TIKANAN YARGI VE BİRİNCİ MESELEMİZ

TIKANAN YARGI VE BİRİNCİ MESELEMİZ

Açılım tartışmaları devam ederken arada bir çok konu kaynayıp gidiyor. Son HKSY toplantısında yaşananları biliyorsunuz. Ergenekon savcıları ile hukuku hakim kılmak isteyen bazı hukuk adamlarının görev yerlerinin değiştirilmesi için hangi kombinezonlara girildiğini hep beraber gördük. Adalet bakanının kişilikli duruşu tepeden tırnağa kadar siyasallaşmış HSYK üyelerinin emellerine ulaşmasına mani oldu.

Ama şimdi başka bir tehlike var. Adli yıl başlayalı bir buçuk ay oldu bir çok ilde mahkemeler çalışamaz durumda. Yeni atanan hakimlerin görevlendirmeleri yapılmadığı için duruşmalar boş geçiyor. Acilen karara bağlanması gereken davalar sürüncemede kalıyor.

Hakimlerin savcıların görevlendirmesini adalet bakanlığı yapıyor.

Atamaların üzerinden 1.5 ay gibi uzun bir süre geçmesine rağmen görev yeri değişen hakimlerin görevlendirmelerinin(hangi mahkemede görev yapacağının) yapılmamış olması büyük bir ihmal.

Yıllardır adaletin gecikmesinden, buna bağlı olarak bazı davaların zaman aşımına uğramasından şikayet ediyoruz.Yargı reformu taleplerinin arkasında biraz da adaletin gecikmesi yüzünden adalete olan güvenin sarsılmasına mani olma düşüncesi var.Şimdi bir buçuk ay önce yapılması gereken bir görevlendirmenin ihmal edilmesi yüzünden karar aşamasında veya zamanaşımı sınırında olan bir çok davanın gecikmesi ya da zamanaşımına uğrama tehlikesi var.Böyle bir durumun yeni mağdurlar, yeni sıkıntılar doğuracağı muhakkak.

Biriken davalar yüzünden zaten Yargıtay aşağı yukarı iki yıldır tıkanmış durumda. Acil görüşülmesi gereken, mesela 2 ayda karara bağlanması gereken iş davaları(İşe dönüş) bir yıldan önce karara bağlanamıyor. Bu da özellikle işini kaybedenler açısından telafisi mümkün olmayan zararlara sebep oluyor.3-4 yıldır Yargıtay’da ele alınmayı bekleyen hukuk davaları var.İş işten geçtikten sonra verilen kararların anlamı da kalmıyor.

Açılımdan önce tartışılması gereken budur.

Yargıyı rayına koymadan,Türkiye’yi bir hukuk devleti haline getirmeden hiçbir problemi çözmek mümkün değil.Her şey yargının menşurundan geçtiğine göre önce buradaki tıkanmayı halletmek gerekiyor. Önümüzdeki günlerde HSYK bu defa güz kararnamesi için toplanacak. Yaz kararnamesinde yaşanan sıkıntılar bir defa daha yaşanacak. Yargı erki bir defa daha tartışmaların merkezine oturacak,yargıya olan güven duyguları bir defa daha aşınacak. Halbuki yaşananlardan dersler çıkarmak gerekiyor.Bir defa yaşananın ikinci defa tekerrür etmesine fırsat vermemek gerekir.Bugüne kadar esaslı bir adımın atılmaması, güz kararnamesinde yeni krizlerin kapıda olduğunu gösteriyor.Aslında Kürt sorunu biraz da Yargı sorunudur. Hukukun bazı kurumlara, kişilere, zümrelere işlememe sorunudur. Adalet bir çok problemin çözümünde en önemli aktördür.Hakkının, hukukunun korunacağına, ayrımcılığa uğramayacağına inanan asla isyan etmez,asla yasadışı yollara sapmaz.Daha geçen hafta başörtülü bir yaşlı hanım örtüsü yüzünden ayrımcılığa uğradı. Ona bu ahlak dışı muameleyi reva gören doktor takibata uğrayacağını bilseydi bu yasa dışı muamelede bulunamazdı. Bir çok sorunumuzun arkasında hukuk dışı, denetim dışı imtiyazlı alanlar ve zümreler bırakmamız yatıyor.Hukuk işlese kimse kimseye efelik yapma cüret ve cesaretini kendinde bulamaz.Onun için birinci meselemiz çabuk işleyen, tarafsız bir yargı erki olmalıdır.Bu düğüm çözülmeden diğerlerini çözmek mümkün değildir çünkü.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi