Metin Hasırcı

Metin Hasırcı

AGD’de kırkıncı yıl kutlaması ve Kadıköy İlçe Divanı

AGD’de kırkıncı yıl kutlaması ve Kadıköy İlçe Divanı

Önceliği Anadolu Gençlik Derneği’nin Ankara’da Milli Görüşçü Üniversiteliler ile Milli Görüş’ün 40. yılını muhteşem bir şekilde kutlaması, her fikriyatın imreneceği bir coşku ve heyecanla gerçekleşti. AGD’nin genel merkezi yılların tecrübesiyle aksamayan bir şölen tertiplediler dersek, doğruyu telaffuz etmiş oluruz. Tıklım tıklım bir salon ve içinde bulunan zevat ülkemizin geleceğinin teminatı olan, aziz gençler. Erbakan Hocamız, Osmanlı devlet arması figürüyle süslü koltuğunda, o dip diri sesiyle sanki her bir şuûra kaideler manzumesi zerk ediyordu. Vefasına bakınız; Merhum Necip Fazıl Bey’den kendisine rahmetler dileyerek veciz sözlerini aktarıyordu. Aklına merhumun, 1977’de seçimlere yakın kaleme aldığı on adet raporla ifade ettiklerine gücenmemişçesine veya o ifadeleri nisyana bırakan tasavvufi anlayışıyla vefa’nın bir numûnesini sergiliyordu. Malazgirt İmamını Milli Nizam Partisi’ne bir numaralı üye yapmak için gidişini anlatıyordu. Merhum Eşref Edip(Fergan)’ın (Mehmed Âkif Bey’in bir vediası olan bu zatın, ‘madem parti (Milli Nizam) kuruldu ben artık ölebilirim’ dediğini nakletmesi elbetteki bir bayrak devri olduğunu tedai ettirdi bize..
Ara başlık yaptığı Milli Görüş hizmetlerini şöyle sıralamıştı: “Kıbrıs Barış Harekatı/ İmam Hatipleri açtık. Hem de iki kere. Biz gidince kapattılar gelince geri açtık./ Büyük Ağır Sanayi Hamlesi /Havuz sistemi/ D8’leri kurduk. Çekiç gücü dışarı çıkardık./6-Manevi kalkınmayı planlamaya bağladık. Bunlar bir senede oluyor 1 senede. Milli Görüş'ten başka kurtuluş yoktur. Milli Görüş partisinden başka hiçbir parti milletin sorunlarını çözemez. Neden çözemezler? Bunun 7 tane temel sebebi var:
Maneviyatsız saadet olmaz. Parti programlarına bakın, Saadet Partisi dışında maneviyattan bahseden 1 tane parti yoktur. Bu, faizci kapitalist düzene hizmet etmekle olmaz. Bu partilerin hepsi faizcidir. Faizci partilerden hayır gelmez. Adil düzene geçilmedikçe saadete ulaşmak mümkün değildir. Bu partilerden hiçbiri yeni bir dünyadan söz etmiyor. Bu dünya bir zulüm dünyasıdır. Tamamen İsrail'in kontrolü ve sömürüsü altında yaşıyoruz. Böyle bir zihniyetle dünyanın saadet bulması mümkün değildir. Diğer partilerin hepsi Avrupa Birliği'ne gireceğiz diyor. Sadece Milli Görüş AB'ye hayır diyor. Diğer partiler Batı'yı bizden üstün zannediyorlar. Hayır. Tek medeniyet bizimkidir, onlarınki medeniyet değildir. Onlar da aile diye bir şey kalmamış. Hepsi yanlış yoldadırlar. Sizden heyecan istiyorum. Ne için istiyorum bilyor musunuz? Hasta annesine bir ekmek alabilmek için arabanın peşinde koşan, çöplerden yemek toplayan çocuğu kurtarmak için. (Gözlerini toplumun üstüne deviriyor. Öylece boş boş bakıyor. Hazirûn isteneni kavrıyor ve tezahürata koyuluyor.) Sizden bu heyecanı istiyorum niçin biliyor musunuz? Filistin’de 14 yaşında çocuğun, üstüne sıkılan kurşunu durdurmanız için bu heyecanı istiyorum” dediğinde; Erbakan'ın bu sözlerinden sonra salonu dolduran binlerce kişi ayağa kalkarak, dakikalarca ıslık ve alkış eşliğinde "Mücahit Erbakan" sloganıyla salonu çınlattı.
SP’NİN KADIKÖY İLÇE DİVANINDA
24/Ekim/2009 C.tesi akşamı Kadıköy/Merdivenköy’de Halis Kurtça Kültür Merkezi’nde yapılan ve konusu ‘Milli Görüş Şuuru’ olarak tespit edilmiş hitabenin hatibi bendenizdi. Salona 21.10’da duhûl ettik ve 21.11’de Sayın Divanca kürsüye dâvet edildik. İki yüz civarında olduğunu tahmin ettiğim katılımcının her halde divan biraz çetin geçmiş ki, memnun fakat yorgun bir görüntüsünü yakalamıştım. Yeri gelmişken söyleyeyim; salona adı verilmiş olan Halis Kurtça Beyefendi, uzun yıllar Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde hizmet vermiş ve de bundan altmış sene evvel fakirin mezun olduğu Davutpaşa 25. İlkokulu’nun bitirme imtihanlarında girdiğim tarih dersi imtihanıma girmiş, ve imtihanda birkaç soruyu fakire tevcih etmiş bir kimseydi. O sıralarda ilk mektepler müfettişliği vazifesi uhdesindeydi.
