Açılım, Apo'nun affı ve Türkiye
Açılım tartışmaları bazı yazarların nasıl bir ruh hali içinde olduklarını göstermeye yaradı. DTP'nin bile çekinerek (gerçi ne kadar çekindikleri de tartışılır) dile getirdiği bazı hususları geçmişinde milliyetçi yaftası taşıyan kimi yazarlar rahatlıkla dile getirebiliyorlar.
Zaman gazetesi yazarlarından Mümtaz’er Türköne geçtiğimiz gün Samanyolu TV deki programında genel aftan yana olduğunu belirttikten sonra hatta Abdullah Öcalan’ın bile affedilebileceğini belirtti. Aynı programın diğer konuşmacısı Lale Karaibrahimoğlu’da aynı düşünceleri paylaştığını ancak Ergenekoncu’ların istisna edilmesi gerektiğini söyledi.
Dünyada bizim milliyetçilere, demokratlara, liberallere benzeyen başka bir ülke var mıdır acaba? Çünkü, Apo bırakılsın sözünü söylemek için en hafif tabirle ruhsuz, duygusuz, hatta vicdansız olmak gerekiyor.
Siz,kamera önünde Apo bırakılsın diye tepinenlere bakmayın. Ben doğu’da yaşıyorum, bir çok aile Apo’yu evladının, çocuğunun katili olarak görüyor. Onları iğfal ederek analarının, bacılarının elinden alıp ölümün, inançsızlığın pençesine atmanın sorumlusu olarak görüyor. Türköne’nin İstanbul’da gördüğünü sandığı şey DTP ve o çizgide olanların Türkiye’ye göstermek istedikleri şeydir.
Türköne’nin yazı yazdığı gurup aylardır asrın davası başlığı altında bazı Ergenekon zanlılarının terör örgütü ile ilişkisini işliyor. Beka vadisine gidip Apo ile halvete girenleri, çiçeklerle karşılananları, örgüt militanlarına ideoloji dersi verenleri, Avrupa’da PKK nın tertiplediği gecelere çıkıp konuşma yapan KÜÇÜK adamların dağdaki militanlara gönderdiği selamları Televizyon ekranlarına taşıyarak ETÖ sanıklarını yerden yere vuruyor. Ama aynı gurup bazı yazarlarının ağzından Apo’ya af isteyebilecek kadar ipin ucunu kaçırmakta beis görmüyor. Şimdi sormak lazım, Apo’nun affını istemek, beka vadisinde Apo’nun elini sıkmaktan daha masum bir davranış mıdır? Doğu Perinçek’in Apo’nun elini sıkması ile Türköne’nin Apo’ya aftan yana olması arasında ne fark var? Aynı talebi Perinçek yapsa Perinçek’e suçüstü muamelesi yapılacak, eleştirilerin odağına yerleştirilecekti. Aynı eylem iki farklı insanda niçin iki farklı sonuç doğursun?
Demokratikleşme maskesi altında ipe sapa gelmez talepleri gündeme taşımak gerçek bir demokrasinin yolunu da tıkar. Bu ülkede Apo’yu affeden bir demokrasiye evet demektense, otoriter bir düzene razı olacak milyonlarca insan var. Niçin bir milletin kaderi kanla beslenen bir hainin istikbaline bağlı olsun. Dünyanın neresinde bir terör suçlusunun kaderi ile demokrasinin kaderi birbirine bağlanmış, demokratikleşme teröristlerin affı ile özdeşleştirilmiştir?
Ben, kan döken PKK militanlarının affına da, ETÖ sanıklarının affına da karşıyım. Kim hangi suçu işlemişse cezasını çekmelidir. Yasaların abuk sabuk mülahazalarla askıya alınması devlete ve yargıya olan güveni bitirir. Böyle bir mantık olur mu, Apo’nun affından yana olanlar açılımdan yana, karşı olanlar açılımın ve tabi demokrasinin karşısında. Türköne ve benzerleri APO ile açılımı özdeşleştirerek Türkiye’ye kötülük ediyorlar. Türköne ve onu TV ekranlarına abone edenlerin midesi böyle bir demokrasiyi kaldırabilir, ama Türk milletinin midesi böyle bir demokrasiyi kaldırmaz.