Haşa bombalar mı toplanacak?
‘Tahra’lar mı toplanacak?
Sözlükler ‘tahra’yı “Bir tür eğri budama bıçağı” olarak tarif ediyor. “Tahra”nın gündeme gelmesi, Diyarbakır’ın Lice ilçesi Şenlik Köyü'nde koyunlarını otlatmaya çıkan 12 yaşındaki Ceylan Önkol’un “bombaatar mühimmatına dokunması sonrası ölmesi”yle oldu.
Hadiseyi kısaca hatırlayalım: 12 yaşındaki Ceylan Önkol, koyunlarını otlatmak için evlerine yakın bir bölgeye gidiyor. Duyulan bir patlama sesi sonrası hadise yerine giden ailesi, küçük kızları Ceylan’ın parçalanmış cesediyle karşılaşıyorlar. Ah vah edip hadisenin ‘fail’ini ararken ‘yetkililer’in ilgisizliğiyle karşılaşıyorlar. Başlangıçta bu hadise, ‘mayına basma’ şeklinde kamuoyuna duyuruluyor. Tam ‘unutuldu’ derken Taraf gazetesinin konuyu gündeme taşıması sonrası fecî ölüm gündemin ilk sıralarına yerleşiyor. Öyle ki Genelkurmay’ın düzenlediği ‘(akredite) basını bilgilendirme toplantısı’nda iki hafta üst üste bu konuda ‘asimetrik açıklamalar’ yapılmak durumunda kalınıyor... En nihayet emniyetin hatırladığı ‘rapor’a göre Ceylan, “elindeki ‘tahra’ ile daha önce atılan ve patlamamış olan ‘bombaatar mermisi’ne dokunması sebebiyle öldü” deniliyor.
Tabiî bu rapor da tartışmalararı sona erdirmedi. Çünkü görgü şahitlerinin anlattıkları ile raporda anlatılanlar birbiriyle örtüşmüyor. Asıl yanlış olan hadisenin yaşandığı ilk andan itibaren sergilenen tavırdır. Bir defa başlangıçta hadisenin ciddîye alınmadığı izlenimi hissediliyor. ‘Yetkililer’ ilk andan itibaren gerektiği gibi hareket edip, hemen hadisenin aydınlanması için gayret sarf etmiş olsalardı belki bu ölçüde eleştirilere maruz kalmazlardı. Kesin olan, hadisenin duyulmaması, örtbas edilmesi için gayret sarf edildiğidir!
“Tahra”nın ismini gazetelerde okuyup, fotoğraflara bakınca Karadeniz’de “çay bıçağı” dediğimiz el âleti olduğunu anladım. Bizde de ‘tahra’ var, ama bizdekiler daha çok ‘balta’ya benziyor. Her ne ise, bu hâdise bize neyi gösterdi? Öncelikle toprağa gömülen ‘mayın’lar kadar tehlikeli, çare bulunması gereken ‘patlamamış mühimmât’ olduğunu... Suriye sınırına gömülen mayınların temizlenmesi meselesi epey gündemi meşgul etmişti, onu da unuttuk. Aynı şekilde ‘patlamamış mühimmat’ları ne yapacağız? Bunların bulunması ve temizlenmesi için de bir ‘ihale’ açılacak mı?
İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) açıklamasına göre 2000 yılında 20, 2001’de 13, 2002’de 27, 2003’te 19, 2004’te 18, 2005’te 48, 2006’da 30, 2007’de 15 ve 2008 yılının ilk 6 ayında mayın ve mühimmat artığı parçacıklar sebebiyle 12 kişi ölmüş. Sadece mayınlardan değil, yerleşim alanlarının içinde ve kenarında patlamamış askerî mühimmâtın patlaması sonucu insanlar ya sakat kalıyor ya da ölüyor. Buna ilâve olarak PKK’nın kurduğu patlayıcı ‘tuzak’ları da düşününce orada yaşayanların çektiği sıkıntının büyüklüğü her halde anlaşılır.
Yapılması gereken şey, başta ‘mayın’ olmak üzere ‘patlamamış mühimmat’ları devre dışı bırakmak olmalıdır. Elbette bunu yapmak ‘zor’ ama gereklidir. Kolay olan ise bölgedeki ‘tahra’ları toplamaktır. Bazı ‘idareciler’ şöyle diyebilir: Ceylan’ın elinde ‘tahra’ olmasaydı—hâşâ!—mühimmâta dokunup ölmeyecekti!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.