Cumhuriyet idaremizin yanlışları
Dünyanın hemen her ülkesinde görülen hâl budur:
Yeni iktidar, kendisinden önceki iktidarı/iktidarları yere vurmakla işe başlar. “Onlar, istediklerinizi veremediler, idarede başarılı olamadılar. Hayallerinizi biz gerçekleştireceğiz” diyerek söze başlarlar. Bu kabil sözler, bazı ülkelerde ölçülü olur; bazı ülkelerde kantarın topu elden kaçar. Türkiye maalesef ikinci grup ülkeler arasında. Cumhuriyetimizi kuranlar, yeni idareyi halkımıza sevdirmek için saltanat idaresini âdeta top ateşine tuttular. İstiklal Savaşımızı kazanan, arkasından da Cumhuriyetimizi kuran komutanlarımızın hepsi, Osmanlı Devleti’nin okuttuğu, yetiştirdiği subaylarımızdı. Hiçbirisi, Almanya’da, Fransa’da, İtalya’da, İngiltere’de doğup büyümemiş, oralarda eğitim görmemişlerdi. Ama o komutanlar, Cumhuriyeti kurduktan sonra, içinden çıktıkları, yetiştikleri Osmanlı Devleti’ni, çok insafsız duygularla yerden yere vurdular. 1923 sonrası nesilleri;
“Saltanattan, Sultandan
Kurtuldu güzel vatan
Yaşa 23 Nisan” marşlarıyla yetiştirildiler. Vatanımızı, milletimizi sanki Moskof pençesinden çekip kurtarmışlardı! 624 yıllık Saltanat idaremize karşı, ölçüsüz ve insafsız bir karalama, sövüp sayma devri başlattılar. İlkokul sıralarında bize anlatılanlar, bugün söylenmiş gibi hafızamdadır: “Hain Vahdettin, 3 çuval İngiliz altınına satmak isterken, Atatürk bu satışa engel olarak bizi kurtardı. Pusulası bozuk bir gemiyle tek başına Samsun’a çıkarak...” uydurmaları hâlâ kulaklarımdadır. Ben, dünden bugüne, Atatürk üzerine yazılan kitaplardan sadece 83 (seksen üç) tanesini okuyabildim. Samimi kanaatime göre, Milli Mücadelemizin öncüsü, lideri kayıtsız şartsız Atatürk’tür. Ama Atatürk’ü övmek için hem Vahdettin’e “hain” dememizin, hem de Milli Mücadelemizin diğer komutanlarını arka sıralara itmemizin hiçbir faydası yoktur.
Galiba 50 yıl sonra kabul edilecektir ki padişahlarımız arasında cihan çapında olanlar yanında beceriksizler de vardır. Ama Osmanlı Hanedanı içinde bir tek vatan haini yoktur.
Cumhuriyet idaremizin bir başka yanlışı Milli Mücadele kahramanlarımızı inatla ve ısrarla, bire indirmek gayretidir. Bu çok yanlış bir uygulamadır. Çünkü milletler kahramanlarıyla yaşarlar. Milli Mücadelemize Atatürk ile birlikte katılan komutanlarımızın savaş hatıralarına bugüne kadar devletimiz maalesef sahip çıkmadı, çıkmıyor. Atatürk’ün nutuk isimli eseri belki 40 defa basıldı. 140 defa daha basılmalıdır. Ama aziz devletimiz, Atatürk’ün yanında yer alan ve Milli Mücadelemize büyük yardımlarda bulunan diğer komutanlarımızın eserlerine de sahip çıkmalıdır. Yani o eserleri de devlet yayınları arasına almalıdır. Galiba 2050 yılında bu yanlıştan da vazgeçeceğiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.