Milli Görüş’ün hayra motor, şerre fren olduğunu, 1683’den 20/Temmuz/1974 târihine kadar fetih hareketlerimizin durmuş olduğunu, o zaman diliminde kazanmış olduğumuz toprakları, kâh kaybettiğimizi kâh geriye alarak, 291 sene süren bir zaman dilimi yaşadık. 1969’da Türk siyasi hayatına, Konya’dan üç milletvekillik oy alarak bağımsız milletvekili olarak Meclis’e giren muhterem Erbakanla, yeni bir devirin açıldığını dile getirdim. 1973 seçimlerinde ise 48 milletvekili, 3 senatörle Meclis’e dahil olmamızın ehemmiyetine dikkat çektim. Fabrikalar yapan fabrikalar, önce ahlak ve maneviyatın arkasından geldi. Ağır sanayi ve harp sanayiini harekete geçirdik. Kıbrıs’ın emsali görülmemiş bir amfibi harekâtının başarısıyla TSK’leri kendi hükümetlerimizin Kıbrıs ve Oniki ada diye bir meselemiz yoktur demesinden, söz konusu Barış Harekâtı neticesi, bizi Ada da, % 32 toprak sahibi yaptı. Kıbrıs’ın behemahal alınması gerektiğini ifade eden Mustafa Kemâl Paşa’nın isteği, Milli Görüş’ün ülke dış politikamıza getirdiği, uydu devlet politikası değil, lider devlet siyaseti uygulamasına karar verenler tarafından yerine getirilmiş oldu. “Milli Görüş Zaviyesinden 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı” adlı kitabımız çok alaka gördü. Açılımın Kürt açılımı olarak adlandırılmasının doğru olmadığını ileri sürüp, İsmet Paşa’nın Lozan’da, Lord Kürzon’un Kürtler ne olacak sorusuna verdiği cevabı aktardım. İsmet Paşa diyor ki; ‘biz de azınlık gayri Müslimlerdir. Yâni Rumlar, Ermeniler, Yahudiler ve Müslüman olmayanlardır. Kürtlere gelince soruyu sorduğunuz kişi, o Kürtlerin pek ileri gelen ailelerinin birine mensuptur’ dediğini naklettim. Önümüzdeki yıl Kıbrıs’da Karpas burnuna beşbin ailelik yerleşim merkezine yerleşeceğini söyledim. İşveren ve işçi hakları konusunda, işsizliğin çalışanlara da zarar verdiğini ifade ettim. Buna alınmış hakların kaybedilmesinin insafla bağdaşmadığını ancak neredeyse bütün işveren sendikaları da dahil olarak Soros’dan para aldığını gösteren listelerin internet ortamında dolşamakta olduğunu ifade ettim. Vaziyetin hükümetin söylediği gibi olmayıp,1973’den kötü olduğunu ifade ettim. 300’e yakın fabrikanın MSP’nin planlaması ve gayretlerinin sonucu vücut bulduğunu, 12/Eylül sonrasında eski MSP İzmir Milletvekili adayı Turgut Özal’ın liberal fâizci ve sanayi dışlayan, üretim yerine para satarak para kazanma yolunu ısrarla sürdüren, çağ atlıyoruz diye ülkeyi ithalatçı yapan Özal’ın geride bıraktıklarını, Mesut Yılmaz, Tansu Çiller, Bülent Ecevit ve onun meşhur ANASOL-ME hükümeti ve en sonunda da sekizinci seneye doğru giden iktidarları boyunca AKP’nin işi tamamlayıp, sanayisiz, istihdam yapamayan bir ülke hâline geldiğini söyledim. İşsiz sayısını aza indirecek tesis kalmadığını, işçinin kıdem tazminatının yarıya indirilme konuşmalarının tasvip edilemez olduğunu hatırlattım. Siyonizmin ülkemizin bölünmesini 1976’larda Bernard Levis adlı Yahudi-Siyonist Profesörün Yıllar Boyu Târih mecmuasında dile getirdiğini, iki sene evvel de Kola-Koka firmasının kârını, İsrail’in Akdeniz donanmasına tahsis ettiğini bildiren gazete ilanları, bizim mahallenin dahi gazetelerinde yer buldu. Akdeniz’e sahip bir İsrail donanmasının parasına ülkede kola-koka içenlerin yardımcı olduğunu hatırlattım. Fiemanillah.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Metin Hasırcı Arşivi