Çin işi...
Finansal kriz, Eylül 2008’de kredi piyasasında parladı ve konut kredilerine sıçradı... Amerikan yatırım bankalarının camını çerçevesini indirdi...
Türkiye gibi, gelişmekte olan ülkelerde çok daha hızlı yayıldı ve yoğunlaşan etkisi önemli bütçe açıkları oluşturdu...
Çin ekonomisi ise bu krizde büyümeye devam etti...
Peki, bu nasıl oldu?
Pekin, aldığı tedbirleri uygularken krizin bir adım önünde hareket etti...
İlk olarak tüketicilerin paniğe kapılmasını önledi... Krizin, iç talep üzerinde oluşturacağı psikolojik etkiler, 4 trilyon yuanlık bir canlandırma planı ile kontrol altına alındı...
Bu ekonomi planı uygulamaya alınırken, IMF ve Dünya Bankası’nın önerileri de kimsenin umurunda değildi...
Neticede bir yıl içinde batı piyasaları daralırken Çin’de işler yolunda gitti...
Ekonomileri 2009’un ikinci çeyreğinde yüzde 7,9 büyüdü... Aynı dönemde Türkiye’deki daralma ise yüzde 14 civarında kaydedildi...
Çin’in müdahale planları dört önemli noktada yoğunlaştı... Faizler ve vergi oranları düşürüldü, sanayide ciddi katma değer sağlayan ileri teknoloji altyapısına önemli kaynak aktarıldı, yoğun emek gerektiren işlerin çoğu kırsalda oluşturulan yeni ekonomi bölgelerine kaydırıldı ve psikolojik bozulma önlenerek iç tüketim tahrik edildi...
Aynı dönemde batı ülkelerindeki politikacılar ve merkez bankası başkanları sadece beyanat vermekle meşguldüler...
“Dünyanın fabrikası” bu krizi ileri teknoloji pazarında avantaja çevirdi... Batılı rakipleri finansal sorunlarla boğuşurken Çin firmaları pazar paylarını çok ucuza kapattılar...
Yeni bölgelerde başlatılan binlerce kilometrelik demiryolu ve karayolu inşaatının yanı sıra diğer altyapı faaliyetleri artırılarak devlet eliyle geçici istihdam oluşturuldu...
Havayolu da dâhil olmak üzere kırsalda oluşturulan ekonomi bölgelerine giden iç hatlarda bilet ücretleri düşürüldü sadece yakıt fiyatına denk gelecek şekilde ayarlandı...
Fizibilitesi iyi hazırlanmış her türlü yeni yatırım projesi, yüzde 35 oranında nakden desteklendi...
Şehirlerde işini kaybeden 20 milyon sanayi işçisi ve 6 milyon yeni mezun, yeni ekonomi merkezlerine kaydırıldı...
Büyük şehir belediyeleri de trilyonlarca yuanlık borçlanma senetleri basıp dağıttılar... Merkezi bütçe üzerindeki yüklerini hafiflettiler...
Borsalarda ve emlak piyasalarında da bu programın etkisi görüldü... Şanghay menkul kıymetler piyasasında yüzde 75 büyüme kaydedilirken yılbaşından bu yana emlak sektöründe fiyatlar ortalama yüzde 18 artış kaydetti...
Bu değerler, merkezi hükümetin enflasyon tehlikesine karşı piyasaları fazladan soğutmasına rağmen gerçekleşti...
Gerçi batılılar hâlâ kapitalizme toz kondurmuyorlar ve bu durumu Çin ekonomisinin 1997-98 Asya krizinde aşılanmış olmasına bağlıyorlar...
Bu krizde birkaç şey öğrendik...
İhracat yapan, istihdam üreten ve vergi ödeyen üretim sektörlerini bir kenara bırakarak, yalnızca finans piyasaları ve bankaları desteklemek, krizi derinleştirmekle kalmıyor, iyileşmeyi de geciktiriyor...
Piyasalarda psikoloji bir kez bozulduğunda, arkadan gelen tedbirler iç talebi canlandırmaya yetmiyor...
Krize karşı uygulanacak planların gecikmesi de tesirini çok azaltıyor ve ekonomiye “ba'de harab-ül Basra” durumu yaşatıyor...
Krizden çıkış yolunun adresi ise üretim ve istihdamdan geçiyor...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.