Hani alkollü içki reklâmları sınırlanmıştı?
Alkollü içkilerin insanları ‘deli’ ettiği her geçen gün biraz daha anlaşıldığı halde, alkollü içki üreticileri başta gazeteler olmak üzere medya vasıtalarını kullanarak reklamlarını yapmaya devam ediyorlar. Yakın zaman önce ilgili yönetmelikte bazı değişiklikler yapıldığı halde uygulamanın değişmemesi çok garip.
Son sözü en başta söylemekte bir mahzur yok: Alkollü içkiler genç ihtiyar, erkek kadın herkese zararlı olduğu ilân edildiği halde, hâlâ bu ‘mal’ların reklamları nasıl yapılabiliyor? ‘Sigara’nın reklamının yapılamadığı bir ülkede, daha zararlı olduğu tartışmasız bir ‘zehir’in reklâmı nasıl devam edebilir?
Geçen aylarda ilgili yönetmelikte kısmî bir değişiklik yapılmış ve bu değişiklikler “Artık alkollü içkilerin reklâmı yapılamayacak” diye yansıtılmıştı. Biz de o tarihlerle ‘Ah, keşke!’ demiş ve yönetmeliğin alkollü içkilerin reklâmını durdurabilmesini temenni etmiştik. Ne yazık ki geçen süre bu konuda ciddî bir değişikliğin olmadığını gösteriyor. Dün de alkollü içki reklâmları yapılıyordu, bugün de aynı reklâmlar gazete sayfalarında boy gösteriyor. Elbette bazı değişiklikler var, ama bunlar sadece reklâm yazılarıyla sınırlı kalmış. Geçmiş aylarda “Gel de içme!” diyerek reklâm yapan alkollü içki üreticileri, artık “Sezonu açtık! (...) Tadını çıkarın, hayata yeniden bakın!” (Milliyet, 27 Eylül 2009) diyerek insanları alkollü içki içmeye davet ediyorlar. Hani yönetmelik değişmişti? Hani artık alkollü içkilerin reklâmı (gazetelerde) yapılamayacaktı? Aynı anlayış, aynı vurdumduymazlık, aynı kural tanımazlık devam edip gidiyor...
Elbette bu konuda kabahatli olan sadece üreticiler değil. Hatta üreticilerin kabahatı bu reklâmlara izin verenlere nisbetle daha azdır. Nihayetinde ‘zehir’ de olsa, insanların ‘aklını iptal edip deli de etse’ bu ürünlerin üretimine izin verildiğine göre, ‘patron’lar ürünlerinin reklâmını yapmak isteyecektir. Asıl yanlış olan, bu ürünlerin reklâmına izin verilmesidir. Türkiye’yi idare edenler her halde “Bunlar irticacı, içkiyi yasaklatacaklar” şeklindeki propaganda ihtimalinden ürküyorlar. Ürküyorlar, ama öte yandan da nesil değil, nesiller kaybediliyor...
Belki de asıl kabahat, bu yanlışa gerektiği gibi itiraz etmeyen sivil toplum kuruluşlarındadır. “Çok önemli” görülen başka meseleler yüzünden böyle “teferruât” konularına zaman ayıramıyoruz! Dünyayı kurtarmaya çalışırken, kendimizi, ailemizi, sokağımızı, mahallemizi kaybediyoruz!
Şundan emin olalım ki, alkollü içkilerin tüketilmesine ve reklamının yapılmasına gerçekten karşı olan sivil toplum kuruluşları bir araya gelse, bir kampanya açıp Türkiye’yi idare edenleri ciddî şekilde ikaz etse bu reklamların devam etmesi mümkün olmaz. Bu birlik, beraberlik ve kararlılık gösterilse; ben diyeyim bir ayda, siz deyin bir hatfada bu reklâmların yayınlanması ‘izni’ sona erer. Bakıyoruz ki, kuruluş gayesi sadece bu işlerle ilgilenmek olan bazı dernekler bile bu konuda seslerini yükseltmeyi ‘durumun hassasiyeti gereği’ bahanesiyle erteliyorlar! İyi de bu erteleme ne zamana kadar devam edecek? Bu reklâmların devam etmesi cemiyetin dinamitlenmesi anlamına gelmez mi? Bu durum bizim için farkında olmamız gereken bir ‘tehlike’ değil mi?
Başta gazeteler olmak üzere bütün mecrâlarda alkollü içki reklâmlarının engellenmesi gerekir. “Türkiye’nin havası, dumansız hava sahası” diyerek övünmek, öte yandan alkollü içki reklâmlarına müsaade ederek ‘daha zararlı olana izin’ vermek anlaşılabilir mi?
Sigara yasağını yaygınlaştırabilen Türkiye, alkollü içki reklâmlarını engelleyemiyorsa bir yerde hata yapılıyor demektir. Türkiye’yi idare edenler “Alkollü içkiye reklâm yasağı sezonu”nu açmayı başarabilmeliler. Yarını beklemeden...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.