Türkiye Nijerya benzerliği
Anadolu’da hepinizin bildiği sıkça kullanılan bir söz vardır. Hani kişinin rahatı yerindedir, kazancı iyidir, elini sıcak sudan soğuk suya sokmuyordur, müşküllerini çeşitli yollarla hallediyordur, kısacası rahatı beylerde yoktur.
İşte böyleleri için ne derler; “Rahatlık battı.” Ya da “Buldu da bunuyor.” Türkiye’de huzur ve güveni bozmak için kargaşa ve kaosa hizmet eden grev veya benzeri eylemleri yapanlara bakıldığında, rahatlığın batanlar olduğu çok net görülmektedir.
Bir de bu gösterici, eylemci veya grevcilerin esasta kendi haklarını falan aramak gibi bir dertleri olmadığı açıktır. Hepsinin tuzu kurudur çünkü. Ne üstleri açıktır ne de evsiz barksızdırlar, yedikleri önlerinde, yemedikleri arkalarındadır ve varlıklıdırlar.
Türkiye hangi şartları yaşarsa yaşasın, bir kere “Ekmeği en garantili olan kesim devlet memurlarıdır.” İşte bu garanti rahatlığı batıyor. Oysa milyonlarca ücretli işçinin yarını; patronlarının, müdürlerinin, şeflerinin iki dudağının arasındadır, iş garantisi ve ekmek garantisi olmayanlar, memleketimize ve insanımıza hizmet ederken, her türlü kıyakları ve garantisi olanlar, kargaşa ve kaos için sokaklara dökülmektedir.
Gelelim önceki gün eczacıların yaptığı kepenk indirme eylemine. Yine Türkiye’nin en varlıklı kesimi eczacılardır. Eğer bir tane aç ve sefil duruma düşmüş eczacı varsa, “Kimse Yok mu Derneğine,” “Deniz Feneri’ne” veya “IHH’ya” başvurduklarında, bu yardım kuruluşlarımız kendilerine her türlü kuru gıda yardımı ve giyecek yardımı yapacaktır. Sadece muhtaç olduklarını belgelemeleri yeterlidir.
Bu memlekette on yıllardır milletin en çok özlediği hizmet; sağlık hizmetleriydi. İktidar halkın bu özlemine çare oldu. Oldu olmasına da belli mihraklar bundan rahatsız hale geldiler. Oysa bütün hücreleriyle iktidar düşmanı olmayan her yurttaşımız, sağlık konusunda bir devrim yaşandığını söylemekte ve memnuniyetini dile getirmektedir.
Nedense her şekilde iyi kazanan bir kısım doktorlar ve eczacılar, bu uygulamadan şikâyetçi. Ülkenin ne tarafına giderseniz gidin, en küçük kasabada bile iki tane özel hastane vardır. Büyük illerde ise büfe sayısı kadar hastane bulursunuz. Bir de buna devlet hastanelerini ilave ederseniz, her eve bir hastane düşecek kadar sayısı yüksektir.
Maalesef bir kısım doktorları ve bir kısım eczacıları memnun etmek mümkün değil. Ve nasıl oluyorsa şikâyetçilerin hepsi de aynı ideolojide buluşuyor. Eylemleri, sözleri hep aynı noktadan yönlendirilip yönetiliyor. Hangi meslek sahibi olursa olsun, kişi ya da kişilerin gözünü para bürümüşse, tüm insani değerlerini para üstüne bina edebiliyor demek ki.
Oysa ülkemizde öyle doktor, hemşire ve eczacılar var ki; vicdanını, kalbini, yüreğini, mesaisini, parasını, şanını, şöhretini, hakkını, haysiyetini; bir insanı muzdarip olduğu dertten kurtarabilmek için her şeyini feda edebiliyor. İşte bu doktor ve eczacıların hiç birisini eylemlerde bulamazsınız. Bunlar haklarını aramasını bilmiyor mu? Paraya, pula ihtiyaçları yok mu? Neden böyle doktor ve eczacılar ülkede kargaşa ve kaosa sebep olmuyor?
Neyse biraz da Nijerya’ya geçelim. Nijerya’nın başkenti Abuja’da dolaşırken, ayrı ayrı grevlere şahit oldum. Nijerya OPEC üyesi bir ülke. Dünyada petrol üreten ve satan ülkelerin beşinci sırasında yer alıyor. Ve Nijerya’da benzin kuyrukları, mazot kuyrukları vardı.
Bizdeki malum grev ve göstericiler gibi orada da benzinciler fiyatları beğenmiyor ve satış yapmıyorlarmış. Peki ne yapıyorlar? Bidonlarla ve küçük arabalarla benzinlerini, mazotlarını istasyon dışına çıkarıp, korsan satış yaparak daha çok para kazanıyorlarmış.
Nijerya’da da halk ile yönetim arasında ciddi bir problem yok ama her gün birileri ya grev yapıyor ya eylem. Yerel gazetecilere gayelerini sorduğumda, “Kimse gayelerini bilmiyor, alışkanlık haline getirdiler, bizler de haber yapmaktan bıktığımız için artık ilgilenmiyoruz” dediler.
Ben de; “Bizden pek farkınız yokmuş, bizde de iktidara karşı siyaset yapamayan belli dernekler, kuruluşlar, akıllarına estikçe sokağa çıkar ve memleketin huzurunu bozarlar. Yalnız önemli bir farkımız var. Bizde bu eylemci ve grevcileri destekleyen ve hatta destekten öte olay çıkması için tahrik eden bazı medya kuruluşları var, sizde yok” dedim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.