sonra AK Parti’nin dış politikasına geldi Kurtulmuş.
Eleştirileri sertti:
“Maalesef hükümetin belirgin, milletle paylaşılmış bir dış politika genel teorisi yoktur. Günübirlik olarak, küresel sistemin gereklerine göre, kendisine bırakılan alanlarda icraat yapıyor. 1 Mart tezkeresinde millet ABD işgalinde askerlerin geçişine müsaade etmedi. Ancak ne yazık ki, ‘ulusal çıkarlarımız ABD ile hareket etmekten yanadır, reel politik bunu gerektiriyor’ diyerek milletin vermediği yetkileri verdiler. Şimdi şunu merak ediyorum; geçen 6 yılda komşumuz Irak’ta 1.5 milyon insanın kaybedilmesinde acaba Türkiye’nin hangi ulusal çıkarı vardır? Bu hangi reel politik ile açıklanabilir? Başbakan Erdoğan, ‘bölgede, sadece İran’ın değil, İsrail’in de nükleer kapasitesi var. Bunun üzerinde niye durulmuyor?’ dedi. Güzel, hoş. Ama eğer gerçekten İsrail’in nükleer kapasitesinin araştırılmasını istiyor idiyseniz, niye İsrail’in nükleer kapasitesinin araştırılması yönünde oy kullanmadınız? Bu oylamadan sonra bizim için Davos’taki ‘One Minute’ bitmiştir. ‘One minute’, ‘the end’ olmuştur. Sayın Başbakan, daha (yeni) IMF toplantılarında, dışarıdaki göstericilerin temsilcisi gibi konuştu. Dışarıdakiler ne diyor? ‘Bu milletin iliğini emen IMF’yi kov, def et’ diyor. Siz konferans salonunda ‘IMF dışarıdakilere kulak versin’ akşamüzeri ise Ekonomiden Sorumlu Bakanınıza ‘Ali ne oldu? Bunlar bize kaç para verecek?’ diyeceksiniz?..”
ELEŞTİRİLER AĞIR, ÜSLUP YERİNDE
Böyle sürüp giden eleştirilere katılıp katılmamak, kişisel görüşlere kalmış.
“Etkili” muhalefete her zaman saygı duymuş bir gazeteci olarak, en çarpıcı eleştirilerin yapılmasından yanayım.
Lâkin seviye de korunmalı.
Öyle, “hain”di, “kurt” tu”, “it”, “çakal”dı…
Bunlar yakışık almıyor.
İktidar partisine “satılmış”, “uşak”, “taşeron” demenin bir faydasının olmadığı, aksine bu tür yaklaşımların “bünyeye” zarar verdiği defalarca görüldü.
Böyle bir üslûbun, ülkenin temel problemlerinin çözümünü zorlaştırdığını da görmek lâzım.
İşte;
Numan Kurtulmuş, Başbakan’ın ve diğer AK Partililerin tavırlarına, politikalarına somut örneklerle yüklenirken, “hakaret”i devre dışı bıraktığı için, büyük sempati toplamış durumda.
Birçok AK Partili, Numan Kurtulmuş’un bahsi geçtiğinde “saygı yüklü” ifadeler kullanıyor.
Onun başarılı olamayacağı,
Saadet’in bu konjonktürde ve hele Recep Tayyip Erdoğan’ın karşısında hiç şansının olmadığı iddia ediliyor ama; Numan Kurtulmuş’un ortaya koyduğu düzeye ilişkin en ufak bir menfi değerlendirmeye rastlamıyoruz...
AK Partililer, MHP’liler, CHP’liler, Kurtulmuş’un “seviyeli politika” yaptığı konusunda görüş birliğindeler.
Bu tarz, seçim kazandırır mı kestirmek zor ama gönül kazanır, ona eminim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi