Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

Yazarlar ve okurlar

Yazarlar ve okurlar

İçinde yoğun eleştiri de olsa, her mektubun yürekten geldiğine ve yazılan her şeyin samimiyet koktuğuna inanırım.
Bu yüzden okuyucu mektuplarını yayınlamayı severim. Okuyucumun ille de felsefe yapmasını, memleket ve dünya meseleleri üzerine ahkâm kesmesini beklemem.
Okuyucumun yüreğinden geçen her kelime, bir anlamda kendini ve dünyasını anlattığı için kutsaldır.
Bunu çarpıcı biçimde yapamayabilir, profesyonel yazarlar gibi düzgün cümleler kuramayabilir, meramını eksik-noksan anlatabilir; benim açımdan dürüst olmak ve yazarla yürek bağı kurmak önemlidir.
Bu anlamda talihli olduğumu rahatlıkla söyleyebilirim. Okurlarımla aramda sımsıcak bir yürek bağı var.
Bu bağ yıllarla oluşmuştur.
Maddesi dürüstlük ve açık yürekliliktir.
Yazdığım ilk köşe yazısında şöyle demiştim: “Tüm inandıklarımı yazamayabilirim, ama inanmadığımı asla yazmayacağım.”
Verdiğim sözü hâlâ tutuyorum, daima da tutacağım inşallah!..
Okuyucularımla iletişimim de hiç kesilmeyecek.
Zaten bendeniz çok kolay ulaşılan bir insanım. Mail adresim, faksım, telefonum belli. Mümkün olduğu kadar, beni arayan herkesle de konuşmaya çalışıyorum.
Kimisinin teselliye ihtiyacı var, kimisi problemlerini paylaşmak istiyor, kimisi başlık parasını denkleştiremediğini belirtip yardım talep ediyor; kimisi de dünya gerçekleri üzerine düşüncelerini açıklama ihtiyacı hissediyor, vesaire...
Arada, beni çok zengin sandıkları için, para isteyenlerle çok etkili zannettikleri için iş isteyenler de çıkıyor... (Aslında ne param, ne de istediğimi işe yerleştirecek gücüm var. Kendi halinde bir yazarım. Bildiğim, sevdiğim işi yapıyorum. Bu yüzden de Allah’a hamd ediyorum)
Okurlarım genelde nazik ve anlayışlıdırlar. Kendi peşin hükümlerini ısrarla doğrulatmak isteyenler, nadiren olsa da çıkıyor. İlle de beni yıllar boyu bıkıp usandığım kavgalardan birinin içine çekmeye çalışıyorlar...
Düşüncelerini tasdik etmemi bekliyorlar...
İstiyorlar ki, her konuda kendileri gibi inanıp, kendileri gibi düşüneyim.
Bu durumda, benim kendilerinden farklı olduğumu, farklı olduğum için de farklı düşünme hakkına sahip bulunduğumu açıklamaya çalışıyorum.
Bir de, sevgili okuyucularım, birilerine cevap yetiştirmemi veya soyut kavramlarla kavga etmemi isteyenler çıkıyor...
Lütfen, başka yayın organlarına, yazarlara, yorumculara cevap yetiştirmemi benden istemeyin...
Malum: Türkiye’de yüzlerce gazete, televizyon, dergi, radyo var...
Yazılı, sesli, ya da görüntülü yayın organlarının yüzlerce yazarı, yorumcusu, programcısı her gün bir şeyler yazıp söylüyorlar...
Her birine lâf yetiştirmeye kalkarsam, kendim söylemek istediklerimi söyleyemem...
Bunu defaatle arz etmeme rağmen, pek çok okuyucum, hemen her gün filana bir şeyler söylemem konusunda beni sıkıştırıyor...
Ben ise bazılarının devirdiği çamları doğrultmak için dünyaya geldiğimi düşünmüyorum!..
Bu bakımdan bir kez daha söyleyeceğim ki, hangi gazete, dergi, radyo ve televizyon olursa olsun, (yazılarımı, yorumlarımı yayınlayan yayın organları dahil) doğru yaptıklarını destekler, yanlış bulduklarım olursa, kendi doğrularımı yazarak cevaplandırırım.
Yoksa, bazı okuyucularımın istediği gibi, kimi yazarları “ıslah”, ya da “irşad” etmek ne hakkım, ne de haddimdir. Herkesin doğrusu kendine!
Bu gazetede yazarlar özgürdür. Herkes kendi vicdani ve hukuki sorumluluğuyla baş başadır. Üstyapı olarak aynı değerleri (din gibi) paylaşsak bile, farklı yörelerden, farklı kültürlerden ve farklı terbiyelerden geldiğimiz için, bazı detaylarda farklı düşünüp yazabiliyoruz...
Bizi birbirimizden sorumlu tutmak doğru olmasa gerektir.
Kurumlara gelince: Biliyorsunuz kurumlar kurucularının ve yöneticilerinin arzularına göre yönetilir, çalışanların düşüncelerine göre yönetilmezler. Dolayısıyla içinde yer aldığım kurumların paylaştığım noktaları olduğu gibi, paylaşmadığım noktaları da olur.
Kurumun tümünden yöneticiler yerine çalışanları sorumlu tutmak, bu bakımdan mantıklı değildir. Bu mantıklı olsaydı, dünyanın genel gidişatından, bir dünyalı olarak hepimizin sorumlu olmamız, ya da en azından, diğer insanların işlediği günahlara ortak olmamız gerekirdi!
Ne de olsa hepimiz aynı dünyada yaşıyoruz!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi