Metin Hasırcı

Metin Hasırcı

Kıbrıs’ta Rum’un 1963 Noel katliamı

Kıbrıs’ta Rum’un 1963 Noel katliamı

"21/Aralık/1963 tarihi Kıbrıs’da kanlı noel katliamı diye unutulmaz ve acı bir zaman diliminin başlangıcıdır. Aynı zamanda da KKTC’de Mücadele ve şehidler haftası olarak anılmaktadır. 2009 yılında olduğumuza göre 2009-1963=46. senei devriyesidir bu sene. Elbette ki şehidlerini ve kahramanlarını asla unutmayan Müslüman Türk milleti, Ezan-ı Muhammedinin her okunduğu yerde bütün şühedayı olduğu gibi, Rum palikaryalarının, söz konusu târihte katliama uğrattıkları Kıbrıslı ve orada hayatlarını sürdüren dindaş ve soydaşlarımızı, Saadet Partisi’nin Beyoğlu İlçe merkezinde yâd etmek ve onlara yapılan katliamı tel’in için bir araya gelmiş olmanın bahtiyarlığı içindeyim. Yunan Megalo ideasının Enosis diye bilinen gayelerini tatbik plânı olan Akritas, yâni Türk’ü yok et! Planını tatbike başlamışlardı bu vahşiyâne harekâtlarıyla.
Bu provokasyona EOKA gizli tedhiş örgütü ve Yunanistan ve Kıbrıs cumhuriyetinin müşterek hareketi denmesi en doğru ifadedir" demek suretiyle söze başladık, SP Beyoğlu İlçesindeki sohbetimizde. Çünkü karşımdaki tablo; haylice genç tarafından dinlendiğimizin iktizasındandı. Şöyle devam ettik: "Kıbrıs Türk halkının mücadelesi için canlarını veren aziz şehitlerimizi gazilerimizi minnetle anarak 21/Aralık/1963 saldırısı ve 1955’de Daniş Karabelen Paşa tarafından kurulmuş, TMT’nin (Türk Mukavemet Teşkilâtı) kahramanca direniş mücadelesini inceleyelim. 1960'ta 15/Ağustos’da kurulan Kıbrıs bağımsız Cumhuriyeti'ne bağlanan umutlar kısa sürdü. Çünkü; Kıbrıs'ta Türk Halkını azınlık statüsüne düşürmeyi amaçlayan Rum liderliği amacını gerçekleştirmek için Anayasa'da değişiklik öngören 13 maddelik bir öneri sunmuştu. Tabiatıyla bu teklifler Kıbrıs Türkleri tarafından reddedildi. Bu önerilerin reddedilişiyle halkımızı yıldıramayacağını anlayan Rum liderliği ENOSİS'in Anayasa'da yasaklanmasına ve cumhuriyetin Garanti Anlaşması'na rağmen Rumlar Anayasa maddesi değiştirmek bahanesiyle Kıbrıs'ı silah zoruyla Yunanistan'a bağlamak için 21 Aralık 1963'te Kıbrıs Türklerine yönelik, tarihe "Kanlı Noel" olarak geçen vahşi saldırıları başlattı. Ancak TMT’nin ve ahalinin direnişi ile karşılaşan saldırganlar 24 saat içerisinde bizimkileri yok etme planlarında çok sayıda dindaş ve soydaşımızı katliama tâbi tuttuysa da gâyelerini tahakkuka ulaşamadılar. Elbette ki, Türkiye’de İsmet İnönü başbakanlığındaki Cumhuriyet koalisyon hükümeti, meseleye diplomatik alanda müdahale ederken de, jetlerimizi müessir şekilde Ada üzerinde uçurmaya başlamıştı. Bu da Rumların paniğe kapılmalarına sebep teşkil etmişti. Ne var ki; ihtar uçuşlarımız ABD’yi rahatsız etmiş ve NATO silahlarını kullanamayacağımızı, çünkü Yunanistan’ın da, NATO ülkesi olduğunu, aynı pakt üyelerinin savaşmaması gerektiğini ifade eden haberler ve görüşler teati olunuyor, ancak BM’ler önleyici tedbirler almıyor, katliama engel de olmuyordu. Allah’tan TMT’nin, Kıbrıslı sanat okulu lisesi talebeleri ve öğretmenleri, üniversite gençliği okumakta oldukları bizim üniversiteler dahil Kıbrıslı gençler vatan müdafaasında organize oluyorlar idi.
ECNEBİ BASINDA RUMLARIN VAHŞETİ
Türkeli (Ayvasıl) köyündeki kardeşlerimize aynı köyde yaşayan Rumların yaptıklarını yabancı yazarların kalemlerinden beraberce bakalım: "1963 Noeli. 24 Aralık’ı 25 Aralık’a bağlayan gece. Hıristiyan inanışında Hz. İsa’nın doğum günü. O gece, Hıristiyan dünyasında kutlu doğumu kutlamak için şenlik vardı. Kıbrıs’ta ise katliam olacaktı. Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlamak amacıyla kurulan EOKA çetesi üyesi Rumlar, Kıbrıs Türklerine karşı saldırı başlattı. Salı akşamı Lefkoşe’nin batı kesimine düşen Kumsal semtini bastılar. Dere tarafından gelen Rumlar otomatik mavzerlerle İrfanbey Sokağı’na girdiklerinde, 2 numaralı evde bulunan Mürüvet Hanım, üç oğlunun pijamalarını giydirmiş, yatağı henüz açmıştı. Rumlar geldi… Mürüvet Hanım, kapının önündeki Rumca konuşmaları duyar duymaz, çocuklarını kaptığı gibi banyoya koştu. Oğullarını küvetin içine doldurdu; sarmaladı, bağrına bastı. O gece evde bulunan ev sahibi Hasan Efendi, eşi Feride Nineyi tuvalete sakladı, kendisi de bir köşeye büzüldü. Feride’nin kızkardeşi Nuvber, beş aylık bebeği Işıl’la banyonun bir köşesine sığındı. Evdekiler saklanmaya çalışırken kapı kırıldı, makineli tüfekler işlemeye başladı. Rumlar; çocuk, yaşlı kadın demeden savunmasız bedenlere otomatik mavzerlerle, otomatik tabancalar ile ateş ettiler. Banyodaki küvet bu masumların ölüm döşeği oldu." İnternet ortamından araştırmamız esnasında karşılaştığımız, aşağıdaki satırlarda belirttiğimiz yazıda, insanın değil, vahşi hayvanların dahi karnı toksa yapmayacağı vahşeti dile getirdik:
ECNEBİ BASINDA YER ALAN KIYMA YAPMA HADİSESİ
"23 Aralık 1963 tarihli İngiliz ‘Guardian’ gazetesinde yayınlanan bir İngiliz Hükümet raporuna göre hastahanede yatan yirmi beş Türk hasta yataklarından kaybolmuştu. Bir İngiliz istihbarat subayının bulgularına göre; bu hastaların boğazları Rum hastabakıcılar tarafından, hasta yataklarında kesilmiş ve vücutları bir kamyona yüklenerek şehrin kuzeyindeki bir çiftliğe götürülerek, orada kıyma makinesinden geçirilerek öğütülmüş ve atılmıştı." Bu aklın zor kabul edebileceği vahşete sağlık elemanlarının da dahil olması, adetâ istisnanın da müstesnası olarak kabul edilmelidir. Halbuki; TSK'nin Dr. Binbaşı Nihat İlhan ise, nöbetçi olduğu hastahanede yaşlı bir Rum kadınının hayat fonksiyonlarını kuvvetlendirme gayreti içinde çırpınırken, kendi yuvasını basmış barbarlar, onun muhterem eşi hanımefendiyi ve üç yavrusunu katlederek vahşette, alçak bile değil, çukur olduklarını târihe geçiriyorlardı.
MUTEBER BİR İTİRAF
1963-1964 döneminde Rum Milli Muhafız Ordusu Komutanlığı yapmış olan General Yorgo Karayannis bir Yunan gazetesinde yayınlanmış olan söyleşisinde: “Türkler Anayasa değişikliğine karşı çıktıkları zaman Makarios; planını (Akritas) uygulama ya başladı ve Aralık 1963'te saldırılar başladı" diyerek saldırıların Rumlar tarafından başlatıldığını itiraf etmişti. Rumların bu insanlık dışı ve barbarca saldırıları kısa sürede bütün ada sathına yayılmış ve bunun sonucu olarak yüzlerce kardeşimiz şehit edilmiş 103 köyümüz yakılıp yıkılmış ve 30.000 kardeşimiz kendi öz vatanlarında göçmen durumuna düşürülmüştü. Muhterem okurlarım Kıbrıs’ı AB’ye teslim etmemek, AB’ye girmemekten geçer. Fiemanillah.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Metin Hasırcı Arşivi