Serdar Demirel

Serdar Demirel

Cinsiyet dayanışması!

Cinsiyet dayanışması!

Cinsiyet dayanışması dediğim olgu ilk etapta erkekleri akla getirse de, bu tam doğru değildir. Bu dayanışma birbirini tamamlamak üzere yaratılmış her cinste de mevcuttur.
Öncelikle bir soru: Hakikatin cinsiyeti olur mu?
Ben olmadığına inanıyorum.
Lâkin, bütün sakilliğine rağmen zaman zaman cinsiyet dayanışmasının uç verdiğine tanıklık ederiz.
Erkeklerin salt erkek olduğu için erkekleri, kadınların salt kadın olduğu için kadınları desteklemelerinden bahsediyorum. Cinsiyetin rengini tavır almak için yeterli gören bir zihin yapısı...
Bazı konularda mevzubahis cinsiyet dayanışmasını çok daha net görebiliriz. Karı-koca ihtilaflarında meselâ. Hanımlar hanımları, beyler de beyleri destekler her nedense; ihtilafın nedenlerine vâkıf olmadan, iki tarafı hakkaniyetle dinlemeden, ihtilafa neden olan söz ve amelleri değerler skalasında tartmadan...
Daha başka örnekler de verilebilir...
Garip bir psikolojiyle “bütün erkekler”, “bütün kadınlar” diye başlayan yargı cümleleri, hemen oracıkta sökün eder.
Bu kategorik yaklaşım ve karşı cinse karşı önyargı, adâleti hemcinsten yana yontmaya ayarlı. Bu zeminde hak ve hukuku görmezden gelip; “Zalim de olsa, mazlum da olsa hemcinsimin yanındayım” gibi marazlı bir tavır sergilenir.
Adâletin gereği olan herkese hakkını teslim etmek gibi erdemli bir duruş, cinsiyet dayanışmasına kurban verilir maalesef.
Hâlbuki; İslâm, hakikatin cinsiyetinin olmadığını bize öğretmektedir. Kadın ve erkek insanlıkta ve imanda kardeştir. Biyolojik farklılıklarına mebnî farklı fıkhî sorumlulukları olabilir, ki vardır da, ama, temel hak ve hukuk karşısında eşittirler. Tek üstünlük pâyesi, takvâdadır. Cinsiyet farklılığı bu gerçeği gölgeleyemez.
Kadın ve erkek aynı doğrulara, aynı sâbit değerlere muhataptır hep. Dün ya da bugün, bu değerlere rağmen aykırı bir duruş oluşmuşsa, cinsiyet taassubumuzdan ve hakikati cinsiyet perspektifinden okumamızdan kaynaklanır. Sorun değerlerde değil, değerleri yorumlayan akıllardadır...
İslâm cihanşumûl karakterli bir dindir; siyahı ve beyazı, Doğuluyu ve Batılıyı, erkeği ve kadını aynı hakikatte buluşmaya ve o hakikati hayata geçirmede yardımlaşmaya çağırır...
Kadın ve erkek elbette yaradılıştan gelen farklılıklara sahiptirler, inkârı ne mümkün! Ama kadın ve erkek aynı ontolojik gerçeklik üzerine varedilmiştir. Hakikat karşısında eşit derecede sorumludurlar.
İman etmek, ibâdet ve itaatte bulunmak, ahlâk prensiplerine bağlı kalmak her ikisine de aynı derecede elzemdir.
Tevhide inanmamakta, şirk koşmakta, zulüm icra etmekte mazur görülmüş, istisna tutulmuş bir cinsiyet yoktur. Zina etmek, birisine günahsa diğerine daha hafif bir suç değildir. Yalan konuşmak, cinsiyeti ne olursa olsun, sahibini Allah’ın düşmanı kılmaz mı!
Varoluşsal anlamda cinsler arasında üstünlük yoktur, bir tek üstünlük sebebi vardır; o da insanın yürek emeğiyle, alın teriyle kazandığı takvâdır.
Takvânın özünde de, Allah bilincini yürekte canlı tutmak vardır. Yüreğinde Allah bilinci canlı kişi âdil olur, üstün olur ancak.
Adâlet ise; eşyayı ait olduğu yere koymakla mümkündür. Eşyayı ait olduğu yere koymak da her babayiğidin harcı değildir.
Sözü yerine koymak meselâ, doğru sözlü olmayı, hakkı söylemeyi gerektirir. Sözü yerine koymak için de cinsiyet dayanışması göstermeksizin kitabın tam ortasından konuşmak iktiza eder.
Sosyolojik ve psikolojik bariyerleri aşmadan bunu sağlamak ise, çok zordur.
Moda tabirle “mahalle baskısı” ve bu baskının inşa ettiği zihin, sosyal konulara temas eden dinî hükümlerin sağlıklı anlaşılması ve hayata aktarılmasının önündeki önemli engellerin başında gelir.
Bu kadîm bir sorun olduğu kadar modern bir sorundur da.
Karşı cins tarafından tarih boyunca ezildiği iddiasını varlık sebebi kılan feministleri bilirsiniz. Bunların ürettiği lâ dinî protest kültürün etkisindeki modern kadının duruşunda, örtülü bir rövanş alma dürtüsünün cinsiyet dayanışmasını tetiklediğini de hesaba katmak gerek.
Bu dayanışma ise, dinî ya da politik değil, modern eksenli sosyolojik ve psikolojiktir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Serdar Demirel Arşivi