Dolar denizinde boğulma tehlikesi...
G-20 ülkelerinin bir sonraki toplantısının konusu “ne olacak bu doların hali” cümlesiyle daha şimdiden özetlenebilir...
Dolar sürekli değer kaybediyor... Açıkçası ABD haricinde kimse bu durumdan hoşlanmıyor...
Merkez Bankalarının başına buyruk politikaları, doların değerini kısa vadede kurtarsa da, sonuçta yeniden başa dönülüyor ve operasyon maliyetleri krizlerle boğuşan hükümetlerin sosyal politikalarını sıkıntıya sokuyor...
Para birimlerinin değerini düşürmek için Meksika ve Brezilya gibi ülkeler dışarıdan gelen fonlara vergi uyguluyorlar, diğerleri de ABD’yi taklit ederek banknot matbaalarını fazladan çalıştırıyorlar...
Aynı zamanda yerlerde sürünen faizlere rağmen Amerikan hazine kâğıtlarına yatırım devam ediyor...
Bütün bu gayretler sersemlemiş doları ayıltmaya yetmiyor...
Aslında zayıf dolar ABD’nin şimdilik işine geliyor... Yaşanan büyük kriz ekonomilerini fena halde salladı... İşsizlik oranı rekorlar kırdı... İç talebin daraldığı ortamda güçlü para birimi mali piyasaları da sığlaştıracağından, zayıflatılmış dolar, Amerikan ekonomisinin toparlanmasına şimdilik destek veriyor...
Amerikan bütçe açığı akıllara zarar rakamlara vurdu... Bu açığın büyümesinde kriz nedeniyle uygulanan canlandırma ve kurtarma paketlerinin ciddi katkısı oldu... Zayıflatılmış dolar, bütçe açığını daha ucuz maliyetle kontrol etme imkânı veriyor... O da şimdilik...
Diğer taraftan devasa dış borçlar, Amerikalıları kışkırtarak mali ahlaksızlığa yani “bu borçları daha yüksek enflasyonla çürütmeye” zorluyor... Zaten bu durumda başka seçenekleri de yok... Ekonomilerinde yaşanacak her rahatlamanın bedeli enflasyonist baskı şeklinde geri dönecek...
Dolar hâlâ dünyada rezerv para olarak başı çekiyor... Ortalıkta o kadar çok dolar var ki, altın fiyatlarını zıplatmadan bunların neyle, nasıl değiştirilebileceğini açıkçası kimse bilmiyor... Eldeki dolar stoklarının büyüklüğü ve hantallığı, değerin düşmesinde diğer bir önemli etken...
Ham petrol fiyatlarının zayıf dolarla birlikte talep dışında fazladan fiyatlanması birçok üreticiyi kendi para birimleriyle satış yapmaya ve daha az dolar kullanmaya zorluyor... Bu durum doların küresel para krallığını sarsıyor, olumsuz beklentileri artırıyor...
Dolar’ın kendi evinde, dış ticaret açıkları da bir başka baş ağrısı... Amerikan ekonomisi ürettiğinden çok daha fazlasını ithal ediyor... Ekonomilerinin iyi olduğu yıllarda bu açık, Amerikan mali piyasalarına dışarıdan akan fonlarla finanse ediliyordu... Şimdi durum değişti... Ticari açıklar, Amerikan ekonomisine ve dolara karşı güvensizliği kamçılıyor...
Manzaranın diğer yanında da Euro ve yükselen Çin faktörünün, Amerika’nın ekonomik ve politik hegemonyasını gölgelemesi var... Dolar’ın arkasındaki en mühim faktörlerden birisi olan Amerikan askeri gücü artık tek başına dünya jandarmalığı yapmaya yetmiyor, tek kutuplu dünya ve süper güç tanımının içi boşalıyor...
Mecburi ve iradi sebeplerle zayıflayan dolar, ABD ekonomisinin toparlanmasının maliyetini dış dünyaya yayıyor... Dünya da bunu şimdilik sineye çekiyor...
Peki, dolar çökecek mi?
Dolar’ı rezerv para olarak stoklarında tutan her ülke, bu maliyeti vatandaşlarına yaymaya bir müddet daha devam edecek...
Fakat beşeri düzenin her noktasında olduğu gibi bunun da bir sınırı var...
Kasada dolar tutmak, ekonomik olmaktan ziyade artık politik bir tercihtir...
Bize göre hükümetlerin, başına buyruk dolar politikaları geliştiren Merkez Bankalarına sopa atacağı yıllar yakındır...
Dünyada çok fazla dolar var... Her geçen gün de artmaya devam ediyor...
Büyük rezerv tutan ülkeler bu dolar denizinden boğulmadan çıkmanın hesaplarını yapıyorlar...
Tahminler doğru çıkarsa, elinde dolar tutanlar, 2012’den itibaren “altın kâbusları” görmeye başlayacaklar demektir...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.