Faruk Çakır

Faruk Çakır

Yazık, yazık, yazık!

Yazık, yazık, yazık!

Kendilerini ‘ilerici’ olarak tarif edenlerin yıllardan beri tekrarlayıp durdukları bir sloganları var. Şimdi o sloganı onlara karşı söylemek durumundayız: Dünya ‘ay’a gidiyor, siz nelerle uğraşıyorsunuz! Tabiî ki yine konu yasakçılar. Maalesef yine en akıl almaz uygulamalara imza atıyorlar.

Bu defaki kanunsuz uygulama en az daha öncekiler kadar çarpıcı: Çanakkale gezisine katılan “Cemile Pirci” isimli Fethiye İHL öğrencisi, yolculuğun 15’inci dakikasında başörtülü olduğu gerekçesiyle otobüsten indirilmiş.

Muğla Millî Eğitim Müdürlüğü ise konu ile ilgili olarak yaptığı yazılı açıklamada Pirci’nin, Millî Eğitim Bakanlığı’nın ‘kılık kıyafet yönetmeliğine’ aykırı kıyafetle geziye katıldığının belirlendiği iddiâ edip şöyle demiş: “Kendisine yolculuk boyunca bu kıyafetle gidebileceği, ancak programın resmî bölümlerinde kılık kıyafet yönetmeliğine uygun olunacağı hatırlatılmış. Bunun üzerine öğrenci geziye katılmak istemediğini belirterek araçtan inmiş. Araçtan inen öğrenci, ailesinin yanına bir araçla gönderilmiştir.” (AA, 21 Ekim 2009)

Ne kadar da nazikmişler! Öğrenciye hiç de kızıp bağırmamış, ‘yolculuk boyunca bu kıyafetle gidebileceği’ni, fakat programın ‘resmî bölümlerinde’ kılık kıyafet yönetmeliğine uygun olunacağını hatırlatmışlar! Bu tavır gözlerimizi yaşarttı! (Star, 22 Ekim 2009)

Bu yanlış tavra ne kadar tepki gösterilse azdır. Çünkü en başta kanunlarda olmayan bir ‘yasak’ öğrencilere dayatılıyor. Üstelik burada öğrencilikten bile bir anlamda söz edilemez. Nihayetinde bir gezi düzenleniyor, adı üstünde gezi! Nasıl oluyor da ‘gezi’nin bir bölümü ‘resmi’ oluyor? Bu kadar keyfîlik olur mu? Üstelik gezilen yer de bir şehitlik! İnsan bu kararı alıp uygularken biraz sağını, solunu, sonunu düşünmez mi? Belki de başörtülü olduğu için o geziye götürülmeyen öğrencinin ninesi ya da nineleri Çanakkale Cephesinde savaşan askerlere başörtülü halleriyle silâh taşımıştı! Ya da o öğrencimizin dedesi ya da dedeleri o cephede şehit düşmüştü? Şimdi bir öğrenci sırf başörtülü olduğu için dedesinin şehitlikteki mezarını ziyaret edemeyecek mi?

Üstüne üstlük bu öğrenci imam hatip lisesi öğrencisi. Yani muhtemelen okula bu kıyafetiyle, başörtüsüyle gidiyor. Birileri çıkıp, “Başörtüsüyle okula gitmesi yasak, gitmesin!” diyebilir ama bu sözünün de kıymet-i harbiyesi olmaz. Çünkü imam hatip lisesi denildiğinde işin içine “Kur’ân eğitimi” de giriyor ve çok sevdikleri ‘yönetmelik’ler gereği Kur’ân dersinde kız öğrenciler başlarını örtebilir!

Elbette sadece Kur’ân derslerinde başlarını örtmeye müsaade edip sonra da açmalarını istemek kabul edilebilecek bir uygulama değil. Fakat yasakçılığın okul kapılarını da aşıp ‘gezi’lere kadar dayanması insaf sınırının çoktan aşıldığını gösterir.

Bu çağda bu uygulamalara imza atanları ve bunlara müsaade edenleri milletin vicdanına havale etmekten başka elden ne gelir?

‘Muasır medeniyet seviyesi’ne ulaştığı kabul edilen meselâ Almanya’da başörtülüler milletvekili bile olabilirken, Türkiye’de başörtülü bir öğrenci ‘gezi’ye gidemiyorsa daha yapılacak çok iş var demektir. İnanın bu ‘kriz’ ekonomik ve siyasî krizlerden daha öncelikli halledilmesi gereken bir krizdir. “Büyük Türkiye” bu krizi mutlaka aşmalıdır. Yasakçılar kanun önünde hesap vermelidir vesselâm...


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Faruk Çakır Arşivi