Islak ve belirsiz bir momentum...
-Sevgili çocuklar, geçen derste size Laplace'in Newton'a hayranlığından söz ederek onun, "Evrende mevcut maddelerin konumu, momenti ve onları etkileyen güçler bilinirse, geçmiş hakkında ve gelecek hakkında herşeyi bilmek mümkündür" sözlerini örnek vermiştim.
Ne var ki bilim hızla ilerliyor ve dün gece okuduğum bir kitapta Heisenberg diye bir fizikçinin, bu caanım Pozitivist paradigmanın canına okuduğunu farketmiş bulunuyorum. Werner Heisenberg isimli bir bilim adamı, tam aksine herşeyin bilinemeyeceğinin bir fizik kanunu olduğunu ileri sürmüş taa 1920'lerde...
-Nedir öğretmenim bir anlatsanız?
-Karışık bir şey çocuklar, anlatsam da anlamazsınız fakat şu kadarını bilseniz sizin için yeter: Hiçbir şey göründüğü gibi değildir! Herşeyin bir başka açıklaması da vardır ve biz aslında neyin ne olduğunu hiçbir zaman tam olarak bilemeyiz. Böylece ne oluyor çocuklar? Şu oluyor: Onuruyla görevlerini yapmaya çalışan, ülkesi için fedâkarca çalışıp didinen yurtsever insanlara, aydınlara, kültür insanlarına iftira atmak için yapılan hain plan ve projeler suya düşmüş oluyor... Evet, Tankut, ısrarla parmak kaldırıyorsun, söyle bakayım çocuğum.
-Öğretmenim yani "ıslak imza makinesi" filan gibi bir şeyden mi söz ediyorsunuz?
-Aferin çocuğum; evet, meselâ örnek: Bir belgenin altındaki imzanın sahici olup olmadığı asla belgelenemez, isbat edilemez ve doğrulanamaz. Heisenberg öyle diyor!
-Niçin öğretmenim?
-Şunun için Tankut: Islak imzayı ıslatan sıvının kuantumları her an hareket halindedir, oynaktır yani. Mürekkebin elektronlarındaki parçacıkların yerini ölçseniz momentumu "fırt" diye kayboluveriyor. Momentini yakalıyorsunuz, fakat bu defa nerde olduğunu koydunsa bul! Rezalet yani! Bu durumda imzanın sahici olduğunu belirleyen Adli Tıp raporu da gümlemiş oluyor; dün ilerici bir gazetede okudumdu; rapor öyle pek de bilimsel değilmiş zaten, öylesine şeyetmişler işte... Zaten bu hükümet bilime karşıdır. İyi insanları hapsediyor, kötü insanları baş tâcı ediyor. Öyleyse aşı filan da olmamalıyız. Ne mâlum aşının içine zararlı birşeyler koymadıkları, değil mi ama? Bakınız, değerli bir köşe yazarımız, ıslak imza makinesinin fotoğrafını bile yayınladı köşesinde. Bin dolârı bastıran alabiliyor. Oh, al makinayı, uydur uydur belge yayınla. Zaten dijital makinalar çıktıktan sonra fotoğrafın da inandırıcılığı kalmadı çocuklar. Bilgisayarda herşeyi modelleyip, istedikleri açıdan gerçekçi fotoğraflarını alabiliyorlarmış...
-Evet öğretmenim, benim abim o işle uğraşıyor. Sizin dediğiniz o şeye "Rendering" mi ne diyorlar...
-Hah, işte ondan; sonra efendiciğime gelsin Fotoşop, gitsin ZBrush programı felân. Ses kaydı derseniz onu taklit etmek de çocuk oyuncağı. Herşey belirsizleşti çocuklar... Namuslu insanlara iftira atmak hiç bu kadar kolay olmamıştı. Heisenberg'in belirsizliği de üç aşağı beş yukarı budur işte, Bakınız Albert Einstein bile. "Bu insanlar mâsumdur ulen!" diyor. Kafadan atmıyorum, bakınız aynen okuyorum: "Heisenberg'in belirsizlik kuramı ile Einstein'ın özel görelilik kuramını birleştirip, herhangi bir hacimdeki boş uzayı dikkatle izlerseniz, o boşlukta ne kadar enerji olduğunu bilemezsiniz. Bunu bilmeyen yalnız siz değilsiniz. Doğa da bilemez. Bu doğanın bilinmezlik yasasıdır." Neymiş demek ki arkadaşlar?
-Bunların hepsi iftiraymış öörtmeniim!
-Aferin keratalar; hepinize benden ıslak ıslak on numara!