Erdoğan ve Bahçeli!..
Zamanın “Koalisyon Ortağı” Devlet Bahçeli’nin, MHP’li Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz’ü yediğini hatırlarsınız...
Peki niçin yediğini hatırlar mısınız?..
Unutmuş olanlar için “Enis Öksüz”e sorduk...
Dedi ki;
“Uluslararası sermaye ile kartel medyası görevden alınmamı istedi de onun için!..”
¥
Erdoğan ise...
Dahili ve harici şer odaklarının var güçleriyle bastırmalarına aldırmadan sahip çıktı Ulaştırma Bakanı’na.
Sadece ona değil;
“Çok daha kolay feda edilebilir” pozisyondaki TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman’a da kol kanat gerdi.
Binali Yıldırım ve Süleyman Karaman’ın “linç” operasyonuyla karşı karşıya kaldıkları dönemleri hatırlarsanız...
Herhangi bir “genel başkan” olsa, mesela Devlet Bahçeli olsa; -şekilde görüldüğü gibi- bin defa feda etmişti her ikisini.
Tayyip Erdoğan’ın farkı da burada;
başından beri kendisiyle birlikte yürüyenleri “satmayı” değil de “risk almayı” tercih ediyor.
¥
İki farklı tavır.
Ya da...
“Lider” ile “Genel Başkan”ın farkı.
¥
Bunlar, Ulaştırma Bakanı Yıldırım ve TCDD Genel Müdürü Karaman’la birlikte gerçekleştirdiğimiz Yüksek Hızlı Tren seyahati esnasında aklımdan geçenler.
Bakanlık-AVEA işbirliğiyle hizmete sokulan 3G’yi denedik dün.
Tam 250 kilometre süratle seyrederken görüntülü bağlantılar gerçekleştirdik; süratimiz 500 kilometre olsa da kesintisiz sürermiş bu hizmet.
Bizden fersah fersah önde olan ülkeler için bir şey değil de...
Bugünlere “Deprem mahalline üç günde Başbakan ulaştırabilen” ANASOL-ME dönemini aşarak geldiğimizi unutmamak lâzım.
O günün kriz üretmekten başka bir işe yaramayan donuk tavrından; bugünün gazetecileri nefes nefese bırakan, hangi yöne bakacağını, hangi konuyla ilgileneceğini bilemez hale getiren dinamizmine...
Hükümetin icraatlarını beğenmeyebilirsiniz...
Benim de beğenmediğim oluyor...
Mesela,
“Kesintisiz eğitim” modelini sürdürmekteki “ısrarından” dolayı sıkça eleştiriyorum...
İşte, daha dün Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Milli Mücadele Destanı’nın yazıldığı coğrafi mekanları tanıtmak amacıyla düzenlenen gezide, Giresun İmam Hatip Lisesi son sınıf öğrencisi Demet Özdemir, başörtülü olduğu gerekçesiyle otobüsten indirildi!..
Bu iğrenç uygulamaya imza atan müdür yardımcısının cesareti nereden aldığı belli değil mi?..
Meclis’e taşıyarak İnsan Hakları Komisyon Başkanlığı’na yükselttiğiniz zat, “Sırf başörtülü olduğu için kürsüden hakaretlerle indirilen hanım öğrenciye” sahip çıkmak, daha doğrusu oradaki “hak ihlalinin” üzerine gitmek yerine...
“Bu tür konular gündemimizde yok” diyebiliyorsa, bundan cesaret alan Giresun’daki okul idarecisi de işte böyle yapar!..
Komisyon Başkanı tek örnek değil;
İşte Kültür Bakanı.
Kutsal Emanetlerin bulunduğu mekandaki “şarap rezaletine” müdahale etmek yerine, bu pis etkinliği protesto edenlere ağza alınmayacak hakaretlerle saldıran bir zâtın, hem de “Kültür”ün başında bulunması hoş görülebilecek bir durum değil elbette.
Evet karşı çıktığımız uygulamaları var Hükümetin...
Lâkin; bir “hak” var ki teslim etmemek insafsızlık olur;
Başbakan Erdoğan ve ekibi müthiş çalışıyor; “düne kadar mümkün görülmeyenleri” tıkır tıkır gerçekleştiriyor.
Şunun şurasında dört yıl sonra, Ankara’dan İstanbul’un Avrupa yakasına birkaç saatlik tren yolculuğu ile gideceğiz kısmetse.
Zaman kazancıymış, kolaylıkmış bir kenara bırakın;
Sırf, trafik kazalarındaki telefâtın büyük ölçüde ortadan kalkacak olmasını göz önünde bulundursak bile büyük nimet.
Otoyol ve bölünmüş yol uzunluğu 2003’te 6 bin 101 kilometreydi.
Bugün 16 bin 700’e ulaşılmış.
Bu yılın sonunda 17 bin 500,
2012 hedefi 22 bin 500.
Konya’ya, Eskişehir’e, Sivas’a hızlı tren.
Az zamanda çok iş.
¥
Yazıyı rakama boğacak değilim;
meraklısı küçük bir internet araştırmasıyla, Ulaştırma alanında yedi sene önce hayal bile edilemeyecek atılımların gerçekleştirildiğini, “rekor”ların kırıla kırıla adeta anlamsızlaştırıldığını görür.
Demiryolları da altın çağını yaşıyor, “tren”imiz geri geldi.
Ortaokuldaki sosyal hocamız ikide bir “En güvenlisi, en iktisatlısı ve en zevklisi tren yolculuğudur” der ve eklerdi:
“Bunu yapsa yapsa CHP yapar. Sağ iktidarlar demiryoluna karşıdır!..”
Ah Yaşar Hoca, yaşasaydı da bu günleri görseydi!..
¥
Tam 250 kilometre hızla seyreden trende, espri üstüne espri patlatarak icraatlarını anlatan Ulaştırma Bakanı’nı ve TCDD Genel Müdürü’nü izledim uzun süre...
Düşündüm ki:
Tayyip Erdoğan, sıradan bir Genel Başkan olsaydı.
Onlar yoktu.
Ve... Onlar olmasaydı.
Bugün, Tayyip Erdoğan da “aslında” yoktu.
Tıpkı... Zamanında “adamlarını feda edenlerin” bugün “aslında olmadıkları” gibi!..