Allah'ın adıyla başlamak
İnanan insanlar her olayın Yüce Allah'ın izniyle gerçekleştiğinin ve yaşadıkları sıkıntı, çaresizlik ve endişelerden kendilerini kurtaracak tek gücün Allah olduğunun bilincindedirler. Göklerde ve yerde bulunanlar O'nundur; hepsi O'na 'gönülden boyun eğmiş' bulunuyorlar. (Rum Suresi, 26) ayetiyle bildirildiği üzere evrendeki her şey O’na teslim olmuştur. Yüce Allah, "...O, bilmeksizin bir yaprak dahi düşmez…" (Enam Suresi, 59) ayetiyle yeryüzündeki sayılamayacak yapraktan her birinin dahi yalnızca Kendi izniyle yere düştüğü bildirerek, her olayın ve her varlığın Kendi kontrolü altında olduğu haber vermektedir. Tek dost ve yardımcı olan Rabbimiz’dir ve Allah’ı anmaktan kaçınan kişiler bu nedenle yapayalnız ve yardımcısız kalırlar.
İnsanın yaşadığı sıkıntı, endişe ve korkulardan kesin olarak kurtulabilmesi, her işe Yüce Allah'ın adıyla başlamasına bağlıdır. O’nun adıyla başladığı ve O’nun hoşnutluğunu amaçlayarak yaptığı her iş, hem dünyada hem ahirette kazanç getiren bir ‘salih amel’ olacaktır.
İnsanların çoğu ise ancak bir musibet, bir felaket geldiğinde ve zorluk zamanlarında Allah’ı anarlar. Çünkü güçsüz ve çaresizdirler ve bulundukları durumdan kendi çabaları ile kurtulamayacaklardır. Her durumda Allah’ın yardım edeceğini bilmek ve Allah’ı anmak, insanı huzura ve sonsuz mutluluğa kavuşturacak önemli bir imani sırdır. Kuran’da kıssası anlatılan Hz.Yunus’un, kendisini yutan balığın karnında Allah’ı çokça anması, oradan çıkarılmasına vesile olmuştur:
Derken onu balık yutmuştu, oysa o kınanmıştı.
Eğer (Allah'ı çokça) tesbih edenlerden olmasaydı,
Onun karnında (insanların) dirilip-kaldırılacakları güne kadar kalakalmıştı. (Saffat Suresi, 142-143-144)
Birçok insan Allah'a dönüp yönelmek yerine, ‘şans ya da tesadüf’ gibi kavramların sayesinde işlerinde başarı kazanacaklarını zannederler. Bunun için de birbirlerine “iyi şanslar“ diler, bazı olayları “tesadüfen” yaşarlar. Bir başka yardımcıları da ‘uğurlu sayıları’ ve ‘uğurlu giysileri’dir. Allah'ın üstün gücünü ve kudretini kavrayamayan bu kişiler, bu gibi kavramlardan ya da nesnelerden yardım beklerler. Bu kimselerin ruh halleri ve yanılgıları Kuran'da "Yardım görürler umuduyla, Allah'tan başka ilahlar edindiler. " (Yasin Suresi, 74) ayetiyle bildirilmektedir. Oysa Allah’ın dışında canlı ya da cansız hiçbir varlık insana yardıma güç yetiremez. Kulluk da, dua da, şükür de yalnızca Allah’a olmalıdır:
"...Gerçek şu ki, sizin Allah'tan başka taptıklarınız, size rızık vermeye güç yetiremezler; öyleyse rızkı Allah'ın Katında arayın,O'na kulluk edin ve O'na şükredin. Siz O'na döndürüleceksiniz." (Ankebut Suresi, 17)
İnsan her durumda, ihtiyaçlarını karşılayabilecek tek güç sahibi olan Rabbimiz’e yönelmeli, O’nun hoşnutluğunu gözetmeli ve O'nun adıyla hareket etmelidir. Attığı her adımda hamd eden ve herşeyi Allah için yapan kişi, ne küfre girer, ne de harama girer. İşte o zaman tatmin bulur ve batınında da cennet benzeri bir hayat yaşar.
Bediüzzaman Said Nursi, Allah'ın adıyla hareket etmenin öneminden şöyle söz etmektedir:
"Bismillah her hayrın başıdır. Biz dahi başta ona başlarız. Bil ey nefsim, şu mübarek kelime İslâm nişanı olduğu gibi, bütün mevcudatın (varlıklar) Lisan-ı hâliyle (hal dilleriyle) vird-i zebânıdır (sürekli okumaktadırlar). Evet, bu kelime öyle mübarek bir definedir ki: Senin nihayetsiz Aczin ve fakrın (muhtaçlığın), seni nihayetsiz kudrete, rahmete raptedip (bağlayıp) Kadîr-i Rahîm'in dergâhında aczi, fakrı en makbul bir şefaatçi yapar. Evet, bu kelime ile hareket eden, o adama benzer ki: Askere kaydolur. Devlet namına hareket eder. Hiçbir kimseden pervâsı (korkup-çekinmesi) kalmaz. Kanun namına, devlet namına der, her işi yapar, her şeye karşı dayanır. Her bir nebat (bitki) ve ağaç ve otların ipek gibi yumuşak kök ve damarları, Bismillah der. Sert olan taş ve toprağı deler geçer. Allah namına, Rahman namına der, her şey ona musahhar (esir) olur. " (Risale-i Nur, Sözler 1. söz)
Kişiye başladığı işi bitirebilmesi için gerekli olan kuvveti Allah verecektir. Bunun için her şartı hazırlayan Rabbimiz’dir. Çünkü "...Yardım ve zafer' (nusret) ancak üstün ve güçlü, hüküm ve hikmet sahibi olan Allah'ın Katındandır. " (Al-i İmran Suresi, 126) ayetiyle bildirildiği gibi, Allah’ın adıyla başlayan insan, başarıyı sonsuz güvendiği Allah’tan umut edecektir.
Her işe Allah'ın adıyla başlamak, insanın günlük ihtiyaçları olan yemek yemeyi, su içmeyi, temizlik yapmayı ibadete dönüştürür. Örneğin yemek yiyen insan, kendisine bu nimeti verenin Allah olduğunu hatırlar ve şükreder. Allah rızası için, O’nun adıyla başlanan ve samimiyetle yapılan büyük ya da küçük her işin, hayra, güzelliğe, sağlığa ve arınmaya vesile olması umulur.
Müminler Allah'ı çokça zikretmekle sorumludurlar. Allah'ın adını anarak hareket etmeleri Rabbimiz’in bu buyruğunu yerine getirmelerine vesile olur. Her işinde Allah'ı anan kişi, Allah'a olan yakınlığını artırabilir. Gündelik yaşamında yaptığı her şeyin hayırlara vesile olacağını bilir. Ayrıca, “Öyleyse (yalnızca) Beni anın, Ben de sizi anayım; ve (yalnızca) Bana şükredin ve (sakın) nankörlük etmeyin.” (Bakara Suresi,152) ayeti gereği Allah da her an kendisiyle olacaktır.
Aldığı ilk emir “Yaratan Rabbin adıyla oku.” (Alak Suresi, 1) olan mümin her durumda kovulmuş şeytandan Allah’a sığınır ve O’nun adını anar. Ancak bunu alışkanlık gibi değil, şuur açıcı bir şekilde yaparak Rabbine daha da yakınlaşmanın yollarını arar.