Özümüze Dönmeliyiz
Bir gurup arkadaş hizmet için Almanya’ya giderler. Ellerindeki adresi bulur, evde bekleyen dostlarla kucaklaşırlar. Hoş beşten sonra, hizmet planını yapmak için bir arkadaşlarını daha çağırmaları gerekir. Ev sahibi der ki:
- O arkadaş bu saatte iştedir. Bizimkine söylerim, şimdi evindeki hanımına telefon eder, akşama buraya gelir inşallah.
Dediklerini yaparlar ve de arkadaşları gerçekten akşama gelir. Ama biraz üzgündür. Meseleyi açar:
- Evde hanım iki gözü iki çeşme ağlıyor. Sizin hanıma söyleyin de bir zahmet onu avutsun?
- Neden ağlıyor?
- Bizim ki alman Müslüman ya. Biz Türkleri bilmediğinden ağlıyor.
- Yahu ne demek bu? Şunu doğru dürüst anlatsana? İyice merak ettik.
- Yahu sizin hanım gündüz bizimkini aramış ya?
- Evet!
- İşte açmış telefonu, “alo, iyi günler, bize beyinizin arkadaşları geldi Türkiye’den. Akşama bize davet ediyorlar” demiş.
- Eee!
– İşte akşam eve geldim, hanım ağlıyor.
- İyi ama ne var bunda ağlayacak?
- Yahu bize göre bir şey yok da, ona göre çok şey var.
- Allah Allah! Ne var bunda yahu?
- Diyor ki, “senin arkadaşlarının hanımı bana “münafık” demek istedi! Demek benim Müslüman olduğuma inanmıyorlar. Beni kardeş kabul etmiyorlar. Oysa ben gerçekten Müslüman oldum hamdolsun. Bunu bana niye yapıyorlar? Benim hangi kafirliğimi görmüşler ki bana ‘münafık’ muamelesi yapıyorlar?
- Allah Allah! Olmaz öyle şey! Bizimkiler ona “münafık” demezler yahu. Nerden çıkarmış bunu?
- Selamdan.
- Ne?
- Selamdan dedim ya!
- Nasıl olur ama?
- Şöyle. Şimdi bizimki Alman ya. Önce Hıristiyan idi. Müslüman olunca kitapları okuyor ve dinini kitaplardan öğreniyor. Anlamadığını bana soruyor. İşte orada selamı da öğrenmiş. Diyor ki: “Müslümanlara Allah Teâlâ’nın kitabı selam şeklini öğretiyor. Mesela En’am, 54 de: “Ayetlerimize iman edenler sana geldikleri zaman onlara de ki: "Selam sizlere! Rabbiniz merhameti kendi Zatına temel bir ilke edinmiştir. Sizden kim bilmeyerek bir günah işler de sonra ardından tevbe eder ve halini düzeltirse Onun da Gafur ve Rahim olduğunu bilmelidir."
Bu selam öteden beri Müslümanların selamıdır. Rabbimiz İbrahim’den (as) haber verirken şöyle diyor: “Bir zaman da elçilerimiz İbrahim'e varıp onu müjdelemek üzere "Selam sana!" dediler. O da: "Size de Selam!" deyip çok kalmadan, elinde nefis, güzelce kızartılmış körpe bir dana getirip ikram etti.”( Hud, 69 )
Resulüllah (sav) Efendimiz de “Yahudi ve Hıristiyanlara öncelikle siz selâm vermeyin.” Diyor.( Müslim, Selâm 13. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 138; Tirmizî, İsti‘zân 12; İbni Mâce, Edeb 13)
Yine o: ““Kitap ehli olanlar size selâm verdiklerinde, onlara: Ve aleyküm, deyiniz.” Diyor. (Buhârî, İsti’zân 22, Mürteddîn 4; Müslim, Selâm 6–9.)
Benim okuduğuma göre ayet ve hadislerin genel muhtevası ve İslam tarihindeki tatbikata göre müslümanlar ehli kitap denilen hristiyan ve yahudilere selam vermemişler, “iyi günler, hayırlı geceler” diyerek geçiştirmişler, onlar selam verirlerse “ve aleyküm” diye alınması uygun görmüşler.
Senin arkadaşının hanımı açtı telefonu ve “hayırlı günler” dedi. Bu ne demek? Bu beni Müslüman kabul etmediği için selam vermeyip nezaketen bir şeyle geçiştirmek değil mi? Niye böyle yapıyorlar? niye benim imanıma inanmıyorlar? Niye beni münafık sayıyorlar?
- !...
Ben bunları yazarken duygulandım ve ağladım. Sanırım o meclis de ağlamıştır.
Evet, ağlayalım acınası halimize!...
Alman kardeşimiz haklıdır ağlamasında, feryadında, isyanında. Nerden bilsin fukara Müslümanların kitapsız, kulaktan duyma Müslüman olduğunu ve kendi dini edeplerini, örf ve adetlerini bırakarak, batılıların örf ve adetlerini, yaşam biçimlerini taklit ettiklerini?
Evet, selam çok önemli bir semboldür bizim için. Hakkında onca ayet ve hadis var. Ama Müslümanlar tekettiler onu. Hatta kamusal alanda yasakladılar. Selam şimdi bir gericilik alameti oldu. Damga yememek ve işinden olmamak için insanlar korkarak terk ettiler veya ürkerek kısık bir sesle utana sıkıla söyler oldular.
Şimdi geçerli olan girerken” çavvv”, çıkarken “bay bay” oldu. Yazıklar olsun! Ne kadar utanç verici bir şeydir bu!
Yeryüzünde ve gökyüzünde saygı görmek istiyorsak, önce biz kendimize saygılı olmalı ve özümüze dönmeliyiz. Özümüze, yani imanımıza, müslümanlığımıza…
İnançta ve kişilikte bağımsız olamayanlar, siyasette ve ekonomide hiç olamazlar.
Hürriyet, şahsiyet ister.
www.cemalnar.com