Bu bir savaştır beyler
Siz kabul etmeseniz de karşı taraf “topyekûn savaş”ı başlattı...
Adamların bir dediklerini iki etmeyen C.Başkanlarını binbir türlü Alicengiz oyunlarına rağmen ellerinden aldınız...
Maddi çıkarları -manevisi zaten olmaz- temelden sarsıntıya uğradığı gibi, adamlar travma geçiriyorlar yıllardır...
Savaş çıkmasın da delikten fare mi çıksın?
Yandaşları ile, yoldaşları ile, oydaşları ile hep birlikte kutsal savaşa girdiler...
YÖK ellerinden bağırta bağırta alındı...
Hangi can dayanır bu kaybedilen mevzie?
Gürüz gitti,
Teziç gitti,
Akılda, fikirde olmayan bir Y. Özcan geldi...
Elbette “topyekûn savaş”a sebep olacaktı... Nitekim oldu işte...
Anayasa Mahkemesi’nin de ellerinin altından kayacağını tahmin edemiyorlar... Vakt iken savaşmayı göze aldılar...
Siyasi iktidarı da sündüre sündüre çekip aldınız...
Muhalefeti bağırıp/çağırma zanneden liderler ve onların el öpen evlatları sizi affedecek mi?
Mümkün değil...
Bu gidişle kıyamete değin iktidar hayalleri bile olmayacaktır...
Çaresi nedir?
Çaresi demokratik seçimler... Ne yazık ki Türk halkı iyi veya kötü kararını vermiştir...
Hırçın ve baskıcı siyasileri iktidar etmemeye sanki yeminliler.
İşte size bir savaş gerekçesi daha...
RTÜK kaybedildi, en büyük şehirler seçimde kaybedildiler...
Holding basını hariç, adını ‘yandaş’ koydukları gazeteler, TV kanalları da kayba uğradı... Henüz ayaktalar amma, kenardan köşeden daha itibarlı, daha tutarlı gazeteler, kanallar zuhur eyledi...
Delirmeye başladılar, saldırıya geçtiler ki, ayakta kalalar...
Bayrak sallamakla, Atatürk posteri göstermekle menzili maksuda varılmıyor... Anladılar nihayet... Değerleri istedikleri gibi istismar edemiyorlar... Daha doğrusu ettirmiyor demokrat hariciler...
Tek çare savaşmaktır kararı aldılar...
Henüz “Tay’lar elimizde, fakat büyüyüp at olurlarsa bizi ebediyen sırtlarında taşımazlar” diye ye’se düştüler...
Ben de onların yerlerinde olsaydım aynı ye’se düşer miydim? Aynı enstrümanları kullanır mıydım? Bilmiyorum...
Ama şunu biliyorum ki, ben zorbalığı tercih etmekten utanırdım...
Baksanıza:
BARO’larla, ZORO’larla, BÜRO’larla Haçlı saldırılarına rahmet okutacak derecede hücum ediyorlar...
Büyükleri geçtik, gencecik çocukların haklarına da el atmaya başladılar...
Üniversite yönetimleri kısmen ellerinden çıktı, fakat kalanlar ise hâlâ direniyor...
Kızlarımızı, yavrularımızı zulmet odalarına hapsediyorlar...
Değişiklikten hazzetmedikleri malum...
İstiyorlar ki, hep kendileri yönetici mevkiinde olsunlar, emirleri hep onlar versinler...
Olmaz ki...
Nemrut ne kadar yaşadı?
Firavunlar hiç ebediyen ayakta kaldılar mı?
Mezarlarının bulunduğu piramitler henüz ayaktadır... Amma onların ayakta kalması ibretlik olmalarındandır...
Katsayı, halt sayı oluverdi baksanıza...
Bunlar sağlıklı zihinlerden çıkmaz...
Lakin haklı olduklarına ben eminim...
Çünkü çok şeyleri ellerinden kaydı gitti... Daha fazlası hatırlarına geldikçe çıldırıyorlar, çırpınıyorlar...
Çatılarınıza konan serçelerden bile hınç alacak derecede öfkelere gark olmuşlar...
Elbette çok iyi oldu...
Zorbalar çırpındıkça benim hoşuma gidiyor... Keşke adil olabilselerdi de bu hallere düşmeselerdi... (Yarın devam ederiz)...
=================
HukukSAL-onurSAL-ayrıkSAL çapta
YaşamSAL SALlara SAL SALla gitsin...
ModernSEL-evrimSEL-devrimSEL kapta
GörSEL bayanları yol/YOLla gitsin...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.