Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

Krizler, sıkıntılar, çözümler ve açılımlar...

Krizler, sıkıntılar, çözümler ve açılımlar...

Muhalefet şöyle diyor, şehit anaları böyle diyor, ama bir noktaya dikkat!..
Türkiye kabuğunu kırıyor!
1. Cumhuriyet tarihinde ilk kez darbeciler sorgulanıyor...
2. Cumhuriyet tarihinde ilk kez dayatmacı anlayışın (seçkinci oligarşik düzen) arpalıkları çöküyor...
3. Cumhuriyet tarihinde ilk kez politikacı, seçmenine kolayca anlatamayacağı konularda (Ermeni açılımı, Kürt açılımı, AB açılımı, Rus açılımı, Yunan açılımı gibi) risk alıyor, popülizme sırt dönüyor...
4. Cumhuriyet tarihinde ilk kez, İsrail’e diş gösteriliyor...
5. Cumhuriyet tarihinde ilk kez, IMF’ye “hadi canım sen de” denilebiliyor...
6. Cumhuriyet tarihinde ilk kez, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı, Rusya Başbakanı’na “Değerli dostum Putin”, İtalya Başbakanı’na “Sevgili arkadaşım Silvio” diye hitap edebiliyor...
7. Cumhuriyet tarihinde ilk kez Yunanistan Başbakanı Türkiye’ye AB konusunda destek mesajları gönderiyor...
8. Cumhuriyet tarihinde ilk kez, Amerikan-İsrail ekseninden çıkılıp, Müslüman komşularımızla birlikte Rusya’yı da içine alan “çok yönlü dışpolitika” takip ediliyor...
9. Cumhuriyet tarihinde ilk kez resmi ideolojinin akarı kesiliyor...
10. Cumhuriyet tarihinde ilk kez işkence ve antidemokratik yönelişler “sıfır tolerans” kapsamında değerlendiriliyor...
11. Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir salgın konusunda devlet geç kalmadan vatandaşı uyarıyor, en kötü senaryoya göre aldığı tedbirleri paylaşıyor, insan sağlığı konusunda devlet bu kadar duyarlı davranıyor...
12. İlk kez terörün ortadan kalkacağı konusunda bu kadar yaygın bir umut oluşuyor...
13. İlk kez demokrasi ve insan hakları bu denli kararlı biçimde vurgulanıyor ve bu doğrultuda inandırıcı adımlar atılıyor.
Türkiye’ye insan hakları eksenli demokratik bir yapıyı çok görenler, bu gelişmeler karşısında şaşkın ve kararsız.
Yine de yapabilecekleri bir şey yok...
Yaptıkları ise o kadar sübjektif, o kadar öfke tutuğu ki, inandırıcı olamıyorlar.
Muhalefetin inandırıcılıktan bu ölçüde koptuğu dönemler azdır!
Görüşüp konuşmaya bile yanaşmayan, bu halleriyle görüşmekten, öğrenmekten, anlamaktan korktukları izlenimi veren muhalefet partileri, inandırıcı olabilir mi?
Üstelik hiçbir öneri getirmeden sadece itiraz ediyorlar...
Yeniçeri döneminin meşhur “İstemezük” mantığı hortlamış gibi...
Evet açılımların bazı bölümleri acıtıyor, örneğin şehit anaları ağlıyor, “Evlâdımız neden öldü?” diye sorguluyorlar...
Savaşın kıyamete kadar sürmeyeceğini acıyan yüreklere anlatamazsınız...
Dedelerimiz Çanakkale’de öldü diye İngilizlere, Fransızlara, İtalyanlara, Sakarya’da öldü diye Yunanlılara sonsuza kadar “düşman” kalamayacağımızı izah edemezsiniz...
Ateş ana yüreğine düşmüştür ve yalım yalım yakmaktadır!
Üstelik de çözümsüzlüğü “çözüm” sayan muhalefetle el ele vermiş gruplar tarafından tahrik edilmektedirler.
Bu süreci sadece iktidarın omuzlarına yüklersek iktidarın işi çok zorlaşır...
Hatta devlet bile üstesinden gelemeyebilir...
Akliselim olan herkes, bu süreçten payına düşeni üstlenmelidir.
Cesaretle üstlenmeliyiz...
Partimizi, hatta hayat felsefemizi aşma pahasına bunu yapmalıyız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi