Eşitliğin Ve Irkçılık
Bilindiği gibi İslam’ın doğuşunda bir çok yerde olduğu gibi Araplarda ve Kureyşlilerde de çok çirkin, çok kaba bir ırkçılık vardı. Arap olmayanlarla, hatta Arabın fakirleriyle bile oturamayacak kadar gururlu ve kibirli insanlar vardı
İslam, inananları kardeş sayarak bir tarağın dişleri gibi eşit saymış ve ırkçılığı şiddetle yasaklamıştır. Kur’an, insanlarda renklerin, dillerin, soyların, boyların ayrı ayrı olmasıAllah (azze ve celle)’ın varlığının, birliğinin, ilminin, gücünün, kudretinin bir delilidir.(Rum, 22; Fatır, 27-28; Furkan 4; Hucurat, 13)(Rum, 22; Fatır, 27-28; Furkan 4; Hucurat, 13)
Soysuzluk kötülenmiştir.364 (Kalem, 13)Ama, ırk üstünlüğüne inanarak ırkçılk yapmak, (Hucurat, 13) soy sopla öğünmek, şiddetle yasaklanmıştır.(Tekasür, 1-7)
Resulullah (sallallahu aleyhi vesellem) de ırkçılığı şiddetle reddetmiş, hatta lanetlemiştir: “Allah (azze ve celle) katında en şerefliniz, takvada en ileri olanınızdır. Arabın aceme (arap olmayana) bir üstünlüğü yoktur. Acemin de Arap üzerine bir üstünlüğü yoktur. Siyah derili olanın beyaz derili olana, beyazın da siyah üzerine bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takva iledir.”(Rudanî, Cemu’l Fevaid, 2/160 (3634))
“Irkçılık davasına kalkan, onu yaymaya çalışan, bu dava yolunda mücadeleye girişen, bizden değildir.”(Ebu Davud, Edep, 121, (5121))
“Kim cahiliye davasında (kavmiyetçilik, ırkçılık) bulunursa, cehenneme iki dizi üzerine çökmüş demektir.” Dediler ki: “Ey Allah’ın Resulü, namaz kılsa, oruç tutsa da mı?” “Evet: Namaz kılsa da, oruç tutsa da!” (Hakim, Müstedrek, 4/298)
Yasak olan, kavmini sevmek değildir. Peygamberimiz: “Kişi kavmini sever”(Hakim, Müstedrek, 3/131) demekle, kavim ve kabile sevgisinin fıtraten insan tabiatındaki yerine işaret etmişlerdir.
Sıla-i rahim denilen akraba ilişkilerinin önemine ne kadar dikkat çekmiştir. Resulullah (sallallahu aleyhi vesellem) nesepleri öğrenmemizi ve korumamızı, ne kadar istemiştir. Buna aykırı olan zina ve benzeri çirkinlikler ne kadar da yasaklanmıştır…
Hz. Peygamber (sav) efendimizin en çok kötülediği, hatta lanetlediği ve yasakladığı, ırkçılıktır. Yani zulme, adaletsizliğe alet edilen asabiyet ve tarafgirliktir. İslam inananları kardeş kılmıştır. Ve kardeşler arasına bir hak hukuk koymuş, gözetilmesini, bozulursa da düzeltilmesini istemiştir.(Hucurat, 7-10)
Arap acem, bütün müminler kardeş iken birisi kalkar da, haksız olarak ırkını, aşiretini savunur, haksızlıkta kavmine yardım ederse, ırkçılık yapmıştır.(Ebu Davud, Edep, 121. (5117-5120))
Bir de olur olmaz bahanelerle atalar ile övünme, böbürlenme, tekebbür, yani büyüklenme yasaklanmıştır. Hepimiz Adem (as)’in çocukları iken, inananlar kardeş iken, bu kardeşliği bozucu büyüklenme, hele hele de kafir, sapık ve zalim atalarla övünme yerilmiştir.
İşte böyle bir kimsenin kötü akıbeti:
“… Bir kısım insanlar var ki, Cehennem kömüründen başka bir şey olmayan adamlarla övünürler. İşte bunlar, ya bu öğünmeden vazgeçerler, ya da Allah (azze ve celle) nezdinde pisliği burunlarıyla yuvarlayan mayıs böceklerinden daha değersiz olurlar.”(Ebu Davud,edep, 120. (5116.); Ahmed, Müsned, 2/524)
“Kim kafir atalarından dokuz tanesine izzet ve üstünlük niyetiyle intisap ederse, Cehennemde, onların onuncusu olur.”(Heysemi, age. 8/85)
Aradan asırlar geçti. Saltanat güya Cumhuriyete dönüştü. Peki ama uygulama ne diyor?
Uygulama, hala adaletsizliği, hukukun üstünlüğü ilkesinin çiğnendiğini, ırkçılığın alabildiğine uygulandığını gösteriyor.
Bu manzaradan kimler utanmalı?