On mübârek gece...
Fecr sûresinin 2. âyeti kerîmesinde bahsedilen on mübârek gece, Zilhicce ayının ilk on gecesi yani Kurban bayramından önceki on gecedir. Zilhicce ayının 2. günündeyiz. Bugün akşam ezanıyla başlayacak olan gece Zilhiccenin 3. gecesidir. On mübârek geceden, önümüzde 7 mübârek gece daha var.
Sene içerisinde, yapılan ibâdetlerin sevabının fazlalığı bakımından, diğer gecelerden farklı olan üç mübârek 10 gece var:
1- Ramazan ayının son 10 gecesi. Bu 10 gece bu sene itibariyle geçmiş bulunuyor.
2- Zilhicce ayının ilk 10 gecesi. Şimdi bu 10 geceleri yaşıyoruz. Akşamla beraber üçüncüsü girecek.
3- Muharrem ayının ilk 10 gecesi. Muharrem, Zilhicceden sonra gelen ay. Ona da hazırlanmamız lâzım.
Bu 10 gecelerde yapılabildiği kadar ibâdet yapmak, gündüzlerinde de oruçlu olmak tavsiye edilmektedir. Birinci 10 gün Ramazan ayının son 10 günü olması hasebiyle o günlerde oruç farz olduğundan zaten tutulacaktır. Diğer 10 gecenin gündüzlerinde de oruç tutmalıdır.
İçinde bulunduğumuz Zilhicce ayı; hac ve kurban ibâdetlerinin yerine getirildiği, nâfile ibâdetlerin yapılıp oruçların tutulduğu ve 10 mübârek gecenin bulunduğu, umûmî af ilan edilen mübârek bir aydır.
Allahü Teâlâ, gece ve gündüzlerini ibâdetle geçirmek sûretiyle bu 10 güne hürmet edenin ömrüne bereket verir, malını artırır, çoluk-çocuğunu belâlardan korur, günahlarını affeder, sevabını kat/kat verir, ölümünü kolaylaştırır, kabrini nurlandırır, âhirette sevap tarafını ağır getirtir, yüksek derecelere kavuşturur.
Bu günlerde malıyla hayır yapanlara, peygamberlere yardım etmiş gibi sevap verilir. Bir hastayı ziyaret eden, Allah’ın evliya kullarını ziyaret etmiş gibi olur. Bir cenazede bulunan, Allah’ın ayını uğurlamış gibi olur. Fakir bir müslümana elbise giydirene Allah cennet elbiseleri nasip eder. Bir yetimin ihtiyacını gidermek sûretiyle gönlünü edeni, Allahü Teâlâ kıyamet gününde Arş’ın gölgesinde gölgelendirir. Bir ilim meclisine iştirak eden, peygamberler meclisinde bulunmuş gibi olur.
Âdem Aleyhisselam, kendisine cennette yasaklanan meyveyi yeyip yeryüzüne indirilince senelerce ağladı. Sonra Cebrâil Aleyhisselam gelip, “Ey Âdem! Harem-i şerife git. Orada Zilhiccenin 10 gününün gelmesine kadar bekle. Sonra Allahü Teâlâ’ya tevbe edersen umulur ki Allah senin bu haline rahmet eder” dedi. Hz. Âdem yürüyerek Beytullah’a geldi. Tavaf etti. Orada da çok gözyaşı döktü. Bakara sûresi 37. âyette bildirildiği gibi, Allah (c.c.) tevbesini kabul buyurdu... İşte bu af, Zilhiccenin ilk on gününde gerçekleşti.
Nefsine uyup Rabbine âsi olan bir mü’min, bu 10 günde tevbe edip ibâdete koyulursa, Allahü Teâlâ ona da rahmet edip af kapısının bereketlerini ihsan eder. Hatta tevbe ve istiğfarının derecesine göre, günahlarını sevaba çevirir.
İbrahim Aleyhisselam, Halîlüllah/ Allah’ın dostu makamına Zilhiccenin 10. günü kavuşmuştur.
Hazreti Âişe Vâlidemiz’den rivayet edilen bir hadis-i şerifte şöyle buyuruluyor:
“Zilhiccenin ilk on gününün gecelerinden birinde ibâdet edenin sevabı, (nâfile) hac ve umre ibâdetiyle geçirenin sevabı gibidir. Bu günlerden tuttuğu bir gün orucun sevabı, senenin diğer vakitlerinin tamamında ibâdetle meşgul olması gibidir.”
Hazreti Ali Efendimiz’in rivayetiyle gelen bir hadis-i şerifte şöyle buyuruluyor:
“Zilhiccenin ilk on günü gelince ibâdete gayret ediniz. Zira Allahü Teâlâ o günleri diğer günlerden üstün kıldı. Gecesine hürmeti de gündüzüne hürmet edilmiş gibi kabul buyurdu.”
Kurban bayramından önceki arefe günü, İslam dininin tamamlandığının âyetle bildirildiği gündür. O âyet, Mâide sûresinin şu meâldeki 2. âyet-i kerimesidir: “Bugün dininizi (hükümleriyle) kemâle erdirdim, size nimetimi tamamladım, sizin için İslamı din olarak beğenip seçtim.”
Peygamberimiz’le beraber haccın en mühim rüknü olan vakfe, arefe gününe alındı ve bundan sonra hac bu zamanda yapılır oldu. Dolayısıyla belirli hac günlerinden başka zamanda hac olmaz. Peygamberimiz’in İslamı tebliğinden önce müşrikler de kendilerine göre hac yaparlardı. Fakat onlar haccı senenin her ayında yapıyorlardı.
Müşriklerin, senenin her ayında hac yaptıklarını hatırlatmış olduk. Öyleyse, zamanımızdaki bazı ilâhiyatçıların, “Haccı birkaç güne sıkıştırmanın ne manası var? Hac senenin her ayında yapılsın ve herkes rahatça hac yapsın” şeklindeki sözünü hatırlamanın tam zamanı...
Şimdi bu kimselerin, Müslümanların haccını kimlerin haccına benzetmek istedikleri anlaşılmış olmuyor mu?